Güncelleme Tarihi:
Enstitü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, Milli Eğitim Bakanlığı ile madde kullanımı ve şiddetin önlenmesi konusunda okullarda uygulamaya başladıkları eğitim programının, ``Mert 2000`` adıyla hayata geçirilen bir doktora çalışmasına dayandığını söyledi.
Türkiye`de ve dünyada, uyuşturucu madde kullanımını önlemeye yönelik caydırma, korkutma ve vazgeçirmeye dayanan eğitim programlarının bugüne kadar başarılı olmadığının yapılan araştırmalarla ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Atasoy, bu programın Türkiye`de ilk defa farklı bir yaklaşımla ele alındığını kaydetti.
Prof. Dr. Atasoy, İstanbul`un bir bölgesindeki 14 okulun 6. sınıfından itibaren lise sona kadar tüm öğrencilere uygulamaya başlanan eğitim programına ilişkin şu bilgileri verdi:
``Aynı önleme teknikleriyle genç yaşta insanlarda madde kullanımı ve şiddet azaltılabiliyor. Bu eğitim modelinde her okulun çevresiyle birlikte risk ve koruyucu faktörlerini anketlerle tespit ediyoruz. Ardından öğretmenlerin saptadığı problemleri belirliyoruz. Bütün bu faktörlere göre oluşturulan eğitim modelini, tek bir konferans şeklinde değil, her ders içine entegre edilmiş bir şekilde uyguluyoruz.``
RİSK VE KORUYUCU FAKTÖRLER
Parçalanmış aileler, ailede madde bağımlısı ve suç işleyen olup olmadığı, belirli bir suçun o aile için suç değeri taşıyıp taşımadığı, evde dayak yiyen anne veya kardeş olup olmadığı, öğrencinin şiddet eylemini evde, okulda veya çevrede gözlemesi, okula silah sokulup sokulmadığı, okul bahçesinde uyuşturucu madde satılıp satılmamasının madde kullanımı ve şiddet için risk faktörü olduğunu belirten Prof. Dr. Atasoy, şunları kaydetti:
``Bu faktörlere göre herkese ayrı eğitim veriliyor. Bu kapsamda öğrencilere, hayır diyebilme, doğru karar verebilme, iki farklı düşünceyle karşılaştığı zaman çatışmayı kavga etmeden çözme, iletişim ve sağlıklı yaşam becerileri öğretiliyor.``
Bu kadar çok madde kullanımı ve şiddetin olduğu bir megapolde, herbölge ve okulun risk altında olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sevil Atasoy, ``Hiç beklenmedik çevrelerde dahi ciddi madde kullanımı ve şiddetin olduğunu gördük. Hiçbir yer bağışık değil, hiçbir faktör de koruyucu değil. Hiç kimse, `Bizim okulumuzda uyuşturucu madde kullanımı ve şiddet yok` dememeli. Her okulda ciddi problemler olabilir`` dedi.
Şiddetin yalnız öldürme, yaralama ve bıçaklama olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Atasoy, ``Şiddet aynı zamanda küfür, aşağılama, ayrımcılık. Bir öğretmenin `sen aptalsın, yapamazsın` veya `Sen çok akıllısın, her zaman başarılısın. Gel şu problemi çöz` demesi de bize göre şiddet`` diye konuştu.
Prof. Dr. Atasoy, bu sözlerle çocukların altından kalkamayacağı psikolojik yük altına sokulduklarını ve o yükü taşıyamadığında da madde kullanmaya, intihara veya başka birine yönelik şiddete başvurabildiğini kaydetti.
Prof. Dr. Atasoy, öğretmenlere de öğrenciler arasında pozitif ve negatif yönde ayrımcılık yapmaması için bilgiler verdiklerini belirtti.
REHBER NİTELİĞİ TAŞIYAN KİTAP
Eğitim programının başarıya ulaşması için okulun mutlaka çevre ve ailenin desteğini alması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Atasoy, ``Gelecek kuşakların iyi yetişmesinde en önemli faktör, aile ile okulubir araya getirebilmek. Türkiye`de bu birliktelik yok`` dedi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, okullardan projenin uygulanmasına yönelik çok talep aldıklarını belirterek, şöyle devam etti:
``Bizim kadrolarımız her okulda bu projeyi yürütmeye müsait değil.Okulların bunu yapması da mümkün değil. Çok profesyonel yürütülmesi gereken bir proje. Türkiye`de özel eğitim kurumlarının bu hizmeti üreterek satmaları gerekir. Bizim hedefimiz, bir model program geliştirip, rehber niteliği taşıyan bir kitap yazarak, bütün okullarda kullanımını sağlamak.``
 Â