Güncelleme Tarihi:
Beştepe’deki 6. Reform Eylem Grubu Toplantısı’nda AB’ye önemli mesajlar veren Erdoğan, özetle şunları söyledi:
AB’NİN İHTİYACI DAHA FAZLA
“Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kurucu değerlerini ekonomik ve sosyal kalkınmayla harmanlayan AB, dünyadaki birçok ülke içinde ilham kaynağı oldu. Tam 60 yıldır AB’ye tam üye olmanın mücadelesini veriyoruz. 60 sene içinde maruz kaldığımız onca çifte standarda rağmen asla vazgeçmedik, yolumuzdan geri dönmedik. Türkiye’yi Avrupa ailesinin dışına atmaya çalışanlara inat yolumuza ısrarlı şekilde devam ediyoruz. AB’nin Türkiye’ye olan ihtiyacı Türkiye’nin AB’ye olan ihtiyacından daha fazladır. Avrupalı muhataplarımızın da ideolojik önyargılarını bir tarafa bırakıp meseleye adalet ve hakkaniyet çerçevesinde yaklaşmalarını ümit ediyoruz.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Türkiye’ye yönelik ayrımcı ve dışlayıcı politikalara son vererek uzun vadeli bir vizyonla kazan-kazan anlayışı içinde süreci ilerletmelerini bekliyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi bizim için temel önceliktir. Bu doğrultuda atılması gereken adımları gerekirse Kopenhag değil, Ankara kriterleri der ve yola devam ederiz. Ekonomimizi güçlendirmek için yapısal reformlara daha fazla ağırlık vermemiz gerekiyor. Bunların en önemlisi yargı alanında atacağımız adımlar olacaktır. Bu süreçte hâkim ve savcılarımızın eğitimlerinin en üst kalitede sunulması için Adalet Akademisi’ni yeni yapısıyla tekrar hizmete aldık. Yargı Reformu Stratejisi’ni kamuoyuyla paylaşıp buradaki reformları hızlıca hayata geçirirsek piyasalara da olumlu mesaj verir, yatırımlara ivme kazandıracak ortamı hazırlamış oluruz.
AB NE KADAR SAMİMİ, GÖRECEĞİZ
Önümüzdeki süreçte Türkiye-AB ilişkilerinde kazanımımız olacak alanlara odaklanmalıyız. Bunların başında vatandaşlarımıza vize serbestisinin sağlanması ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi geliyor. AB’nin vize serbestisi sağladığı diğer ülkelerle kıyas dahi kabul edilmeyecek düzeyde bulunduğumuz açıktır. Vize serbestisi sürecinde 72 kriterden 66’sını tamamlamış durumdayız. Kalan 6 kriterle ilgili atabileceğimiz adımları en kısa zamanda atarak AB’nin vize serbestisinde ne kadar samimi olduğunu göreceğiz. Vize serbestisinin etkisini kapsamlı analiz etmemiz gerekiyor. Ticaretimize ve ekonomimize katkısı ve özellikle işadamlarımızın işlerini kolaylaştırıcı etkisi göz ardı edilemez.”
BİRİLERİNİN BİZİ MİNDER DIŞINA ATMASINA MÜSAADE ETMEYİZ
MENFAATLERİMİZ doğrultusunda AB ile dış politika, ulaştırma, enerji, ekonomi, güvenlik, terörle mücadele alanlarında üst düzey diyaloğu sürdürmeli ve zirveleri düzenli hale getirmeliyiz. Türkiye’nin Helsinki’de resmen aday ilan edilişinin 20’nci yılında Helsinki ruhunu tekrar canlandıracak çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Türkiye olarak yol haritamız ve pusulamız bellidir. AB’ye tam üyelik müzakerelerinde ne baskılara boyun eğeceğiz ne de birilerinin bizi minder dışına atmasına müsaade edeceğiz. Ülkemizin bekasına dair meselelerde gerekli hassasiyete göstererek çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hiç kimse Türkiye’yi sonuçta kaybedeceği, zararlı çıkacağı bir denklemi kabul etmeye zorlayamaz. Tavrımız her zaman ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini gözetmek olacaktır. Bizim için hiçbir şey Türkiye’den Türk milletinin istikbalinden vatanımızın bekasından daha mühim, daha önemli değildir.
GÖÇ YÜKÜNÜ TEK BAŞIMIZA SIRTLADIK
DİĞER taraftan AB ile işbirliğimizi özellikle göç alanında etkin olarak sürdürüyoruz. 18 Mart mutabakatını iyi niyetli şekilde uygulamaya devam ediyoruz. Bu tavır Türkiye’nin ahde vefa ile hareket ettiğinin en önemli göstergesidir. AB de bu yönde hareket etmelidir. Avrupa’nın yük paylaşımı noktasında ülkemize verdiği sözleri tam olarak yerine getirmediği bir vakıadır. Suriye kaynaklı düzensiz göç yükünü tek başına sırtlamak zorunda kalıyoruz. Hem doğu hem batı sınırlarımızın güvenliğini etkin şekilde korumaya devam ediyoruz. Bu durum sınır güvenliğini sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın güvenliği olarak ele aldığımızın işaretidir. Bir diğer önemli konu da Gümrük Birliği’nin güncellenmesidir. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sadece Türkiye’nin değil birliğin de yararınadır.