Güncelleme Tarihi:
Kasapoğlu, Altın Madencileri Derneği (AMD) tarafından Çanakkale'de düzenlenen basın toplantısında, 50 yıldır madencilik sektörü içinde olduğunu, son 10-15 yıldır karşılıklı konuşma konusunda sıkıntılar yaşandığını belirtti.
Kurtuluş Savaşı sonrasında toplanan İzmir İktisat Kongresi'nde alınan ilk kararın Altın Arama Grubu'nun oluşturulması olduğunu ancak bu grubun zaman içinde törpülendiğini kaydeden Kasapoğlu, Cumhuriyet dönemi içinde madencilikle ilgili diğer konuların titizlikle yerine getirildiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Benim de üyesi olduğum Avrupa Madenciler Birliği'nin yıllık raporlarına baktığımızda AB'nin 2005 yılı metal madencilik yatırımı 7,1 milyar dolardır. Bunun dağılımına baktığımızda ise yüzde 43'ü altın madenciliğine yapılıyor. Ama Avrupa'da altın madenciliği 'yasak' diye konuşuluyor. Bu konuları karşılıklı gerçeğe doğru götürmemiz şart. Yoksa kendi varlıklarımızdan bizi mahrum bırakmak isteyen güçler amaçlarına ulaşmış olacak.”
Kasapoğlu, AB'deki meslektaşlarının (Ne yapın edin maden varlıklarınızı AB'ye tam üye olacağınız ana kadar ortaya çıkarın. Neyiniz var neyiniz yok bu belli olsun ve hatta mümkünse bunların çoğunluğunu üretime başlatın. Yoksa AB'ye üye olduğunuz zaman bunları değerlendirmekte zorluk çekeceksiniz. Biz İspanya ve Yunanistan'a bu uyarıyı yapmadık şimdi pişmanız) dediklerini anlatarak, “(AB'ye girdiğimiz zaman biz nasıl bir mani ile karşılaşacağız) diye soruyorum gülüyorlar; (Avrupa içinde madenlerinin ne kadar olup olmadığını belirlememiş hiçbir ülke yok) diyorlar. Bu yüzden Türkiye'nin, AB'ye girmeden maden varlıklarını çıkartması gerekir.”
“DÜNYANIN EN BÜYÜK ÇEVRECİSİ MADENCİLERDİR”
AMD Genel Koordinatörü Muhterem Köse de Türkiye'deki 21 milyon 200 bin hektarlık alanın yaklaşık yüzde 27'sinin orman alanı olarak kullanıldığını, bu alanların da on binde birinde madencilik yapıldığını bildirerek, Orman Genel Müdürlüğü'nün izniyle orman teşkilatı yetkilileri tarafından gerçekleştirilen orman alanlarındaki ağaç kesiminin yaklaşık binde birinin maden üretimi faaliyeti için kesildiğini ifade etti.
Dünyadaki en büyük çevrecilerin madenciler olduğunu savunarak, şunları söyledi:
“Ormanlardaki ağaçları kesip ısınma ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalınsaydı yeryüzünde tek bir yeşil ağaç kalmazdı. Ormanların kesilmeden ayakta kalmasını madencilik faaliyetlerine borçlu olduğumuzu unutmamalıyız. Ayrıca ülkemiz orman alanları, madencilik faaliyetlerinden dolayı azalmamakta bilakis artmaktadır. Çünkü madencilik faaliyeti için zorunlu olarak kesilen bir ağaç yerine 10 ağaç parası alınmaktadır. Bu nedenle dünyanın en büyük çevrecisi madencilerdir.”
Madenciliğin, madenin yer altından kazılıp çıkarılması faaliyeti olduğunu anımsatan Köse, 35 kilometre kalınlığındaki yer kabuğunun ilk 120 metresinde maden çıkarma çalışmalarının yapıldığını söyledi.
Köse, Türkiye'nin doğal gaz, petrol ve ürünlerine yılda 30 milyar dolar, altın ithalatına 6 milyar dolar, alüminyum, bakır, kurşun, çinko ithalatına 4 milyar dolar, kömür ithalatına 2 milyar dolar olmak üzere sanayinin ihtiyaç duyduğu ham madde ve ara mal ithalatı için her yıl 50 milyar dolardan fazla döviz ödediğini belirtti.
KAZ DAĞLARI'NDA MADEN ARAMA ÇALIŞMALARI
Kaz Dağları'ndaki maden arama çalışmalarıyla ilgili tartışmalara da değinen Köse, Kaz Dağları'nın kaynak değerleri yüksek olan ve korunması gereken bölümünün “Kaz Dağları Milli Parkı” olarak ayrıldığını, altın arama faaliyetleri için verilen sahaların milli park sınırları içerisinde olmadığını söyledi.
Köse, yasal olarak yürütülen bir faaliyetin “Kaz dağları talan ediliyor” şeklinde yansıtıldığını, milli park alanında madencilik yapılmasının kanunen yasak olduğunu ifade ederek, “Türkiye'nin neresinde altın bulunursa bulunsun karşınızda aynı çevreler aynı söylemlerle çıkıyor; (Siyanür kullanılıyor, sular kirlenecek) gibi” dedi.
Sondaj faaliyetinin Türkiye'nin her yerinde yapıldığını anlatan Köse, şöyle konuştu:
“Sondaj faaliyetlerinde (Siyanür kullanılıyor), yalan. Dünyanın hiçbir yerinde sondaj faaliyetlerinde ve altın aramalarında siyanür kullanılmaz. Siyanür, altını üretirken kullanılır. Türkiye'de yılda 2-3 bin metre sondaj yapılıyor. En büyüğü de su sondajlarıdır. O zaman tüm sondaj faaliyetlerini durduralım. O zaman gelişimimizi durdururuz.”
Köse, altın üretimi gerçekleştirilen alanlarda siyanür miktarının, içilen sigaranın dumanındaki siyanür miktarından daha az olduğunu öne sürdü.
Basın toplantısının ardından “Dünyada ve Türkiye'de Altın Madenciliği” konulu sunum yapıldı.