Güncelleme Tarihi:
Erzurum Cumhuriyet Savcısı'nın talimatı ile faili meçhul cinayetlerin araştırılması için İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği'nde kurulan özel ekip, 2006 yılında kaybolan, o dönem yapılan çalışmalarda izine ulaşılamayan Recep Akpınar'ın dosyasını incelemeye aldı. Dosyayı çok yönlü ele alan ekip, 6 aylık çalışmanın ardından Akpınar'ın kaybolmadan bir gün önce Mehmet Göktürk ve Necmi Acar ile ayrı ayrı görüldüğünü tespit etti. Yapılan araştırmada, bu iki kişinin birbirleriyle irtibatta oldukları tespit edildi. Özel ekip, 2 şüpheliyi Erzurum ve Aydın'da yakalayarak gözaltına aldı.
Erzurum'a getirilen şüphelilerden Mehmet Göktürk, polise verdiği ilk ifadesinde, Recep Akpınar'ı arkadaşı Necmi Acar ile öldürdüklerini ve gömdükleri yeri gösterebileceğini söyledi. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, Mehmet Göktürk'ün tarifi üzerine, Kop Dağı'nın eteklerinde kazı yaptırdı. Kadavra köpeklerinin de kullanıldığı çalışmalarda Recep Akpınar'a ait olduğu belirlenen kemikler bulundu. Emniyetteki ifadesinde olayı itiraf ettiği öğrenilen Necmi Acar'ın, Recep Akpınar'dan satın aldıkları bir otomobil nedeniyle 5 bin lira borçlu olduklarını, ödeyemeyince cinayeti işlediklerini söylediği öğrenildi. Şüpheliler çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.
RAHMETLİYİ BEN VURMADIM
Erzurum 2'nci Ağır Ceza Mahkemesinde tutuklu yargılanan Mehmet Göktürk ve Necmi Acar ikinci kez hakim karşısına çıkarıldı. Göktürk ve Acar ilk duruşmada olduğu gibi ikincisinde de suçu birbirlerinin üzerine attı. Tehdit altında yaşadığını ifade eden Mehmet Göktürk, "Necmi Acar ve kardeşi Mithat Acar beni tehdit ettiler. Bu olayları söylemem halinde beni ve çocuklarımı öldüreceklerini söylediler. Ben de korkumdan dolayı bu olayı hiçbir yerde söyleyemedim. Olay gününden beri ben hastane hastane dolaştım. Psikolojik sıkıntılarım olduğundan sürekli ilaç kullanıyorum. Rahmetliyi ben vurmadım. Necmi Acar vurdu. Necmi'nin de Recep'e çok borcu vardı. Recep'i öldürdükten sonra gömmemi istedi. Ben Recep'in üstüne 20-30 santim civarında toprak ve taş koyarak ana yola kadar yaya yürüdüm. Orada yoldan geçen bir arabaya binerek eve geldim" diye konuştu.
