A.A
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2006 11:45
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a af getireceği iddialarıyla gündeme gelen tasarının 6. maddesini de irdeleyen Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu iddianın tasarı İçişleri Komisyonu'nda görüşüleceği sırada gündeme geldiğini, ertesi gün de Milli Güvenlik Kurulu toplantısı olduğunu hatırlattı.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın iddiasını partisi dışında kimsenin doğru bulmadığını söyleyen Çiçek, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın bu maddenin Türk Ceza Kanunu'nda işaret ettiği maddeden değil, TCK'nın 125. maddesinden hüküm giydiğinin söylendiğini kaydetti. Baykal'ın bu iddiasından daha sonra vazgeçerek maddeyi kimin koyduğu tartışmalarını ortaya attığını kaydeden Çiçek, yasa tasarılarını bir iki kişiyle hazırlamadıklarını, söz konusu tasarının 36 kişilik bir komisyon tarafından hazırlandığını belirtti. Çiçek, ”Biz karanlıkta bir şey yapmadık. Tasarıda ne varsa herkesin bilgisi var. Temmuz ayında tasarı metne dönüştürüldüğünde bu madde vardı” diye konuştu.
“Söz konusu 6. madde kalkacak mı?” sorusu üzerine Çiçek, ”Hayır. Kalacak, kalkacak diye ben Meclis iradesine karşı bir şey diyemem. Konunun gündeme gelmesi bu kişiye af getiriyor şeklindeydi. Bunun böyle olmadığı apaçık ortada” dedi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Öcalan'ın yeniden yargılanması talebinin reddine ilişkin kararını da değerlendiren Çiçek, kararı henüz okumadığını ancak bildiği kadarıyla ilgili mahkemenin başvuruyu aldığını, dosyayı getirttiğini ve savcılığın görüşü doğrultusunda bir karar verdiğini söyledi. Çiçek, “Mahkeme dosyayı açtı, karar vermesi için dosyayı açması gerekiyor. Sonuçta yeniden yargılamanın fayda getirmeyeceğini söyledi. Çünkü yeni TCK o kişi bakımından lehe hüküm getirmiyor. Öcalan için çıkış yolu olması mümkün değil. Adam suçunu inkar etmedi ki. Zaten etse ne olacak herkes biliyor” şeklinde konuştu.
TERÖRLE MÜCADELE YASA TASARISI
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'na ilişkin soruları yanıtladı. Terörün uluslararası boyut kazandığını, bazı konularda düzenleme yapmak gerektiğini, güvenlik güçlerinin de bazı ihtiyaçları olduğunu anlatan Çiçek, bu konularla özgürlükler arasındaki dengenin sağlanmasının zor olduğunu söyledi.
Vatandaşa “Ya özgürlük, ya güvenliğini seç” diyemeyeceklerini ifade eden Çiçek, kamu düzeninin sağlanmadığı yerde özgürlüklerden bahsedilemeyeceğini vurguladı. Çiçek, “Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek gibi bir yanlışa düşmeyiz. Olağanüstü tedbirlerle özgürlükleri kısıtlayarak teröre çare bulunamayacağının hükümet farkında” dedi.
Tasarıyı hazırlarken, terörün tanımında bir değişikliğe gitmediklerini, yeni bir suç ihdas etmediklerini, mevcut Terörle Mücadele Yasası'ndaki ve ceza yasalarındaki suçların tasarıya alındığını anlattı.
Tasarıda tartışılan “Örgütün veya amacının propagandasını yapmak” ibaresinin de 1 Haziran'da yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'ndan (TCK) aktarıldığını ve tasarıya yeni bir şey yazılmadığını kaydeden Çiçek, tasarıda yer alan “Terör örgütüne doğrudan veya dolaylı yardım” ibaresiyle ilgili de keyfi işlem yapılacağından korkulduğunu, keyfiliğin olduğu yerde yazılanların bir öneminin olmadığını vurguladı.
