Güncelleme Tarihi:
Ergin, Adalet Bakanlığına gelişinde, gazetecilerin “Danıştay Başkanı Mustafa Birden'in kendisinden özür beklediği” yönündeki açıklamalarına ilişkin sorularını yanıtladı.
Bakanlığın yaptığı tespitlerden kimsenin rahatsız olmaması gerektiğini ifade eden Ergin, “Bizim söylediklerimizde bir yanlış varsa, Danıştay 4 tane yürütmeyi durdurmayı vermemişse iptal kararları vermemişse Anayasa Mahkemesinin mevzuata uygunluk kararlarından sonra bile bu yürütmeyi durdurmaları vermişse bunları tekrar kendisinin değerlendirmesi lazım” dedi.
Ergin, söylediklerinde bir yanlış varsa, bunların ortaya konulabileceğini belirterek, ancak kendilerinin olan hadiseleri alt alta koyup anlattığını, bunun dışında yaptıkları bir şey olmadığını söyledi. Ergin, “Bir özür borcu varsa adalet bekleyen, yıllardır dosyalarında karar bulamayan vatandaşlarımızdan topyekun bir özür borcumuz var. Yüksek yargının, siyaset kurumunun hep birlikte...” diye konuştu.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yargının bağımsız olmasının, egemenliğin kaynağı olan millete karşı sorumsuz olduğu anlamına gelmeyeceğini belirterek, “Kamuoyunun beklediği sorulara cevap vermek yerine, Adalet Bakanlığını ve Bakanı suçlamak çözüm değildir. Bakanın yaşıyla başıyla uğraşarak, bunlara cevap vererek bu bekleyen cevapları karşılamış olmazsınız” dedi.
Ergin, Adalet Bakanlığına gelişinde, gazetecilerin “Danıştay Başkanı Mustafa Birden'in kendisinden özür beklediği” yönündeki açıklamalarına ilişkin sorularını yanıtladı.
Bakan Ergin, bu noktaya nasıl gelindiğine bakmak gerektiğini belirterek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) tahliye sürelerine ilişkin 102. maddesinin yürürlüğe girmesiyle beraber yaşanan tahliyelere ilişkin tartışmaları hatırlattı.
Bu tartışmalarda, “İstinaf Mahkemeleri niçin devreye girmedi?”, “Yeterli hakim-savcı niçin alınamadı?” sorularının kendilerine yöneltildiğini dile getiren Ergin, “Biz kamuoyuna karşı siyaseten de sorumlu bir kurumuz ve soruların cevabını elbette topluma, halka vermek zorundayız. Bu anlamda yaşanan süreci anlattık” dedi.
İstinaf mahkemelerinin devreye alınabilmesi için 2007 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna (HSYK) teklif götürdüklerini, ancak HSYK'nın haklı olarak o gün itibariyle fiziki altyapının tamamlanması ve hakim-savcı sayısının yeterli noktaya sokulmasından sonra istinaf mahkemelerinin devreye alınması yönünde bir karar aldığını anımsatan Ergin, aynı yaklaşımın Yargıtay tarafından da dile getirildiğini ifade etti.
Ergin, “Bu süreç içerisinde hakim-savcı sayısının yeterli noktaya taşınması için yapılan çalışmaların 2006'dan sonra çok sık kesintiye uğradığını, Danıştay'ın yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarıyla hakim-savcı adayı alım sürecinin engellendiğini” aktardı.
"YARSAV'IN KURULMASINDAN SONRA...”
Danıştay'ın 2006 yılına kadar, hakim-savcı adayı alımı sınav ve mülakatına ilişkin davaları reddettiğini ve Bakanlığın yapmış olduğu işlemlerin hukuk normlarına uygun olduğuna dair çok sayıda içtihadı bulunduğunu kaydeden Ergin, “Ama her ne olduysa 2006'dan sonra yaşanan hadiselere baktığımızda öncelikle YARSAV'ın kurulmasından sonra açılan ilk davada yürütmeyi durdurma kararı veriliyor” dedi.
