Güncelleme Tarihi:
Cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından 3 Aralık 2019'da öldürülen Ceren Özdemir'in ailesi, olayda ihmali bulunduğu iddiasıyla kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Ordu ve Rize Kalkandere Cumhuriyet Başsavcılığı kamu görevlileriyle ilgili ayrı soruşturmalar yürütüp, olaya etki edecek düzeyde ihmal ve kusurları olmadığı değerlendirmesiyle takipsizlik ve kamu davası açılmasına gerek olmadığı kararları verdi. Aile, itirazlarının reddedilmesi sonrası Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaparak, kamu görevlileri hakkında verilen takipsizlik ve kamu davası açılmasına yer olmadığı yönündeki kararların iptalini istedi.
'ELİM OLAYI AYDINLATABİLECEK SORUŞTURMALAR YAPILMIŞ MI İNCELENSİN'
Bireysel başvurunun incelenme sürecinde Adalet Bakanlığı'ndan ve Özdemir ailesinden görüşleri istendi. Bakanlık Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiği görüş yazısında başvurunun şu gerekçelerle incelenmesi gerektiğini bildirdi:
"Başsavcılıkların elim olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplayıp toplamadığı, soruşturmada varılan sonucun elde edilen tüm delillerin kapsamlı, nesnel ve tarafsız analize dayanıp dayanmadığı, olayın hangi koşullar altında meydana geldiğini ortaya koymaya elverişli soruşturmanın yürütülüp yürütülmediği, ilgili mevzuatın uygulanmasında açık ve bariz takdir hatası olup olmadığı, Özgür Arduç'un firarı konusunda ilgili personelin tutumunun yaşam hakkının ihlalini gerektirip gerektirmediği konusunun bilgi ve değerlendirmeler ışığında incelenmelidir."
'ARDUÇ SÖZDE TESPİT İLE AÇIK CEZAEVİNE ALINMIŞ, GERÇEK TESPİT YAPILMAMIŞ'
Adalet Bakanlığı Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği görüş yazısında, Ceren Özdemir cinayetinde katil Özgür Arduç’un cezaevi süreci, firarı ve yakalanma süreciyle ilgili kamu görevlilerinin ihmali olup olmadığı konusunda Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü Kontrolörler Kurulu Başkanlığı Başkontrolörü ve Teftiş Kurulu'nun inceleme yaptığını bildirdi. Hazırlanan 13 Aralık 2019 tarihli özel denetim raporunda katil Özgür Arduç için verilen iyi hal kararlarının, 'iyileştirme faaliyetleriyle ilgili tespitlerde bulunulmadan, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınmadan verildiği, gerçek anlamda değerlendirme içermediği, sözde tespit sonucu' açık cezaevine ayrılma kararı verildiği tespit edildi.
Raporda, kurumun fiziki yapısı, personel sayısının yetersizliği, uzman ya da diğer görevli başına düşen hükümlü ve tutuklu sayısının fazlalığı gibi tespitler de yapıldı. Bu sorunlardan bağımsız olarak, sınırlı sayıda da olsa bazı hükümlüler için usulüne uygun işlem yapılmamış olması ve olumsuzluğun geneli etkilediği değerlendirmesi yapılarak, idarenin bu konuda zafiyet gösterdiği sonucuna varıldı. Raporda sorumlular hakkında işlem yapılmasının uygun olacağı değerlendirmesi yapılarak suç duyurusunda bulunuldu.
'KUSURLARI VAR AMA SONUCA ETKİSİ OLMADI'
Teftiş Kurulu'nun 24 Şubat 2020 tarihli raporunda ise kurum personelinin kusur ve eksikliklerinin sonuca etkisi olmadığı görüşü belirtildi. Raporda Arduç’la aynı koğuşta kaldığı hükümlüler tanık olarak dinlendiği, cinayet işlemesi beklenmeyen, disiplin cezası almaktan çekinen, sakin, uyumlu, zararsız biri olarak tanındığının ifade edildiği bildirildi. Arduç hakkında, bugüne kadar verilen sağlık kurulu ve doktor raporlarında 'antisosyal sosyal kişilik bozukluğu' dışında herhangi bir akıl hastalığından söz edilmediği belirtilen raporda, iyi hal kararı verilmesine dayanak teşkil eden gözlem ve sınıflandırma formlarıyla, hükümlünün açık cezaevine alınması sırasında araştırma ve değerlendirme formlarının düzenlenmemesi veya bazı bölümlerinin boş bırakılmasının sonuca etkili olmadığı tespiti yapıldı.
Raporda "Ordu E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu görevlilerinin eylemlerinin ise haklarında disiplin cezası uygulanmasına gerektirecek ağırlıkta görülmediği kanaatine varılmıştır” denildi.
BAŞSAVCILIKLAR KAMU GÖREVLİLERİNE TAKİPSİZLİK VERDİ
Bakanlık görüş yazısında bu raporlarla Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı ve Kalkandere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ceza infaz kurumu personeli ve kolluk personeli hakkında adli soruşturmalar yürütüldüğünü ancak, takipsizlik ve kamu davası açılmasına yer olmadığına karar verildiğini de bildirildi. Bakanlık kamu personeliyle ilgili kusurlar nedeniyle ailenin tazminat davası açmadığına da dikkat çekti.
'İHMALLER ZİNCİRİ OLMASA SONUCUN ÇOK FARKLI OLACAĞI AŞİKAR'
Ailenin avukatı Ordu Barosu Başkanı Haluk Murat Poyraz, Bakanlığın görüşüne ilişkin verdiği yazılı cevapta Anayasa Mahkemesi’nde bireysel başvuru yolunun kabul edilmesindeki amacın öncelikle kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve AİHM'ye yapılan başvuruların önüne geçilmesi olduğunu belirtti. Bireysel başvurunun amaçlarına uygun sonuç doğurabilmesi için İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’nın sadece sözüne değil, özüne uygun uygulamaların da geliştirilmesi ve titizlikle uygulanması gerektiğini belirten Poyraz "Bakanlık görüşüne binaen bu hususlarında irdelenerek ve incelenerek bireysel başvurumuzun değerlendirilmesi hukuken uygun olacaktır" diye konuştu.
Bakanlık teftiş kurulu raporlarında kusurlu işlemlerin sonuca etkili olmayacağı görüşüne dikkat çeken Avukat Poyraz "İhmaller zinciri olmasaydı sonucun çok farklı olacağı aşikârdır" dedi.