Güncelleme Tarihi:
İllinois vekili Brad Schneider, Teksas'tan Randy Weber, Florida'dan Lois Frankel ve Kuzey Carolina'dan Mark Meadows'un girişimiyle yazılan mektupta; Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'ne üye, aralarında hem Cumhuriyetçi, hem de Demokrat vekillerin yer aldığı 46 üyesi tarafından imzalandı.
Mektubun tam metni, Weber'in resmi internet sitesinde de yayımlandı.
Mektup şöyle:
"Sayın Cumhurbaşkanı Gül,
Ülkemizin Türkiye ile olan uzun soluklu ilişkilerinin korunmasına bağlı olan ABD Temsilciler Meclisi üyeleri olarak, bu mektubu üst düzey Türk yetkililerin geçtiğimiz günlerde yaptıkları anti-semitik açıklamalardan duyduğumuz derin endişeyi ifade etmek üzere yazıyoruz.
Mart ayında, ABD Temsilciler Meclisi'nden pek çok üye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Siyonizm’i ‘insanlığa karşı suç’ olarak niteleyen açıklamasını geri çekmesini istemek için mektup yazmıştı. Ne yazık ki, buna bir yanıt alamadık. Aksine, anti-semitik açıklamaların artmasına şahit olduk. Çok yakın bir geçmişte, Başbakan Erdoğan Gezi Parkı'nda başlayan protesto gösterileri konusunda aralarında ‘faiz lobisinin’ de bulunduğu- ki bu ifade Yahudileri ima eden bir ifadedir- dış güçleri suçladı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da endişelerimizi daha da arttıracak şekilde, Türkiye'deki gösterilerin 'Yahudi diasporası' tarafından desteklendiğini söyledi.
Geçen ay ABD Başkanı Obama, Türkiye'yi ‘hem bölgesinde, hem de tüm dünyada güçlü ir ortak ve müttefik’ olarak nitelendirdi.
Ülkelerimiz, daha geniş bir bölgesel ve küresel istikrarın kurulabilmesi için uzun zamandır birlikte çalışıyorlar ve biz önemli gördüğümüz ittifakımızın güçlenmeye devam etmesini umuyoruz.
Suriye'de devam eden krizden kaçan yüz binlerce sığınmacıya topraklarını açan ve ABD'nin Afganistan'da yürüttüğü kampanya ile küresel terörizmle mücadelede kilit ortak olan Türkiye, NATO içinde de stratejik bir değerdir.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Bu dostluk ve işbirliği çerçevesinde sizin, hükümeti üyelerinin anti-semitik retoriğini kamuoyu önünde kınamanızı rica ediyoruz. Bir demokraside bunun yeri yoktur. Ayrıca bu tip açıklamalar, iki büyük ülke arasındaki ilişkilere gereksiz gerginlik yüklemektedir. Türkiye'nin hoşgörü konusunda, aralarında engizisyon ve Yahudi Soykırımı (Holocaust) dönemlerinde Yahudi toplumuna kapılarını açmanın da dahil olduğu uzun ve onurlu bir hoşgörü tarihi bulunmaktadır. Türkiye ve Yahudi dünyası arasındaki tarihe dayanan ilişkiler ve Türkiye'deki zengin Yahudi kültürel mirası, bu tip açıklamaları yersiz kılmaktadır.
Bölgeyi kapsayan geçiş süreci ve istikrarsızlığın hakim olduğu bu dönemde, kendi ülkenizin iç işlerini elinizde tutan sizin, hoşgörüye, bireysel özgürlüklere ve ifade özgürlüğüne en üst düzeyde saygınızı göstermeniz kritik önem taşımaktadır.”