Güncelleme Tarihi:
Kahramanmaraş’ta özel bir şirkette elektrikçi olarak çalışan Latif Terli, vatani görevini yapmak üzere Ankara Etimesgut Tankçı Tugayı’na gitti. Burada acemi eğitimini alan Terli, 2005 yılının Mart ayında Hatay’ın Serinyol İlçesi'ne dağıtım oldu.
Terli, 5 Temmuz 2005 tarihinde kalp krizi geçirdi ve Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Ardından GATA’ya gönderilen Terli, burada da 8 ay yatağa mahkum olarak hayat mücadelesini sürdürse de terhis olduğu günün ertesinde hayatını kaybetti. Olayın ardından acı haber aileye iletildi.
İddiaya göre, bir süre sonra “Adım önemli değil annem” diyerek Hatice Terli’yi arayan bir kişi, “Oğlunuz dövülerek kalbine gelen tekme ile öldü. Komutanlar bu işi kapatmaya çalışıyor” dedi. Bunun üzerine harekete geçen aile, suç duyurusunda bulundu.
KOMUTANA 198 TL CEZA
Önce 6. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde, ardından da İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 7 yıl süren dava sonunda onbaşı Latif Terli’nin ölümüne neden olduğu öne sürülen çavuş H.Ç.’ye ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. H.Ç.’nin cezası daha sonra 198 TL para cezasına çevrilip ertelendi.
ACILI ANNENİN GÖZYAŞLARI
Baba Tarık Terli de suçluların hak ettiği cezayı görmelerini istedi. Oğlunun teskeresini beklerken ölüm haberini aldıklarını dile getiren Terli, “Ankara’da 7 ay kaldı. Gittik geldik, işte günü bitti teskeresi geldiği gün haber geldi; ‘çocuğunuz vefat etti’ diye. Daha sonra otopsi yapıldı bir bayrağa sardık, aldık geldik. Biz teskeresini beklerken cenazesini aldık geldik. Bu çocuk 4 ay Etimesgut’ta kar tepeledi hiçbir şeyi yoktu. Buraya dağıtım oldu haftada gelirdi taş gibi çocuktu. Şimdi kalp krizi dediler. Herkes kalp krizi geçirebilir ama bunun bir sebebi var. Biz bunun aydınlığa çıkmasını istiyoruz. Suçlu varsa cezasını çeksin” diye konuştu.
“İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ OLMAMALI”
Kardeşinin üst tertiplerinin saldırısı sonucu öldüğünü öne süren ağabey Mehmet Terli ise, 7 yıldır sürdürdükleri hukuk mücadelesinde tüm kapıların yüzlerine kapandığını söyledi. Yaptığı araştırmalar sonunda kardeşinin asker arkadaşına ulaşıp işin aslını öğrendiğini ifade eden Terli, şu iddialarda bulundu:
“Maddi durumumuzdan dolayı işin peşine gidemedik. Adana Balcalı’da yatarken bize bir telefon geldi. İsimsiz ve numara gizliydi. ‘Kardeşiniz kalp krizi geçirmedi bölükte büyük bir kavga oldu; kardeşinize tekme tokat attılar ve kardeşiniz yere yığıldı’ dediler. Daha sonra, Adana’dan bize 3 gün boyunca ‘kardeşiniz kalp krizi geçirdi’ dediler. Kavga olduğu söylenmedi. Bu telefondan sonra bir doktor çıktı dedi ki; ‘çocuğunuzda darbe var, çocuğunuz buraya bir kavga sonucu geldi.’ O telefon da gelince biz iyice şüphelendik. Bizim çocuğumuzun askeri elbisesini bile göstermediler. Asker ocağındaki not defteri kayıp, fotoğrafları kayıp; yani delil kararttılar. Olayla ilgili hiç ilgisi olmayan şahısların ifadesi alınmış. Olayı gören kardeşimin devrelerini de başka bölüklere sürmüşler; kimseyle görüşmesinler diye. 2 ay boyunca çocukları kimseyle görüştürmemişler. Şimdi de karar geldi. İşte insan hayatının bedeli bu 198 TL. Yani bu kadar ucuz insan hayatı...”