Güncelleme Tarihi:
AB’NİN KARNESİ KIRIKLARLA DOLU
“Türkiye’nin Avrupa Birliği karnesi, tüm taahhütlerin yerine getirildiği, sadece AB tarafından kaynaklanan sıkıntılar ve siyasi engellemeler sebebiyle beklemeye alınan hususlardan oluşuyor. Buna karşılık AB’nin karnesi en başından beri ciddi kırıklarla, tutarsızlıklarla ve yalpalamalarla doludur. Tam üyelik için 35 fasıldan 16’sı açılabilmiş, bir tanesi kapanırken diğerleri beklemeye alınmış ve 14 fasıl halen bloke halde. AB ile imzalanan anlaşma, vize serbestisi ve Geri Kabul Anlaşması’nı içeren sürecin başlangıcı oldu. Anlaşma, haziran sonunda vize serbestisinin sağlanmasını içeriyordu. Taahhütlerimizi yerine getirmemize, Avrupa’ya bir günde 7 bine kadar mülteci geçişini 50’nin altına düşürmemize rağmen maalesef bu anlaşmada AB sözünü tutmamış ve bugünlere gelinmiştir.
İŞİ YOKUŞA SÜRÜYORLAR
Demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının sürekli müdafisi olduğunu iddia eden Avrupa Birliği, darbe girişimiyle beraber yasak savma kabilinden cılız açıklamalar dışında Türkiye’ye ciddi bir destek vermemiştir. Tam tersine bu darbe girişimine karşı aldığımız tedbirleri fırsat bilerek işi iyice yokuşa sürmeye başlamışlardır. Ülkemizin sınırlarının güvenliğini sağlamak, topraklarımız üzerinde yaşayan sığınmacıların huzur içinde yurtlarına dönüşünü temin için yürüttüğümüz operasyonlar da Avrupa Birliği tarafından sürekli eleştiriye tabi tutulmuştur. Biz herkese olduğu gibi AB’ye karşı da hep açık ve dürüst davrandık.
Varna’da da aynısını yaptık. Cumhurbaşkanımız tüm gerçekleri muhataplarımızın yüzüne bir kez daha söyledi, belgeleri, bilgileri kendilerine takdim etti. Buna rağmen zirvede AB’nin ülkemize yönelik yaklaşımının hakkâniyetli bir zemine oturacağına dair bir işaret göremedim. Her ne kadar zirveye katılanlar iyi niyetli de olsa sonuçta meydana gelen uygulamalar bu iyi niyeti doğrulayan nitelikte değil. Türkiye’nin, FETÖ’den PKK/PYD/YPG’ye kadar her tür terör örgütüne karşı verdiği mücadelenin, ilişkilerimizin önünde bir engel gibi gösterilmesi doğrusu bizi çok rahatsız ediyor.
BURAM BURAM FIRSATÇILIK
AB kriterlerine üye ülkelerin çoğundan daha yakın, hatta birçoğundan daha ileri konumda olan Türkiye’nin bu kadar hırpalanmasına daha fazla rıza göstermeyeceğiz. Bizim samimiyetimize, buram buram fırsatçılık kokan çıkışlarla cevap verenleri de sadece kınıyoruz. Koskoca Avrupa’nın geleceğini; BM Genel Sekreteri’nin çözüm önerilerini halkoylamasıyla reddeden Kıbrıs Rum Kesimi’nin kaprislerine teslim edenlerle, bu birliğin gideceği fazla bir mesafe yoktur. Eğer bu iş olacaksa her iki tarafın da çıkarlarına uygun şekilde olmalıdır. Olmayacaksa bunun kararını bizden önce Avrupa vermek durumundadır.”
HİÇ KİMSE GÜVENMEZ
Başbakan Yıldırım, grup konuşmasında Avrupa Komisyonu’nun 17 Nisan’da ‘Türkiye İlerleme Raporu’nu yayınlayacağını belirterek şöyle devam etti: “Raporda Türkiye’nin hayrına fazla bir şey olmayacağını tahmin etmek sır değil. Olağanüstü Hal’den, Afrin harekâtına kadar terör örgütleriyle mücadelede kullanılan bütün yöntemler eleştirilecek. Türkiye, AB’ye olan bütün yükümlülüklerini yerine getirmiştir ve arkasındadır. Tam üyelik perspektifimizi muhafaza ediyoruz. Sorulması gereken soru; AB’nin Türkiye konusundaki kararı nedir? Avrupa genişleme vizyonuyla, kucaklayıcı bir vizyonla yoluna devam mı edecek yoksa kendi içine kapanarak bir yol mu yürüyecek? Başları sıkıştığında ülkemize koşan, tekerleri düze çıkınca yan çizen bir ülkeler topluluğu sadece bize değil, hiç kimseye güven vermez. Biz tek bir masumun burnu kanamasın diye kılı kırk yararak ilerlerken, terör örgütünün evlerden hastanelere, oyuncaklardan kutsal kitaplara kadar her şeyi bombalarla tuzakladığını görmeyenlere artık söyleyecek söz bulamıyoruz. Avrupa’nın güvenliğinin Türkiye’den, Türkiye’nin güvenliğinin Suriye ve Irak’tan geçtiğini Avrupalı dostlara bir türlü anlatamıyoruz.”