Güncelleme Tarihi:
Vurgun yiyen iki dalgıcı tedavi ederken, basınç odasında meydana gelen patlamada yaşamını yitiren Doktor Cengiz Çetin'in ablası intikam yemini etti. Aynur Alpli, ‘‘Patlamanın sorumlularını cezaevinde görmeden ne ben huzur bulacağım, ne de kardeşim’’ diyor.
Cengiz Çetin, kadın doğum uzmanı olmak istiyordu. Nisan ayında girdiği Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda, yedi tercihini kadın doğum dalları üzerine yaptı. Son tercihi farklıydı. İstanbul Tıp Fakültesi Sualtı Sporları Kulübü üyesiydi. Yakınlık duyduğu Deniz ve Sualtı Hekimliğini yazdı. Ve acı sonunu hazırlayacak olan son tercihini kazandı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Deniz ve Sualtı Hekimliği Ana Bilim Dalı Hiperbarik Tedavi Merkezi'nde, uzmanlık eğitimine başladıktan 20 gün sonra korkunç bir kaza meydana geldi. Salyangoza dalarken vurgun yiyen Sezgin Dülger ve Adnan Aşır'ın tedavisi sırasında, basınç odasında büyük bir patlama oldu. Hastaları kontrol için basınç odasına giden Doktor Cengiz Çetin de bu patlamada feci şekilde yaşamını yitirdi. Üniversite yönetimi, basınç tedavisinde risk bulunduğunu, dünyadaki çeşitli merkezlerde de bu tür patlamalar olduğun söyleyerek, olay karşısında kaderci bir tavır takındı. Rektörlüğün yaptığı açıklama, kardeşinin ölümüyle yıkılan Aynur Alpli'yi tatmin etmedi. Akbank'ta yazılım uzmanı olarak çalışan 32 yaşındaki Bilgisayar Mühendisi Aynur Alpli, kardeşini öldüren patlamanın ardındaki gerçekleri bulmak için, İnternet'te uzun ve zorlu bir yolculuğa çıktı. Günler ve geceler boyu, bilgisayarın karşısında oturup, dünyanın dörtbir yanından basınç odalarıyla ilgili bilgi topladı. Bu tür patlamalar konusunda araştırma yapan uzmanlarla bağlantı kurdu. Deliller toplayarak 300 sayfalık bir dosya hazırlayan Aynur Alpli, biricik kardeşinin ölümüne sebep olan yangında ihmali bulunanlara, hastanelerin korkulu rüyası Avukat Cengiz Hortoğlu ile birlikte hukuk savaşı başlatmaya hazırlanıyor. Fatih Cumhuriyet Savcılığı ve Sağlık Bakanlığı'nca soruşturması süren olayla ilgili delillerini savcılığa sunarak dava açacak olan Alpli, ‘‘Sorumlular cezasını çekmedikçe içim rahat etmeyecek’’ diyor. Aynur Alpli'nin kardeşinin ölümüne neden olan basınç odası 1944 yapımıydı. Tam 54 yaşındaydı. Oksijen gibi patlayıcı bir gazın kullanıldığı odada, oksijen ölçer yoktu. Uzmanların görüşüne göre odada oksijen seviyesinin yüzde 23.5'i geçmemesi gerekiyordu.
Böyle bir patlamaya ise yüzde 40 seviyelerindeki oksijenin yol açtığı ileri sürülüyordu. Odada sabit bir oksijen ölçer olsaydı, seviye standardı geçtiğinde sinyal verecek ve yangın başlamadan önlem alınabilecekti. Tüm cihazları manuel kontrol edilen tarihi basınç odasında bulunan yangın söndürme sistemi de otomatik değildi. Yangın sistemi, odanın dışında bulunan bir kol çekilerek devreye sokuluyordu. Bu durumda içerideki-lerin kaderi tamamen dışarıda bulunanların dikkatine kalıyordu.