Bu karara karşı Bakanlığın yaptığı itirazın İdari Dava Daireleri Kurulunca kabul edildiğini, ancak “Bakanlığın yaptığı işlem yasaya uygun ama yasa Anayasa'ya aykırıdır” gerekçesiyle 2802 sayılı yasadaki ilgili düzenlemenin Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine taşındığını anlatan Ergin, Anayasa Mahkemesinin 2007 yılının başında Adalet Bakanlığının alım işlemlerinin Anayasa'ya uygun olduğuna karar verdiğini anımsattı. Ergin, şunları kaydetti:
“Bu tartışmanın burada bitmesi beklenirken bu defa Danıştay Başkanlığı mülakatların subjektif olduğu gerekçesiyle yeniden bir yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Danıştay'ın vermiş olduğu karar doğrultusunda Parlamento mülakatın tanımını yapan ve objektif kriterlere bağlayan bir yasa düzenlemesi yapıyor. 'Tartışma burada bitecek, bundan sonra bir şey olmayacak' diye düşünürken, bu defa ÖSYM'nin yapmış olduğu sınavlarda puanlama sisteminin yasaya aykırı olduğu iddiasıyla yapılan itirazı Danıştay kabul ediyor ve yürütmeyi durdurma kararı veriyor. Bu defa Bakanlık tekrar ÖSYM ile devreye girerek puanlama sisteminin değiştirilmesini ve Danıştay'ın arzu ettiği istikamette puanlamayı yapmasını istiyor ve bu düzenleme de Danıştay'ın istediği şekle getiriliyor. Tam burada 'bu sorun bitti' derken, bu defa da yine açılan bir dava ile mülakatlara kamera konulmasına dair 2008 yılı sonu 2009 yılı başında iki ayrı yürütmeyi durdurma kararları veriliyor.”
Bakan Ergin, bu kararlara karşı Bakanlığın, yürütmeyi durdurma talepli temyizde bulunduğunu, yürütmeyi durdurma taleplerine karşın 2 yıllık sürede bu istemin henüz sonuçlandırılmadığını belirterek, “Ama aynı süre içinde Sağlık Bakanlığının Tam Gün Yasası'yla ilgili işlemleri anında durduruluyor, katsayı düzenlemesine ilişkin itirazlar anında karşılık buluyor ve karar çıkıyor. Sağlık Bakanlığının basın açıklamasına 24 saatte yürütmeyi durdurma kararları çıkıyor. Ama Adalet Bakanlığının 2 sene boyunca beklediği karar bir türlü çıkmıyor” diye konuştu.
Bundan sonraki süreçte sınavların tekrar durdurulmaya başlandığını, Ankara İdare Mahkemesinin 300 hakim alımıyla ilgili sınavda bu defa tüm adayların sınavlarını durdurma kararı verdiğini anlatan Ergin, şunları kaydetti:
“Burada takip edilen yönteme bakılınca, bunları peş peşe sıraladığınızda, bu yaşanan hadiseleri Bakanlık anlatmış, hakim-savcı alımının niçin yeterli düzeye getirilemediğini kamuoyuna karşı izah etmiştir. Adalet Bakanlığının kamera koymasını arayan Danıştay, Milli Savunma Bakanlığının yaptığı sözleşmeli subay alım sınavında kamera kaydına gerek olmadığına hükmediyor. Bütün bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra bunları alt alta koyun, yan yana koyun, üst üste koyun nasıl yaparsanız yapın. Ama dünyanın neresine giderseniz gidin bu süreç maalesef bir engelleme izlenimi doğuruyor. Bütün bunları aktardık, bunları aktardıktan sonra basın mensupları şunu sordular; 'Niçin 2006'dan sonra peş peşe bunlar geldi. 2006'ya kadar hiç bir itirazı kabul etmeyen Danıştay 2006'dan sonra bu kadar iyileştirmelere rağmen tekrar tekrar yürütmeyi durdurmaları niçin verdi?' diye soruldu. Ben de o zaman gazetelerde yayınlanmış olan günlüklerdeki mülakata bakmalarını önerdim. Bakanlığın yapmış olduğu tespitlerden kimsenin rahatsız olmaması gerekir.”
