Güncelleme Tarihi:
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen 67'si tutuklu 275 sanıklı Ergenekon Davası'nın 275. duruşması başladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, gazeteci Tuncay Özkan, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 39 tutuklu sanık hazır bulundu.
İLKER BAŞBUĞ KATILMADI
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 28 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Odatv Davası'ndan tutuklu, bu davadan tutuksuz yargılanan Yalçın Küçük de duruşmada hazır bulundu.
‘SAVUNMASINI YAPAMIYORSA DAVASI DÜŞER’ ‘CEZA EHLİYETİ YOKSA YARGILAMA DURUR’CEZA ALIR MI?
Avukat Fırat Epözdemir: “Burada önemli olan durum failin suç işlediği esnada bir akıl hastalığının olup olmamasıdır. Eğer suçu işlediği sırada, fail akıl hastası değil ise bu durumda ceza kanunu gereği yargılanır. Ancak, suç işlendikten sonra bir akıl hastalığı söz konusu ise burada Ceza Kanunu değil, Ceza İnfaz Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu devreye girer. Eğer sanığın sonradan kaybettiği akıl sağlığı, duruşmaların gidişatını engelleyecek derecede ise, yani duruşmayı takip edemeyecek, savunmasını yapamayacak, sorulan soruları anlayamayacak derecede ise o zaman akıl sağlığının olmadığı kabul edilip, davanın düşürülmesi gerekir. Bir nevi duruşma ehliyetinin yokluğundan bahsedilir. Eğer Adli Tıp, bu akıl hastalığının giderileyemeceği, tedavi edilemeyeceğini tespit etimşi ise o zaman dava düşürülür. Ancak tedavisi mümkün ise, dava ile ilgili durma kararı verilir. Kişi tedavi edildikten sonra yargılamasına devam edilir. Ancak, Adli Tıp’ın bahsi geçen raporunun çok iyi değerlendirilip bu noktanın (duruşma ehliyetinin olup olmadığı) çok doğru tespit edilmesi gerekir. ”
Av. Murat Ergün: “Yargılama sırasında ceza ehliyetini ortadan kaldıran benzer durumlarda sanık hakkında yargılama devam edemez. Ve devam eden yargılama hakkında durma kararı verilmelidir. Dosya o sanık açısından tefrik edilip durdurulması değerlendirilebilir. Bu durumdaki insanlar için masumiyet karinesini göz ardı etmeden teorik olarak konuşmak gerekirse, benzer durumdaki sanıklar için muhtemel bir cezanın infaz kabiliyeti de yoktur.
(Dinçer GÖKÇE / hurriyet.com.tr)
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, çeşitli kurumlara yazılan yazılara cevap verildiğini belirterek, mahkemeye ulaşan evrakları okudu. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese de TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun 28 Kasım 2012 tarihinde tamamlanan raporunun iki cilt kitap ve ekinde bir adet harddisk ile birlikte mahkemeye ulaştığını açıkladı. Mahkeme Başkanı Özese, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur ile ilgili hazırladığı sağlık raporunun mahkemeye ulaştığını da belirtti.
SAVCI PEKGÜZEL KENDİSİNE ULAŞAN CD'Yİ MAHKEMEYE SUNDU
Kimliğini açıklamayan bir kişi tarafından duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'e bazı gazete küpürleri ve 132 adet fotoğrafın bulunduğu bir CD'nin gönderildiğini söyleyen Mahkeme Başkanı Özese, Savcı Pekgüzel tarafından bu CD'nin incelenerek mahkemeye sunulduğunu açıkladı. Görüşü sorulan Savcı Pekgüzel, sanık ve avukatları tarafından mahkemeye sunulan dilekçelerdeki taleplerin mükerrer olduğunu, davayı uzatmaya yönelik olduğunu belirterek, taleplerin reddini istedi. Savcı Pekgüzel, çeşitli kurumlara yazılan yazıların cevaplarının cevapların beklenmesini talep etti.
TANIKLARIMIZIN DİNLENİP DİNLENMEYECEĞİ KONUSUNDA KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUM
Söz alan İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, mahkemeye ulaşan evrakları henüz inceleyemediklerini, kendilerine makul sürenin verilmesini talep ederek, "Ayrıca müvekkillerim İlker Başbuğ ve Hurşit Tolon ile ilgili tanıklarımızın dinlenip dinlenmeyeceği konusunda karar verilmesini talep ediyorum" dedi.
ŞENER ERUYGUR'UN ADLİ TIP RAPORU MAHKEMEDE
Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesi'nce 28 Aralık 2012 tarihinde hazırlanan raporda, suç tarihinde Şener Eruygur'un cezai ehliyetinin tam olduğu belirtildi. Bu karar, Adli Tıp Kurumu Başkanı ile birlikte 9 üyenin oy birliğiyle alındı. Raporda ayrıca Şener Eruygur'da cezaevinde düşmesinin ardından travma sonrası gelişen hafif bilişsel yetersizlik sayılan akli arızanın saptandığı belirtildi. Bu duruma karşı 2 üye ise şahsın durumunun düzelebileceği, travmaya bağlı demansta bilimsel araştırmalara göre düzelme eğilimi olduğunun saptandığı, hastalığın kalıcı olmadığını ifade etti.
"SAVUNMASINI YAPAMAMIŞTI"
Ergenekon soruşturması kapsamında Eruygur, 6 Temmuz 2008 tarihinde tutuklanmıştı. 2008 yılının Eylül ayında İkinci Ergenekon Davası'nın tutuklu sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur tutuklu bulunduğu Kocaeli F Tipi Cezaevi'nde yüksek tansiyon nedeniyle düşerek beyin kanaması geçirmişti. Eruygur bu olayın ardından 21 Eylül 2008 tarihinde tahliye edilmişti. Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ikinci iddianamenin sanıkları arasında bulunan Erguygur, 3 yıldır yapılan yargılama boyunca da duruşmalara hiç katılmamıştı. Eruygur ilk kez 25 Haziran 2012'de görülen duruşmaya katılmıştı. 28 Haziran 2012 günü görülen duruşmada Şener Eruygur mahkeme heyetinin sorduğu çoğu soruya 'Hatırlamıyorum' diye cevap vermişti. Eruygur'un avukatının talebi üzerine mahkeme heyeti, 28 Haziran 2012 tarihinde tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur'un mevcut rahatsızlığının ceza ehliyetini etkileyip etkilemediğinin tespiti için 3 haftayı geçmeyecek şekilde Adli Tıp Kurumu'nda gözlem altında tutulmasına karar vermişti.
ERUYGUR'UN 3 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİ İSTENİYOR
Eruygur'a, "silahlı terör örgütü yöneticiliği", "hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik etme" suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 142 ile 246 yıl arasında hapis cezası isteniyor.