Güncelleme Tarihi:
Gül, İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından Bangladeş'in ev sahipliğinde video konferans yöntemiyle düzenlenen "Dirençli Gençlik Zirvesi" kapsamındaki "Uluslararası Adalet Divanındaki Rohingya Davası: Hesap Verebilirlik ve Adalete Doğru" programının açılışında konuştu.
Gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Bakan Gül, tüm gençleri ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne ve Türkiye'ye davet etti.
İslam İşbirliği Gençlik Forumunu çok önemsediklerini ve çalışmalarını yakından takip ettiklerini anlatan Gül, dünyanın dört bir tarafında zulme uğrayanların selamete kavuşması, tüm İslam coğrafyasının, izzet ve onuruna yaraşır hayat şartlarına ulaşabilmesi için gençlere bugün belki de tarihte hiç olmadığı kadar çok ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.
Abdulhamit Gül, "İslam gençliğinin bir araya getirilmesini amaçlayan, kardeşlik bağının artırılması düsturuyla yola çıkmış bir uluslararası gençlik teşkilatının dünyaya, tüm insanlara söyleyeceği en güçlü mesajın, barış ve adalet olması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Gençlerin bütün insanlığa "barış ve adalet" çağrısını en güçlü şekilde tekrarlaması ve benimsetmesi gerektiğini belirten Gül, "Barış bizim için araç değil amaçtır. Üzerinde yürüdüğümüz yolun kendisidir. İşte bunu gerçekleştirecek olanlar da gençlerdir. Onların enerjisini, dinamizmini ve mücadelesini adalete, hukuka ve barışa yönlendirmek de hepimizin ortak sorumluluğudur" ifadesini kullandı.
"SORUNLARIN ORTADAN KALDIRILMASI HEPİMİZİN ORTAK GÖREVİDİR"
Adalet Bakanı Gül, bugün dünyanın en fakir 22 ülkesinin İslam coğrafyasında bulunduğunu, dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığının, toplam dünya nüfusunun yaklaşık yarısına denk olduğunu, bunda bir sorun bulunduğuna değinerek, şöyle konuştu:
"Dünyada 821 milyon insan çoğu gece aç bir şekilde uykuya dalarken, 672 milyon kişiye obezlik teşhisi konuyorsa, burada bir sorun var demektir. Bu sorunların ortadan kaldırılması hepimizin ortak görevidir. Şahsiyet sahibi, eli kalem tutan, ötekinin fikrine saygılı, onurlu, izzetli bireyler olarak toplumda seçilen, gösterilen gençlerle biz bu sorunların üstesinden inşallah geleceğiz."
ULUSLARARASI ADALET DİVANINDA MYANMAR'A KARŞI AÇILAN DAVA
"Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımın soruşturulması"na yönelik Myanmar'a karşı Uluslararası Adalet Divanında açılan davayı değerlendiren Gül, BM Myanmar İnsan Hakları Özel Raportörü Yanghee Lee'nin 12 Mart 2018'de BM İnsan Hakları Konseyine sunduğu tespitlerin, zulmün ve katliamın ne boyutta olduğunu göstermesi bakımından çarpıcı olduğunu anlattı.
Bakan Gül, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üyesi ülkelerce her fırsatta bu zulmün durdurulması için girişimlerde bulunulduğunu, nihayet 31 Mayıs 2019'da düzenlenen 14'üncü İslam Zirvesi Konferansı'nda oluşan ortak irade doğrultusunda, Uluslararası Adalet Divanı nezdinde, Myanmar aleyhine 11 Kasım 2019'da davanın açıldığına değindi.
Uluslararası Adalet Divanının 23 Ocak 2020 tarihli kararı ile önleyici tedbirlere hükmedildiğini ve Myanmar hükümetinden anılan tedbirlere riayet edilmesi noktasında Divana düzenli rapor sunmasına karar verildiğini aktaran AGül, şöyle devam etti:
"Her ne kadar hunharca eziyet edilen ve katledilen kardeşlerimizi geri getirmeyecekse de halen Myanmar'da kalıp sürekli bir korku halinde yaşayan kardeşlerimizin akıbeti bakımından Divanca alınan tedbir kararları ehemmiyetlidir. Rohingya halkının Myanmar'a güvenli, onurlu ve kalıcı şekilde geri dönüşleri gerçekleşmeden Arakan'da kalıcı bir çözüm ve barışa ulaşılabilmesi mümkün değildir.
Türkiye, ilk baştan itibaren meselenin siyasi çözümüne ilişkin uluslararası çabalara katkı sunmanın yanı sıra Bangladeş ve Myanmar'daki kamplarda zor koşullar altında yaşayan Rohingyalıların acılarının dindirilmesi için de insani yardım faaliyetlerini sürdürmektedir.
Türkiye olarak Myanmar'da ve Bangladeş'teki Rohingyalılara yapmakta olduğumuz insani yardımı kararlılıkla sürdüreceğimizi ve konunun hakkaniyetle çözümü için uluslararası tüm platformlarda çaba göstermeye devam edeceğimizi huzurlarınızda bir kez daha ifade etmek istiyorum."