Güncelleme Tarihi:
TÖRENDEN FOTOĞRAFLAR
Şahin, bakanlık görevini Sadullah Ergin'e devretmesi dolayısıyla Adalet Bakanlığı'nda düzenlenen törende gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Almanya'daki Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili “Geriye dönüp baktığınızda, öz eleştiri yaparsanız, pişman olduğunuz olaylar oldu mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Ben, Deniz Feneri ile ilgili şahsım ve bakanlığımın suçlanmasını bir türlü kabullenemiyorum. Aslında bu konuda şahsımın ve bakanlığımın tebrik edilmesi gerek. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, o sırada Almanya'da devam etmekte olan davayla ilgili 'Bunun Türkiye'de de uzantıları var' üzerine yaptığı soruşturma sonucu, Almanya'dan bu dosyaların istenmesi yazısı bize gelir gelmez, hiç bekletmeden Almanya'ya göndermişizdir. Böyle bir usul belki de diplomatik teamüllere de uygun değildir. Gelir gelmez bu dosyaların içinde bulunduğu kutuyu bakanlığıma bile sokmadan, siz takip ettiniz, görüntülediniz kameralarınızla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim ettik.
'Efendim geciktirdi bakanlık, taraf oldu' gibi değerlendirmeleri tamamen siyasi yaklaşımlar olarak değerlendiriyorum. Türkiye'nin gündeminde olan hangi dava olursa olsun, politize edilmemelidir. Politize edilince iş raydan çıkıyor, bir takım kişiler haksız yere soruşturuluyor. Benim, Deniz Feneri olarak nitelenen Almanya'daki davanın Türkiye'deki soruşturmasıyla ilgili hiçbir engelleyici tavrım olmamıştır, hatta bu süreci mümkün olduğu kadar hızlandırmak için gayret etmişimdir. Bu tür suçlamaları kabul etmiyorum.”
CHP'nin bütün bunları içerisinde toplayan bir gensoru önergesi verdiğini anımsatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Keşke şu devir teslim bir hafta sonra olsaydı da bu gensoru önergesini TBMM'de görüşme imkanım olsaydı. Orada kamuoyunu kim yanıltmış, kim kamuoyuna yalan söylemiş, hem milletvekillerimize hem milletimize izah etme imkanı bulabilseydim. Ama dün Sayın CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulundum. Dedim ki 'Siz gensoru verdiniz, bütün bu konularla ilgili benim şahsıma. Burada bir takım suçlamalarda bulunuyorsunuz ve benim görevi kötüye kullandığımı söylüyorsunuz. Büyük bir suçtur. Şimdi, önergede ileri sürdüğünüz hususları bir soruşturmaya dönüştürebilirsiniz.' Çünkü görevde olmayan bakanlarla ilgili denetim yolu soruşturmadır. Soruşturma önergesi vermek, gerekirse Meclis'te soruşturma komisyonu kurmak ve gerekirse Meclis tatmin olmazsa, Yüce Divan'a o kişiyi göndermektir. Bu iddialarınızda samimiyseniz, CHP'li arkadaşlarıma ricam oldu, bu bir tekliftir, bir öneridir, takdir onlarındır. Eğer bir soruşturma önergesi verirseniz, 'Sayımız yetmez, 110 imza gerekiyor derseniz' ben imza vereceğim. Gruptaki arkadaşlarımdan da istirham edeceğim, 110'a tamamlayacağız. Getirin bunu Meclis'in gündemine her şeyi konuşalım.
Şimdi tekrar aynı şeyleri söylüyorum. Bu isnatların hiçbirini kabul etmiyorum. Tamamıyla yanlıştır, siyasi amaçlıdır. Hiçbir davayla ilgili, sizin gündeme getirmediğiniz başka davalarla da ilgili bağımsız yargı organlarına bir talimat vermem, onları etkilemem, onları yönlendirmem asla düşünülemez. Böyle bir şey asla yapılmamıştır, bundan sonra da yapılmayacaktır. Çünkü Adalet Bakanlığı'nın görevi bağımsız yargı organlarımızın, hakimlerimizin, savcılarımızın görevlerini en iyi şekilde yerine getirmenin altyapısını hazırlamaktır.”
Adalet Bakanlığı görevini Mehmet Ali Şahin'den devralan Sadullah Ergin, “Gerek Deniz Feneri, gerek 'Ergenekon' gerek başka davalar, bütün bunlar hukuk sisteminin kendi akışı içerisinde, mecrası içerisinde görülmesi gereken davalar. Bu davaların olduğundan farklı bir mecraya kaydırılması için yapılacak her türlü gayretin ve girişimin Bakanlık olarak karşısında olacağız” dedi.