VİCDAN AZABI ÇEKTİM
Mehmet Göktürk'ü olaydan 4-5 ay önce tanıdığını ve aralarında samimiyet oluştuğunu anlatan Necmi Acar ise ifadesinde, kendisine bankadan kredi çektiklerini ve bu borcu ödeyemeyince Göktürk’ün ödeme yaptığını söyledi. Mehmet Göktürk'e olan borcunu nasıl ödeyeceğini düşünürken aklına Recep Akpınar’dan borç para almak geldiğini söyleyen Acar şunları söyledi:
"Mehmet'in çok borcu vardı. Erzurum'daki büyük tefecilere de çok borçlanmıştı. Recep'ten 2 bin lira borç para aldık. Recep hem benden hem diğer sanık Mehmet'ten 10 bin lira senet aldı. Biz bu borcu Recep'e ödeyemedik. Olaydan bir gün önce Mehmet ile buluştum. Bana Aşkale'deki köylülerinden borç para alacağını, beraber gitmemizi söyledi. Mehmet, Recep'i de yanımıza almamızı söyledi. Olay günü Narmanlı Camisi'nin yanındaki kahvede buluştuk. Mehmet Aşkale'ye giderken aracı sürmek istemediğinden Recep şoför koltuğuna geçti. Olay günü buluşmadan önce Mehmet benden arabayı alıp bir işi olduğunu söylemişti. O esnada tüfeği bagaja koymuş, benim bu husustan haberim yoktu. Aşkale'de bir iki köye gittik. Sanık Mehmet babasının evine gidip bu işi çözmesini gerektiğini söyledikten sonra birden Recep'e saldırdı. Daha sonra yola devam ettik. Patika bir yola gidince ben yanlış geldiğimizi anlayınca Recep'e geri gelmesini söyledim. Araba manevra yapacağı esnada sanık Mehmet birden Recep'in kafa tarafından ateş etti. 'Benim eşimle ilgili hiç kimse ileri geri konuşamaz' deyip söylendi. Ben o esnada hemen aşağı indim. Baktım araba gidiyor, hemen koşup el frenini çektim. Sanık Mehmet yine söylenip dururken, silahı bana doğrulttu ancak içinde fişek olmadığından silah ateş almadı. Recep vurulunca araçtan kendi düşmüştü. Mehmet bana da saldırır düşüncesiyle aracı alıp olay yerinden uzaklaştım. Aracın sol yan camı ateşin etkisiyle kırılmıştı. Olaydan iki gün sonra aracın camını yaptırdım. Ben kesinlikle maktulü öldürmedim."
AĞLAMAKTAN GÖZLERİM BOZULDU
Oğlunun cinayet şüphelileri Mehmet Göktürk ve Necmi Acar ile tutuklu yargılandıkları 3'ncü Ağır Ceza Mahkemesi salonunda karşılaşan Leyla Akpınar, gözyaşlarını tutamadı. Mahkeme boyunca iki sanığa beddua eden Akpınar, duruşma sonrası yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
"Çocuklarım 4 taneydi, birini elimden aldılar kaldı 3 tane. Sabahlara kadar ağlaya ağlaya 17 yılda gözlerim bozuldu. Ameliyat olacağım. Ben lamba bile söndürmedim ki benim çocuğum karşıdan gelir geçer diye. Kaybolan evladım için yıllarca emniyet müdürlüğüne gittim, geldim. 16 yıl sonra oğlumun öldürüldüğünü öğrendik. Katillerin gömdüğü yerden oğlumun kemiklerini alıp mezarlıkta defnettik. Her Şimdi her gün ziyaret ediyorum. Gidip başında oturuyor, ağlayıp ağlayıp geliyorum. Sanıyorum ki orada bana bakıyor. Evimin ışıklarını söndürmedim ki çocuğum karşıdan gelir, geçer diye. Yatağa girip yatmadım, balkonda sabahlayıp evladımın sürdüğü siyah arabanın yolunu bekledim. Yüce mahkemeden tek isteğim bu katillere en ağır cezayı vermesi."
AVUKATLAR REDDİ HAKİM TALEBİNDE BULUNDU
Akpınar ailesinin avukatlarından Esma Kahveci, sanıkların cinayeti geçen yıl yakalandıklarında itiraf ettiklerini, 16 Şubat’ta görülen ilk duruşmada ise cinayeti işleyenin bizzat kendileri olmadığını söylediklerini belirterek, "2 Mayıs'ta yapılan duruşmada ise cinayetle ilgili olabileceği değerlendirilen 3 şüpheli hakkında kuvvetli suç şüphesini gösteren delilleri sunmamıza rağmen iddia makamı ve mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmamıştır. İkinci celsedeki yaptığımız tüm talepler reddedilmiş ve maktul avukatlarına söz verilmeyerek savunma yapmaları kısıtlanmıştır. Bu konuya ilişkin reddi hakim talebinde bulunduk. 17 yıldır geciken adaletin artık sağlanması adına tüm şikayetlerimizi yapmış bulunmaktayız" diye konuştu.
Mahkeme heyeti duruşmayı dosyadaki eksiklerin giderilmesi için erteledi.