AB'nin Kıbrıs'la ilgisi yok

Güncelleme Tarihi:

ABnin Kıbrısla ilgisi yok
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2000 00:00

Haberin Devamı

Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs meselesinin adadaki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasındaki bir konu olduğunu belirterek, Türkiye’nin Kıbrıs meselesine çözüm bulma arayışları ile Avrupa Birliği adaylığı arasında bir bağlantının varlığını hiçbir zaman kabul etmediğini bildirdi.

"Türkiye-AB Katılım Ortaklığı Belgesi" hakkında bir açıklama yapan Bakanlık, belgede Kıbrıs konusuna ilişkin gözlemlerin, Türkiye’nin bu konudaki temel tutumuyla uyumlu olduğu ölçüde dikkate alınacağını kaydetti.

Açıklamada, "Türkiye, bu bağlamda, kendisini sadece Helsinki Zirvesi sonuçları ve bu sonuçların kabulüne ilişkin Türkiye ile AB arasındaki yazışmalar ve görüşmeler ışığında bağlı saymaya devam edecektir" denildi.

Bakanlık açıklamasında, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde önemli bir aşamaya gelindiği ve Katılım Ortaklığı Belgesi’nin (KOB) AB Komisyonu tarafından bugün açıklandığı hatırlatılarak, Türkiye’nin, belgenin AB Konseyi tarafından benimsenmesinden sonra üyelik müzakeresine dönük süreçte ilerlemeye devam edeceği belirtildi.

Türkiye’ye ilişkin KOB’un diğer adaylarınki gibi, AB tarafından hazırlandığı belirtilen açıklamada, belgenin AB sorumluluğunda olduğu kaydedildi.

KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE ULUSAL PROGRAM

KOB’un tüm aday ülkeler için ayrı ayrı hazırlandığı ve adayların üyelik sürecindeki gelişmeleri için yerine getirmeleri beklenen hususları içerdiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:

"Söz konusu hususlar, AB’nin ilkeleri, hukuku ve (Kopenhag Kriterleri) çerçevesinde tanımlanmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin KOB’u, ülkemizin adaylığını belirleyen 1999 Helsinki Kararları’nın ilgili bölümlerine dayandırılmaktadır."

Ulusal Programın hazırlanması sürecinde AB’nin görüş ve değerlendirmelerinin de üzerinde durulacağı belirtilen açıklamada, Türkiye’nin, Kopenhag kriterlerine uyum çalışmalarının temel çerçevesinin aşağıdaki hususları içerdiği kaydedildi:

"Bu uyum çalışmaları, Anayasamızın kişi hak ve özgürlüklerine ilişkin bölümü zemininde gerçekleştirilecektir. Bu bağlamda, yaklaşımımızın, Anayasal sistemimizdeki (hak ve özgürlüklerin bireyselliği) anlayışıyla, Cumhuriyetin (yurttaşların eşitliği) ilkesiyle ve devletimizin laik ve üniter niteliğiyle tanımlandığı açıktır.

Bu çalışmalar, hükümetimizin 21 Eylül 2000 tarihli (Demokratikleşmede Öncelikler) beyanının ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ışığında geliştirilecektir.

Üyelik müzakerelerinin başlatılması için yerine getirilmesi gereken çalışmalarda, kendi öncelik sıralamamıza en uygun yöntemlerin tarafımızdan esas alınması doğaldır. Burada asıl önemli olan, Türkiye ve AB olarak tarafların aynı hedefi paylaşmaları ve bu hedef doğrultusunda birlikte çalışmalarıdır."

KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ’NİN ANALİZİ

Bakanlık açıklamasında, Türkiye için hazırlanan KOB’un içeriği hakkında da bilgi verildi. Belge, "Amaç ve İlkeler"den oluşan giriş bölümüyle, siyasi-ekonomik ölçütleri ve yapılması gereken işlemleri sıralayan "Kısa" ve "Orta vadeli" öncelikler bölümlerinden oluşuyor. Amaç ve İlkeler Bölümü’nün, Türkiye’nin adaylığını belirleyen 1999 Helsinki Zirve kararlarının ilgili bölümlerini esas aldığı kaydedilen açıklamada, "Bu bağlamda, Helsinki Zirvesi kararlarının, 4 ve 9a paragrafları çerçevesinde siyasi diyalogun unsurları teyid ediliyor" denildi.

Açıklamada, "Kısa ve Orta Vadeli Öncelikler bölümlerinin, Türkiye ile ilgili her yıl hazırlanan ve sonuncusu bugün yayınlanan ilerleme raporlarında mevcut unsurlarınınsa, Helsinki Kararları zemininde geçerlilik taşıdığı açıktır" görüşüne yer verildi.

KOB’UN HAZIRLANMASI SÜRECİNDE TÜRKİYE’NİN HASSASİYETLERİ

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, KOB’da yer alan tüm konuların AB tarafından değerlendirilmesinde Türkiye’nin üzerinde durulması gerekli gördüğü çerçeveyi muhataplarına açıkça bildirilmiş olduğu kaydedildi.

Açıklamada, şöyle denildi:

"KOB’da yer alan tüm hususların AB tarafından aşağıdaki çerçevede değerlendirilmesinin gerektiği KOB danışmaları sırasında da muhataplarımıza açıkça iletilmiştir:

a- Sayın Başbakanımızın 10 Aralık 1999 tarihli basın toplantısı,

b- Finlandiya Başbakanı Lipponen’in, AB Helsinki Zirvesi Dönem Başkanı niteliğiyle Sayın Başbakanımıza yazdığı ve AB müktesebatının ayrılmaz bir bölümünü oluşturan 10 Aralık 1999 tarihli mektup,

c- Sayın Lipponen’in keza Dönem Başkanı sıfatıyla Avrupa Parlamentosu’ndaki 14 Aralık 1999 tarihinde yaptığı konuşma,

d- AB yöneticileri Sayın Solana ve Sayın Verheugen’in Ankara’da Sayın Başbakanımıza 9 Aralık 1999’da sundukları açıklama."

Açıklamada, Başbakan Bülent Ecevit’in 10 Aralık 1999 tarihindeki basın toplantısının yanı sıra Lipponen’e yazdığı cevabi mektubunda da, "Türkiye’nin Helsinki Zirve kararlarını, AB Dönem Başkanı’nın mektubu, açıklaması ve AB yetkililerinin Ankara’daki beyanları ışığında benimsediğini" belirttiği de kaydedildi.


AB'den 'demokrasi' ödevi
Türkiye'nin "yol haritası" Kopenhag'dan geçiyor
İlerleme Raporu: Gelişme var ama yavas
Kopenhag Kriterleri nedir ?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!