Acilen kıyı kriz yönetimi

Güncelleme Tarihi:

Acilen kıyı kriz yönetimi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 1999 00:00

Haberin Devamı

Körfezdeki depremi inceleyen bilimadamları, Marmara Denizi'ndeki bir depremin İstanbul'a etkisini senaryolaştırdı. Depremin sonuçlarına karşı acil önlem alınması gerekiyor.

Körfez depreminin kıyı etkilerini inceleyen ve bölgede tsunami oluşmadığını ileri süren TÜDAV (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı) ve İ.Ü Çevre Sorunları Araştırma Uygulama Merkezi, Marmara Denizi'nde olası bir depremin İstanbul kıyılarını nasıl etkileyeceği konusunda senaryo geliştirdi.

Marmara Denizi'ndeki iki kırığın, depremde düşey yönde hareket etmesi bekleniyor. Körfez depreminin etkisi model alındığında, bu kırıklardan güneydeki hareket ederse güney sahil, kuzeydeki hareket ederse, İstanbul'un Marmara'ya bakan tüm kıyı şeridi su baskınına uğrayacak.

‘‘Depremde tüm kıyılarda su baskını kaçınılmaz. Kıyı planlaması bu olguya göre ele alınmalı’’ diyen İstanbul Üniversitesi Çevre Sorunları ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Jeoloji Yüksek Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Öztürk’e göre, kıyı kriz yönetimi organize edilmeli, acilen tüm önlemler alınmalı.

Öztürk sözlerine şu tahmini ekliyor: ‘‘Marmara’nın bazı yerleri 1000 metreye ulaştığı için, dalgalar kıyıda 10 metreye çıkabilir, düz alanlar su baskınına maruz kalabilir. Kuzey kırılmalarında kuzeyde daha şiddetli su baskınları olabilir, tsunami oluşabilir. İstanbul tarihindeki depremlerde surları yıkan tsunami’den bahsediliyor. Bu denizdeki Kuzey Anadolu fayına ait kuzey kolun hareketiyle ilişkili. Çınarcık Çukuru'nda büyük bir fay hareketi olursa, Silivri açıklarından geçen fay hareket ederse Silivri ve Çatalca arası etkilenecek. Etkinin boyutu deprem şiddetine ve düşey oturmalara bağlı. Düşey hareket çok olursa, üzerindeki su kütlesinin karaya hareketi şiddetlenecektir. Sismik veriler, deprem için düşey hareket sinyali veriyor.’’

Barajlar yıkılabilir

Alüvyon ve dolgu bölgelerin deniz altında kalacağını belirten Öztürk, Boğaziçi’nin depremden fazla etkilenmeyeceği, çünkü dalganın Boğaza girdiği anda sıkışıp sönümleneceği öngörüsünde bulunuyor:

‘Kartal Kadıköy, Fenerbahçe, Üsküdar, Eminönü, Zeytinburnu, kıyılarında; Ataköy, Bakırköy, Florya, Avcılar, Ambarlı, Çekmece ve devamındaki kıyılar da büyük bir dalga hareketi olacak, belki ana yollar su altında kalacak. Kriz yönetiminde bu senaryo düşünülmeli. İstanbul'da, Amerika ve Japonya’daki gibi kıyı kriz yönetimi için oluşum yok.’’

Yerleşim yerlerine dikkat

Öztürk, barajlar yıkıldığında dere yatakları çevresindeki semtleri de su basacağını düşünüyor:

‘‘Elmalı, Darlık, Alibeyköy ve Ömerli Barajlarını depremden etkilenebilir, taşma sonucu Göllük köyü ve Riva sular altında kalabilir. Ayrıca elektrik sistemi felç olur. Nazım Planı, bu durumda yerleşim alanlarının hızla tahliye edilmesini öngörüyor. 45 saniyede bu olur mu? Baraj alanlarının yetkililer tarafından kontrol altında tutulması lazım. Şehrin çeşitli yerlerinde büyük yangınlar olabilecektir. İtfaiyenin de şimdiden tedbirlerini alması gerekiyor.’’

Şehrin yerleşim planının tekrar tartışılması gerektiği kanısında Öztürk. İstanbul'un Asya yakasının kuzey sahillerini yerleşime açmak sağlıklı bir karar olabilir. Bu bölge deprem açısından en güvenilir bölgelerden birisi; aktif sismik zondan uzakta, zemin kalitesi çok iyi ve üçüncü derecede deprem konumunda. Aynı zamanda İstanbul'un kuzey yakasındaki kıyı yerleşimleri, herhangi bir baraj alanını da tehdit etmiyor. Öztürk'e göre SİT kurulları tekrar gözden geçirilmeli; SİT kurulları yerbilimcilere, orman mühendislerini, çevre mühendislerini de aralarına almalı; revize edilmeli. Bilimsel verilere uygun İstanbul için yeni yerleşim planlarının yapılması gerekiyor.

Deprem anı: Güney kıyının çökmesiyle kuzeyden güneye su hareketi başladı. Tütünçiftlik-Derince kıyılarında su çekilmesine karşılık Gölcük-Değirmendere kıyılarını beş metre yüksekliğe varan dalgalar bastı.

Depremden sonra: Depremden sonrası hidrolik dengeleme sağlandı, çöken hacim, havzaya dışarıdan giren sularla doldu ve körfezde 2-3 gün su kalitesinin düzeldiği görüldü.

Körfezde su süt gibi kabardı

Deprem sonrası, ekibiyle Körfez kıyılarını inceleyen Hüseyin Öztürk, tsunami oluşmadığı sonucuna vardı:

‘‘Amerikalı uzmanlar sualtı heyelanları sonucunda, kuzey kıyılarından başlayan 2.6 metrelik dalgaların körfez kıyılarını vurduğunu ileri sürdü. Bu, Alaska Körfezi'ndeki depremde de söylenmişti. Körfezde yaptığımız araştırmada, suyun sığ olduğu ve düşey atımların egemen olduğu bu kapalı havzada ancak çalkantı gelişebileceğini gördük. Tıpkı bir yana eğilen leğenin çalkalanmasıyla içindeki suyun yersel yükselimi gibi.’

Tsunami olsaydı körfezin tüm kıyılarında su baskınları görüleceğini belirten Öztürk, kıyılardaki ölçümlerde bunun görülmediğini söylüyor.

‘‘Körfezin en doğu kıyısındaki kuş göleti denizden 20 cm yüksekliğinde. Bariyeri yıkılmamış. Yani alga etkisi olmamış. Karşı taraftaki Derince ve Tütünçiftlik'te ise sular çekilmiş, tekneler karaya oturmuş. Sular dalgalar yaratarak değil, sütün kabarması gibi yavaş yavaş geri gelmiş. Bu bilgilerin ışığında bizce, deprem anında düşey hareket eden kırıklar güney kıyılarında 10 metreye varan çökme oluşturdu. Kuzey kıyılardaki sular hızla bu alanı doldurdu. Sonra su eski konumuna döndü. Hatta eski konumunu 20 cm aştı. Gölcük ve Değirmendere kıyılarında su seviyesi yer yer 5 metreyi bularak, geri dönüşte dolgu ve alüvyon gibi tutturulmamış toprağı denize çekmiş.

Gölcük ve Seymen arasındaki kıyı kesiminde toplam atımı 10 metreye varan normal faylar nedeniyle kıyı çöküp su altında kalmış. Çökmenin su hacminde yarattığı eksiklik körfeze Marmara Denizi'nden giren suyla tamamlanmış. Akıntı ve körfezdeki berrak su bunun göstergesi.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!