"BU TUZAĞA DÜŞMEYİN"
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ”Cumhurbaşkanlığı gibi her şeyi belli olan bir konuyu 1.5 sene evvel tartışmaya açmak, buna taraf olmak ya da bu tuzağa düşmek bence siyasette yapılacak büyük yanlışlardandır, bu tuzaktır. AKP'nin ANAVATAN'ın kuruluşundan bugüne geçirdiği süreci çok iyi takip etmesi gerekir” dedi.
Çiçek, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan “İskele-Sancak” programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Son günlerde yaşanan laiklik tartışmalarına değinen Çiçek, bu konuların 50 yıldır tartışıldığını, ancak konular tartışılırken yeni bir şey üretilmediğini söyledi. Tartışmaların bu tür ortamlarda yapılmasından bir fayda sağlanamayacağını belirten Çiçek, tartışmaları “Ayağı yere basmayan, sonucu rejim meselesine kadar götürülen” tartışmalar olarak niteledi.
AKP'nin halka dayanarak geldiğini, ancak bundan memnun olmayan pek çok kesim bulunduğunu ifade eden Çiçek, yapılan her işin önünde arkasında bir şey arandığını, bunun da Türkiye'nin işini zorlaştırdığını belirtti. Çiçek, “Ben siyaset hayatımda şu son 3.5 senede karşılaştığım zorlukların hiçbirisiyle karşılaşmadım” dedi.
Ortaya atılan tartışmaların planlı olabileceğini, ancak AKP'nin bu çukurlara düşmemesi gerektiğini söyleyen Çiçek, ”Türkiye'de bazı etkin çevrelerin isteği parti AKP değil” dedi.
Ülkeyi iyi yönetmek için realist olunması gerektiğini ifade eden Çiçek, “Biz dernek ve vakıf mensubu gibi konuşamayız. İktidar partisi olunca, 'sorunu çözün' derler. Yapabileceğimiz şeyleri söylesek daha iyi olur. Ben bu konuda realistim. Biz iktidar partisiyiz. Yapabileceğimiz işler neyse onları söylemek gerekir. Biz bir tartışma açtığımızda ya da tartışmaya bodoslama girdiğimizde millet, 'konuşacağına yap' der. Siyaset beyandan çok harekete dönüktür” diye konuştu.
Demokrasinin herkesin konuştuğu değil, gerektiği zaman konuşulduğu bir sistem olduğunu dile getiren Çiçek, her önüne gelenin konuşması halinde kargaşa yaşanacağını kaydetti. Çiçek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Konuşması gerekenler var, konuşmaması gerekenler var. Anayasa'da siyasi partilerle ilgili düzenlemeler var. Ben bir siyasi partiye mensupsam, partiye rağmen bir şey söylemem doğru olmaz. Parti grubunda, parti kurullarında konuşabilirsiniz. Genel başkan ile düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Parti tüzüğü ne olursa olsun, programı ne olursa olsun, genel başkanı ve ilgili organları ne karar alırsa alsın, onlarla hiç konuşmadan 'ben istediğim gibi konuşurum' dediğiniz takdirde o zaman bu parti olmaz, fikir kulübü bile olmaz. Parti bundan zarar görür. Bunun getirebileceği, müeyyideleri, yasakları, kuralları vardır.
Bunların hepsini bir tarafa iterek, eğer böyle düşünüyorsanız, 'ben her istediğimi yaparım, bir parti içerisinde olmama rağmen' diyorsanız, o takdirde o partiden ayrılmanız gerekir. Bağımsız olursunuz, istediğinizi konuşursunuz. Eğer mensup olduğunuz parti sizin görüşlerinizi açıklamanıza, ilgili organlarında tartışmanıza engel oluyorsa, sıkıntı çıkarıyorsa, belki bu giderilinceye kadar anlaşılabilir. Ama onun dışında partiyi önemseyerek politikalarımızı sürdürmemiz lazım.”
Bu usullere uyulmadığı zaman AKP'nin karşısında olanların ”Partide bölünme, çatlak var” dediklerini, istikrarda tereddüt yaşandığını belirten Çiçek, kendisinin ANAVATAN tecrübesi yaşadığını, AKP'nin de ANAVATAN'ın kuruluşundan bugüne geçirdiği süreci çok iyi takip etmesi gerektiğini söyledi.