8 YIL İÇİNDE 4 BİN 900 CİVARINDA HAKİM-SAVCI
Sadullah Ergin, bir gazetecinin, “AK Parti bugüne kadar kaç hakim-savcı atadı. Bir rakam verebilir misiniz?” sorusu üzerine, 8 yıl içinde 4 bin 900 civarında hakim-savcı alabildiğini söyledi.
Bunların bir kısmının meslekten ayrılan, emekli olan hakim ve savcıların tamamlanmasına dönük olarak alındığını, toplamda şu ana kadar yüzde 26'lık bir artış sağlanabildiğini bildiren Ergin, ama aynı dönemde diğer hizmetlerde, yazı işleri müdürü, zabıt katibi, adli işlemlerde çalışan personel artışının yüzde 54'ün üzerinde olduğunu, son alımlarla bu rakamın yüzde 74'e ulaşacağını anlattı.
İdari personel alımında sorun yaşamazken, hakim-savcı alımında 2006 yılından sonra ciddi sorun yaşadıklarını yineleyen Ergin, şöyle devam etti:
“Sadece bunun sebebini kamuoyuna izah etmek zorundayız, siyaseten topluma hesap vermek durumunda olan bir kurumuz. Yargının bağımsız olması, egemenliğin kaynağı olan millete karşı sorumsuz olduğu anlamına gelmez. Kamuoyunun beklediği sorulara cevap vermek yerine, Adalet Bakanlığını ve Bakanı suçlamak çözüm değildir. Bakanın yaşıyla başıyla uğraşarak, bunlara cevap vererek bu bekleyen cevapları karşılamış olmazsınız. Cevap bekleyen konular, bahsettiğim hususlardır. 4-5 yıl içeresinde 4 tane yürütmeyi durdurma, iptal kararları ve Anayasa Mahkemesinin uygunluk kararına rağmen ki bu karar Danıştay'ı da bağlayan bir karardır, Danıştay da Anayasa Mahkemesi kararına uymak zorundadır. Bütün bu hadiseleri anlattık. Bunlardan kimse rahatsız olmasın, burada bir sorun varsa bu sorunun çözümü için bunları söylüyoruz. Herkes kendi imkanlarıyla bu sorunun çözümüne katkı sunmak durumundadır.”
Bakan Ergin, yargının problemlerine ilişkin Adalet Bakanlığının Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde önemli çalışmalar yaptığını, Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ve 5 yıllık stratejik planın kamuoyuyla paylaşıldığını anımsattı. Ergin, “Yargıda Reform lazım, Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor. Bu reform süreci başlamıştır. Şu anda o sürecin içeresindeyiz ve her geçen gün ilave tedbirlerle o süreç güçlendirilmektedir. Bugün öğleden sonra Parlamento'da başlayacak süreçte de bir çok yasanın geçmesini sağlayacağız. Bu sorunları küçülterek, geleceğe doğru yürüyeceğiz” diye konuştu.
Adalet Bakanı Ergin, “Yeni sınavlar yapacaksınız. Bunlarla ilgili de Danıştay'dan iptal kararları bekliyor musunuz? İptal kararları çıkmaya devam ederse atacağınız farklı bir adım olacak mı?” sorusuna karşılık, ÖSYM ile çalışmaların devam ettiğini, sınav sayısını artıracaklarını belirtti.
Ergin, bu yıl içeresinde 4-5 sınav yapmayı planladıklarını kaydeden Ergin, “Buradan hakim-savcı adaylığı düşünen hukuk mezunlarına, aynı zamanda avukatlarımıza da sesleniyorum; kamuda çalışan veya barolarımızda serbest olarak avukatlık yapan meslektaşlarımız, yapacağımız sınavlara şimdiden hazırlansınlar. Çok sayıda hakim-savcı alımı için sınava çıkıyoruz. Bu kadroyu güçlendirmek yapılacak ilk çalışmadır, ondan sonra diğer tedbirler de eş zamanlı olarak devam ediyor. Biz konuşmaktan çok iş yapmak durumunda olan tarafız. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte icraatlarımızla bizi izleyeceksiniz” dedi.