Asistanlar yalnızdı
Basınç odalarında tedavi süresince, uzman bir doktor ve bir teknisyen bulunmak zorundaydı. Ancak Aynur Alpli'nin iddiasına göre, olay gecesi tedavinin bitmesine yakın, görevli Doç. Dr. Salih Aydın ile Hasan isimli teknisyen, 15 günlük genç doktor Cengiz Çetin ile diğer bir asistanı yanlız bırakarak hastaneden ayrılmışlardı. Aynur Alpli'nin iddiasına göre, bir uzmanın bulunmadığı bölümde, yangının başlamasından sonraki 30 saniye içinde odanın dışındaki oksijen vanaları kapatılmamıştı.
Bu sefer hayat aldı
Yağmurlama sisteminin kolu çok geç çekilmişti. Ve bu yüzden hayat kurtaran basınç odası, hayatının baharında bir doktor ile iki dalgıcın mezarı olmuştu. Olaydan sonra Doç. Dr. Salih Aydın ile görüşen Alpli, ‘‘Vicdanınız rahat mı diye sordum. ‘Vicdanım rahat. Makine eski. Ancak bu benim değil, Türkiye'nin sorunu' cevabını aldım’’ diyor. Aynur Alpli’nin araştırmalarına göre, dünyanın dörtbir yanındaki hastanelerde kullanılan basınç odalarında 1997 yılına kadar 25 kaza olmuş. Bu kazaların ikisinde, oksijen seviyesi yüzde 23'ün altında olduğu için can kaybı meydana gelmemiş. Oksijen seviyesi yüzde 28 ve üstü olan 19 adet yangında 33 kişi ölmüş. Güvenlik önlemleri ve ilk müdahale sayesinde odalarda bulunan birçok kişinin hayatı kurtarılmış. Olayın, kazadan çok ilgisizlik ve dikkatsizlik cinayeti olduğunu belirten Aynur Alpli, ‘‘İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'ndeki basınç odası, dünyadaki standartların hiçbirine uymuyor. Benim yaptığım, bu duyarsızlığa karşı savaş açmak.
Bu makine hayat kurtaracağına can alıyor’’dedi.
Doktor olmayı ilkokulda istedi
Bulgaristan'da, ilkokul birinci sınıfta iken ağır bir trafik kazası geçiren Cengiz Çetin'in hayatını genç bir doktor kurtarmıştı. Cengiz, o zaman kararını verdi. Doktor olacak ve insanların hayatını kurtaracaktı. 1989'da ailesi Türkiye'ye göç ettikten sonra Cengiz Çetin, Sarıyer'deki Vehbi Koç Vakfı Lisesi'ne girdi. 1991 yılında liseyi ikinci olarak bitirdi. Çetin, İstanbul Tıp Fakültesi'ni üçüncü sırada kazandı.
Adalet arıyor
Okmeydanı SSK'da tecavüze uğrayan Nagihan Sönmez ile, yalnış iğne yüzünden kolu kesilen Ayşen Başaran ve Ferhat Koç'un avukatı Cengiz Hortoğlu, şimdi de tıp kurbanı doktor Cengiz Çetin'in hakkını arayacak. Türkiye'de en ucuz şeyin insan hayatı olduğunu söyleyen Avukat Hortoğlu, ‘‘Dava ile ilgili delillerimizi topladık ve sorumlulara ek hizmet kusuru, yani olması gereken şeylerin yapılmamasından dolayı dava açacağız. Suçluların cezalandırılmaları için elimizden geleni yapacağız’’ dedi.
2.5 yıldır dalıyordu
Deniz tutkunu olan Cengiz Çetin, üniversiteye girdikten sonra Çapa Sualtı Sporları Kulübü'ne üye oldu. Yaklaşık iki buçuk yıldır dalgıçlık yapan Çetin, usta bir dalgıç olmuştu. Tatillerde en büyük zevki arkadaşlarıyla birlikte değişik yerlerde dalmaktı. Hatta bir keresinde aynı yerde daldığı bir arkadaşını ölümden kurtarmıştı. Genç doktor, hayat kurtarmak idealiyle başladığı doktorluk macerasını, dalgıçlık merakı yüzünden tercih ettiği Deniz ve Sualtı Hekimliği bölümünde noktaladı. Dr. Çetin, hayat kurtarmak için girdiği odada, sorumsuzluk sonucu öldü.