Güncelleme Tarihi:
Adli tatilin sona ermesinin ardından 2018-2019 adli yılı, Yargıtay Başkanlığınca Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen açılış töreniyle başladı. Yargıtay Birinci Başkanı Cirit'in ev sahipliğindeki törene Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör ile yüksek yargı mensupları katıldı. Törende konuşan Cirit, Türk milletine ve tüm insanlığa özgürlük, adalet, insan hakları, demokrasi, barış ve esenlik getirmesi dileğiyle 2018-2019 Adli Yılını açtığını söyledi. Bu yıl 150'nci kuruluş yıl dönümünü kutlamanın onur ve coşkusunu yaşayan Yargıtay'ın bugün olduğu gibi yarın da ülkesine fedakarca hizmet etmenin ve toplumun yüksek adalet beklentilerine cevap vermenin haklı gururunu yaşadıklarını belirten Cirit, Yargıtay'ın en büyük hazinesinin üstün yetenekli, yargı etiği ilkelerine uyan, adil ve fazilet timsali hukukçuların Yargıtay'da görev alması olduğunu dile getirdi. Cirit, yargı yetkisinin asıl sahibinin her türlü egemenliğin kaynağı olan Türk milleti olduğunu söyleyerek, Hakimler olarak kendilerinin Anayasa'nın 9'uncu maddesi uyarınca yüce Türk milleti adına bu yetkiyi doğrudan kullandıklarını belirtti.
Cirit, hukuk devleti, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin amacına uygun şekilde hayata geçirilebilmesi için erdemli hukukçulara ihtiyaçları olduklarını dile getirerek, "Adil, bağımsız, tarafsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçu nesiller yetiştirmemiz gerekir. Yakın geçmişte yaşadığımız FETÖ/PDY terör örgütü gerçeği, yargının ve yüksek mahkemelerin, topluma karşı şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yapılandırılmasının ne kadar önemli olduğunu da göstermektedir. Yargı etiği, şeffaflık ve topluma karşı hesap verebilirlik ilkeleri, hukuk devletinin ve demokrasinin temel ilkeleridir. İşte bu sebeple mahkemelerin tarihsel süreç içerisinde üstlendikleri yeni rollerin gereğini her zamandakinden daha çok idrak ederek, bu tür hukuk dışı oluşumlara engel olmaları, devletin bekası bakımından kaçınılmaz bir sorumluluktur" diye konuştu.
RAHİP BRUNSON MESAJI
Hukukun yalnızca kurallardan ibaret olmadığına işaret eden Cirit, hukukun adalet ve erdem ilkelerine dayalı bir değerler sistemi olup, bu değerler üzerine inşa edildiğini vurguladı. Türk Milleti adına kullanılan asli, hukuki ve mutlak egemenliğin, devlet içinde veya dışında herhangi bir kudrete ya da otoriteye bırakılmasının egemenliğin sonu olacağının altını çizen Cirit, "Türk yargısı bu gerçeğin bilincindedir. Bir yabancı devlet vatandaşının İzmir'de tutuklanması ve yargılanmasına ilişkin kararları verecek tek ve mutlak güç, yargı yetkisini Türk milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ideallerini yaşatma ve yüceltme iddiasını taşıyan yabancı devletlerin de öncelikle uluslararası hukukça korunan Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin egemenliğine saygı duyması gerekir. Çağdaş demokrasilerin ve devletler hukukunun en temel ilkelerinden biri olan bu gerçeğin kaba güç kullanılarak ters yüz edilmeye çalışılması, insan haklarının güçlenmesine değil, zayıflamasına neden olur" ifadelerini kullandı.
FETÖ İLE MÜCADELE
Cirit, yaklaşık 40 yıldan beri diğer kamu kuruluşlarının yanı sıra adalet teşkilatına da sızan FETÖ üyelerinin devlet kurumlarından ayıklanmasının ve devletin rutin işleyişine dönmesinin zorlu ve uzun soluklu bir mücadeleyi gerektirdiğine değindi. Bu anlamda Türk yargısının 15 Temmuz darbe girişimine karşı en etkili ve cesur adımları atarak Türk milletinden aldığı kutsal emanetin, sadece ve sadece Türk milletinin üstün yararına kullanılabileceğini gösterdiğini anlatan Cirit, şunları kaydetti: "Ülkemizde geçmişte yaşanan darbelerden farklı olarak Türk hakim ve Cumhuriyet savcıları askeri vesayeti meşrulaştırmamış, tam aksine ortak bir hukuk ve demokrasi şuuru ile hareket ederek her türlü egemenliğin kaynağı olan halkının ve Anayasal düzenin yanında yer almıştır. FETÖ/PDY terör örgütünün yargıda kendini iyice hissettirdiği son 10 yıllık süreç, hem toplumda hem de yargı mensupları ile yargı personelinde ciddi bir travmaya neden olmuştur. Bu anlamda travmayı sadece vatandaş değil, mesleğine bağlı ve özverili yargı mensupları da yaşamıştır. Aksayan kamu hizmeti, halkın devlete olan güvenini zedelerken, FETÖ/PDY terör örgütü tarafından yürütülen hukuksuzlukların bir kısmının hakim ve savcıların hukuku bir silah gibi kullanarak gerçekleştirmesi de toplumun yargıya olan güven algısında sorunlara neden olmuştur. Yargıya duyulan güvenin aşınmasının toplumsal barış ve huzur üzerinde doğurduğu riskler, devletin kurumlarına güvensizlik, uluslararası alanda yaşanan güven ve itibar kayıpları, oldukça zorlu ve titiz bir yenileme sürecini gerektirmektedir."
Cirit, "HSK ve yüksek yargı üyesi sıfatı taşıyan FETÖ/PDY sanıklarının yargılamasını yapmakla görevli Yargıtay 9. Ceza Dairesine açılan dava sayısı 2017 yılında 106, 2018 yılının ilk 7 ayında ise 65 olup, yargılama süreçleri devam etmektedir. Temyiz incelemesi yapan 16. Ceza Dairesinde ise bin 671 adet FETÖ/PDY dosyası derdest olup, 730 adet dosyanın temyiz incelemesi adil yargılanma ilkeleri çerçevesinde tamamlanmıştır" dedi.