Ortaya atılan tartışmalarda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de önemli rol oynadığını savunan Çiçek, tartışmaların erkene alınmasının nedeninin AKP içinde çatlak çıkarmak olduğunu ifade etti. Çiçek, Anayasa'da cumhurbaşkanlığı seçiminin usulünün, zamanının, yönteminin belli olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her şeyi belli olan bir konuyu 1.5 sene evvel tartışmaya açmak, buna taraf olmak ya da bu tuzağa düşmek, bence siyasette yapılacak büyük yanlışlardandır. Bu tuzaktır.
ANAP'ta da bu oldu. ben şimdi bakıyorum, AKP ile ilgili empozeler piyasaya sürülen isimler dışarıdan empoze ediliyor. Parti olarak da belki zaaflarımız oldu. Hemen bu lafların üzerine atladık. Bizim yanlışımız var ya da bu dolmuşa çabuk binenlerimiz var. Onu söyleyeyim.”
Bu tartışmaları AKP'nin iktidarda kalmasını istemeyenlerin gündeme getirdiğini öne süren Çiçek, “Bu tuzağa düşmek yanlıştı” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde kalan sürenin nasıl geçeceğinin sorulması üzerine Çiçek, “Siyasette zemheri ayına girdik. Biraz daralma olacak. Bugünler suni gündemlerle rejim tartışmalarıyla geçer. Partiye yönelik iddialar daha çok gündeme gelecek. Birilerine laf yetiştirmekten vazgeçmemiz lazım” dedi.
Cumhurbaşkanlığı için adının geçip geçmediğinin sorulması üzerine Çiçek, kendisinin ANAP tecrübesi olduğunu tekrarlayarak, “Bu tuzağa düşen arkadaşlarımız olabilir, ben evime giderken dolmuşa çok bindim, ama siyasette dolmuşa hiç binmem. Şu ana kadar partimin haberi olmadan, partiye rağmen hiçbir iş yapmadım, yapmam. Bu geriye ve ileriye dönük her şeye cevaptır” dedi.
“İÇİME SİNMEYEN MADDELER VAR”
Son çıkarılan yasalar içinde hem kendisinin hem de CHP'nin içine sinmeyen maddeler olduğunu söyleyen Çiçek, mümkün olan uzlaşmayla bu yasaların çıkarılması gerektiğini kaydetti.
Şemdinli olaylarına ilişkin bir soru üzerine Çiçek, son dönemde hükümette en çok sıkıntı çeken bakanlardan biri olduğunu ifade etti. Tartışılan her konunun yargıyla ilgili olduğunu kaydeden Çiçek, ”Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık” dedi.
Çiçek, söyleyeceği bazı şeyler bulunduğunu, ancak buna yasaların engel olduğunu ifade etti. Aynı zamanda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı olduğunu anımsatan Çiçek, “İşin yorumu benden bekleniyor. Yasal zaruretler gereği bir şey söyleyemem” dedi.
Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten ihracıyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Çiçek şöyle dedi:
“Her şey sabırdan geçiyor. Demokrasi kültürünün yerleşmesi çok kolay olmuyor. Bunu yeteri kadar özümseyemedik, kurumsallaştıramadık. Demokrasi noktasında altyapımızda hala zafiyetler var. Onun içindir ki bütün bunlar oluyor, olmaya da devam edecek. Geneli için söylüyorum, bu işler yaşanmasa daha iyi olur derim ben. Bir kişi bile üzülmüş olsa, bir kişi dahi alınmış bir karara itiraz etmiş olsa benim içimden geçen şey keşke bunlar olmasa, yaşanmasa derim. İnsan olarak dememiz gerekir.
Ama ben her şey değilim, siz her şey değilsiniz. Anayasa'da kurallar var ve kurullar var. Bu kurullar hangi kararları aldıysa hukuk nezdinde vicdani sorumluluğu da onlara aittir” dedi.