Ergin, Şahin'den Adalet Bakanlığı görevini devralması dolayısıyla Adalet Bakanlığı'nda düzenlenen törenin arından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt'ün, “(Ergenekon) savcılarınca dinlendiği, bu savcılarla ilgili suç duyurusunda bulunacağını açıkladığını ve kendisini resen göreve çağırdığını” hatırlatması üzerine Ergin, Bakanlığa yapılacak tüm müracaatlarla ilgili gerekenin yapılacağını bildirdi. Sadullah Ergin, “Hiçbir müracaat karşılıksız kalmaz. İçeriği incelenir. Gerçekten yasaların ihlali söz konusuysa gereği yapılır. Ama mevzuat uygulanmışsa bu, müracaatçıya uygun bir üslupla bildirilir. Bu açıdan, Bakanlığımıza yapılacak bir müracaat olursa gereğini yaparız” dedi.
Ergin, “Almanya'da görülen Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili Adalet Bakanlığı'nın Türkiye'deki soruşturmayı geciktirdiği yönünde eleştiriler vardı. Siz nasıl bir taktik izleyeceksiniz?” sorusuna karşılık, konuyla ilgili 2 ayrı dosya olduğunu ve bunların birbirine karıştırıldığını söyledi. Dosyalardan birinin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü tahkikat dolasıyla Alman Savcılığı'ndan istediği bilgiler, diğerinin de Alman yargı makamlarının kendilerinin takip ettiği ayrı bir dosyadan dolayı Türk hükümetinden istediği bir adli yardım talebi olduğunu anlatan Ergin, şöyle devam etti:
“Burada Adalet Bakanlığı'na izafi edilebilecek herhangi bir gecikme söz konusu değil. Tüm aksine, son derece titiz, şeffaf bir süreç izlenmiş. Kimi dosya geldiği gün ulaştırılmış, Alman makamlarının Türk hukuk mercilerinden istediği adli yardım talebi 4 iş günü içinde Başsavcılığa ulaştırılmış. Dolayısıyla burada bakanlıktan kaynaklı bir gecikme söz konusu değil, ama Alman makamlarında geçen süreler fazla, o süreler sanki Türkiye'de Adalet Bakanlığı'nın geciktirmesi gibi algılanması söz konusu.”
Ergin, Almanya'da görülen Deniz Feneri e.V davasıyla ilgili dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nda yürütülen tercüme işlemleriyle ilgili soru üzerine, yargı makamının yaptığı işlemler üzerinde, Bakanlığın bir tasarrufunun söz konusu olamayacağını kaydetti.
“GÖREVİNİ AŞAN YETKİ KULLANIMI OLUR İSE...”
Sadullah Ergin, “Ergenekon'un siyasallaştırıldığı eleştirileri var. Sizin 'Ergenekon'a bakış açınız nedir?” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Gerek Deniz Feneri gerek 'Ergenekon' gerek başka davalar, bütün bunlar hukuk sisteminin kendi akışı içerisinde, mecrası içerisinde görülmesi gereken davalar. Bu davaların olduğundan farklı bir mecraya kaydırılması için yapılacak her türlü gayretin ve girişimin, Bakanlık olarak karşısında olacağız. Bakanlık olarak vazifemiz, yargı sisteminin işleyişini kolaylaştırmak, bunun için gerekli altyapıyı hazırlamak, Türk hukuk sisteminin modernleşmesine katkı sağlamak ve koordinasyonunu sağlamaktır. Şimdi bu görevler içerisinde Bakanlığımız gerekeni yapacak. Anayasamızın, yasalarımızın emrettiği çerçevede zaten yargı organlarımız kendi görevlerini icra ediyorlar. Bu işleyiş içerisinde görevini aşan yetki kullanımı olursa, yargıyı yönlendirme gayretleri olursa, bütün bunların karşılığı mevzuatımız içerisinde düzenlenmiş zaten. Onun için bağımsız yargının yapacağı çalışmalara Bakanlık olarak yapacağımız alt yapı katkılarının dışında bizim müdahale etmemiz söz konusu değil. Yapılacak müdahaleleri yaptırıma bağlayan cezai müeyyideler var. Onun için hem siyasetin, hem sivil toplumun, hem yargı organlarımızın bu süreçlerin kendi mecrasında işlemesi için katkı sağlamaları lazım. Yargı faaliyetlerinin mecrası dışına taşırılması noktasındaki gayretler, hem sistemimize hem ülkemize fayda getirmez.”
Bir başka soru üzerine de Ergin, Adalet Bakanlığı görevine getirildiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıklamadan kısa bir süre önce Mehmet Ali Şahin'den öğrendiğini söyledi.