Güncelleme Tarihi:
Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) İstanbul Üniversiteler Koordinatörlüğü ile Yeni Nesil Öğrenci Topluluğu tarafından Marmara Üniversitesi’nde ‘28 Şubat: Postmodern Darbe’ programı düzenlendi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, düzenlenen programda öğrencilerle bir araya geldi. Programda Bakan Tunç’a TÜGVA Başkanı İbrahim Beşinci de eşlik etti. Programda, 28 Şubat sürecinde yaşanan olaylar, anti demokratik uygulamalar, öğrencilerin karşılaştıkları zorluklar ve aynı günlerin yaşanmaması için yürütülen çalışmalar konuşuldu.
"O MALİYETLER TÜRKİYE’YE PAHALIYA MAL OLDU"
Bakan Tunç, “Aslolan bundan sonra bu tür karanlık gecelerin, günlerin yaşanmaması. Bunun için de bu hafızamızı sürekli tazelememiz, bunları hatırlamamız, gençlerimizin bunları okuması, gelecek kuşakların bu karanlık günleri nasıl Türkiye’yi geriye götürdüğünü hatırlaması gerekir. 28 Şubat’ın bu ülkeye ekonomik maliyeti 300 milyar dolar. Bugün bizim 300 milyar dolarımız olsa bugün emekli maaşı 20 bin lira, 30 bin lira, 40 bin lira olurdu. Memur maaşı daha farklı, dolayısıyla halkın alım gücü daha fazla olurdu. Sadece 28 Şubat’ın maliyeti 300 milyar dolar. 21 bankanın batması neticesinde milletin hazinesine yük 2000’li yıllarda sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde milletimize ödenmek zorunda kaldı. Sonrasında gezi olaylarının maliyeti 250 milyar dolar bu ülkeye. Bir de en parlak dönemimizde, enflasyonun yüzde 5’e düştüğü bir dönemde bir anda istikrarı bozuyorsunuz. Bir anda bir kaos ortamı. Böyle bir ülkeye yabancı yatırımcının gelmesi mümkün mü? O maliyetler maalesef Türkiye’ye pahalıya mal oldu. Vesayetçi, darbeci anlayış, özellikle darbe suçu en adi suçtur. Milli irade hırsızlığıdır. Millet hırsızlığıdır" diye konuştu.
"HEDEFİMİZ YENİ BİR ANAYASA, DEMOKRATİK BİR ANAYASA"
Anayasada yapılan değişikliklerle ilgili de konuşan Bakan Tunç, “Tüm bu değişiklikler yeterli mi? anayasamızdaki bu değişiklikler, anayasamızı bir yamalı bohça haline getirdi. Maddeler arasında bazı çelişkiler var, bu değişiklikleri yapmak zorundaydık çünkü demokrasimizi güçlendirmek, yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmak için bu kısmi değişiklikleri milletimizin huzuruna getirdik ve milletimiz de bunlara evet dedi. Şimdi aslında geldiğimiz noktada tümden, artık Türkiye Yüzyılı’na girdiğimiz, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde artık darbe anayasasından kurtularak yeni, demokratik, katılımcı, sivil bir anayasaya kavuşmak. Milletimize olan bu borcumuzu da inşallah eğer parlamentoda bir uzlaşma sağlanabilirse yerine getirmek. Şimdi hedefimiz yeni bir anayasa, demokratik bir anayasa. Bu noktada muhalefet partileriyle de uzlaşmak gerekiyor. Bu uzlaşmanın sağlanması lazım. Milletimize olan borç konusunda tüm siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkesin evet demesi durumunda evet diyenler kazanır. Bu konuda da direnenler, hayır olmaz darbe anayasasıyla devam edelim diyenler de o siyasiler de millet nezdinde yine puan kaybetmeye devam ederler. Temennimiz parlamentoda bu uzlaşmanın sağlanması, bütün dileğimiz de bu. Bundan sonra bu tür karanlık süreçleri, çocuklarımız, gençlerimiz bir daha yaşamasın, Türkiye hem o karanlık gecelerde şehitler vermesin hem de terörden arınmış, huzurlu bir geleceğe daha köklü adımlarla yoluna devam etsin. O bahsettiğimiz ekonomik kayıplar, zaman içerisinde olmasın ve halkımızın alım gücü artsın, temel hak ve özgürlükler daha da artsın. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Bu mücadelede de milletimizin desteğini hep gördük, o nedenle bu millet için ne yapsak azdır" ifadelerini kullandı.
"GERÇEK HAYATTA BİR ŞEY SUÇSA SOSYAL MEDYADA DA SUÇTUR"
Sosyal medyada işlenen suçlara da değinen Bakan Tunç, “Sosyal medyayla ilgili yasal düzenlemeler yapıldı. Sosyal medya hesaplarından kişilik haklarına saldırı oluyor, hakaret oluyor. Gerçek hayatta bir şey suçsa sosyal medyada da suçtur. Gerçek hayatta bir kişinin yüzüne karşı hakarette bulunuyorsanız, sosyal medyadan yaptığınız zamanda aynı şekilde cezalandırılırsınız. Neticede aynı şeyi ihlal ediyorsunuz. Bu durumda yargıya intikal eden bir husus oluyor. Yargı da o kişinin diyelim ki fake hesaptan gönderdi, kimliğini istediğinde de maalesef sosyal medya şirketleri vermiyor o zaman da oradaki suçlarla mücadele anlamında yargının başarılı olamadığını görüyoruz. Siber suçlar, şimdi teknolojik imkanlar biraz daha arttı. Bir takım yollarla o fake hesapların kime ait olduğu, IP numaralarından vesaire tespit edilebiliyor ama edilemeyenler de var. Bu konudaki mücadele devam ediyor. Özellikle dezenformasyonla ilgili yalan haber, halka yanıltıcı haber yaymayla ilgili kanun düzenlemesini yaptık Türk Ceza Kanunu’nda. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayan ve bu bilgi de kamu düzenini ihlal edecek sebepler ortaya çıkarsa bu kişilerin yargılanmasıyla ilgili süreci de ceza kanunumuzda bir suç iddiası yaparak gerçekleştirdik. Buna açılan davalar da var. Sosyal medyada suçla mücadelenin yapılması noktasındaki de yargımızın bu noktada kararlılığı söz konusu" dedi.