Güncelleme Tarihi:
TÖRENDEN FOTOĞRAFLAR
Milliyet Gazetesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Galatasaray Eğitim Vakfı, Karacan Ailesi'nin çelenk gönderdiği törene Abdi İpekçi’nin eşi Sibel İpekçi, kızı Nükhet İpekçi İzet, İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu, Kanal D Haber ve Haber Programları Grup Başkanı Mehmet Ali Birand, gazeteci ve yazarlar Melih Aşık, Ferai Tınç, Sedat Ergin, Derya Sazak, Kadri Gürsel, Mete Akyol, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ve İpekçi’nin sevenleri katıldı.
MEDYAPIM GÖSTERİSİNE BENZERDİ
Abdi İpekçi'nin ölüm yıldönümü için Zincirlikuyu Mezarlığı'na gelen eşi Sibel İpekçi, tören başlamadan önce gözyaşlarına boğuldu. Kızından destek alan Sibel İpekçi, Mete Akyol’un "Sibel Hanım her zaman en güçlü sizdiniz" sözüne, “evet” dercesine kafasını salladı.
Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet "Bizim mahkumiyetimiz sona ermedi. Özgürleşemedik. Buradayız. Buradayım. Ben buraya suskunluk bozmak, feryat etmek, çığlık atmak için gelmedim. Eğer öyle olsa bir Hollywood filmine bir Medyapım gösterisine benzerdi" dedi. Nükhet İpekçi, yer değiştirmeyi teklif edebileceğini söyleyerek Ağca’ya hitaben 'Ya burada benim canını aldığım sizin babanız veya anneniz olsaydı o zaman siz bana ne demek isterdiniz?' diye sorabilirim. Ama şimdi bunu da sormak istemiyorum. Artık öyle bir yerdeyiz ki ancak 31 yıl öncesine gidersek hep birlikte özgürleşeceğiz" dedi. Nükhet İpekçi, "Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, Sayın Genelkurmay Başkanı ve birlik ve güvenliğimizden sorumlu bütün kurumların yöneticileri acaba bu soruların cevabını hep birlikte sakince arasak bulabilir miyiz?" diye sordu.
DERYA SAZAK’TAN AĞCA SORUSUNA TEPKİ
Abdi İpekçi’nin anma törenine katılan Milliyet Gazetesi Köşeyazarı Derya Sazak "Bu suikast dosyalarının son gelişmeler ışığında yeniden açılması gerekiyor" dedi. "Önümüzde 30 yıllık bir süre var" diyen Derya Sazak, "Bu 30 yıllık süreci siyasi cinayetler, gazeteci cinayetleri, aydın cinayetleri bağlamında yeniden tartışmak gerekiyor. Onun için biz gazetecilere hepimize düşen görev de bu suikastların arkasını bırakmamak, gerçek failler ve arka plandaki siyasi örgütlenmeyi açığa çıkarmak gerekiyor. Derin devlet bunun hesabını vermedi. Ağca’yı kaçıranlar Susurluk’ta karşımıza çıktılar. Bu 12 Eylül sonrası bir yapılanmayı da içine alan bir süreçti. Onun için 12 Eylül öncesi ve sonrasındaki bu dosyaları yeniden açmalıyız. Dün Başbakan, Abdi İpekçi ile ilgili birşeyler söylüyordu ama onlar parlamentoda. Siyasi sorumlulukları var. Aynı şekilde CHP’ye de düşüyor bu sorumluluk. Onun için siyasi sorumlular bu davaları bu dosyaları açmaktan kaçınmamalılar" dedi.
Bir gazetecinin "Ağca kamuoyuna açık mektup yayınladı ve masum olduğunu söyledi?" sözleri üzerine Derya Sazak şunları söyledi:
"Bu bir rezalet. Siz bunları soru olarak bile yöneltmeyin. Ne masumiyeti? Katil. Vurmuş Abdi İpekçi’yi onunla ilgili cezaevinde olduğu sırada kaçırılmış. Bir katilin hangi masumiyetinden söz ediyoruz. Sizin de Abdi Bey’in meslektaşları olarak bu soruyu yöneltmemeniz gerekir. Masumiyet lafı ne Ağca’nın ağzına yakışır ne de herhangi bir gazetecinin. O katil yakalandı yargılandı ama arkasındaki tetikçileri yönlendiren güçler yok. Biz o güçlerin peşindeyiz. Yoksa sıradan bir tetikçi. Bu Ağca takipçiliğini bırakalım. Asıl bu suikastın arkasındaki siyasi olayları takip edelim biz " dedi. Sazak aynı gazeteciye daha sonra " Katile nasıl masum dersin sen ? Ağca’nın masumiyet lafını bana soramazsın. Tamam mı ? Ağca’nın sözlerini bana aktararak, masummuş gibi soru soramazsınız. Benim itirazım ve tepkim bunaydı."
BU PARANTEZİN KAPANMASI GEREKİYOR
Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin de "Bu parantez hala açık. Türkiye bu açık parantezle yaşayamaz. Bu parantezin kapanması gerekiyor. Bu parantez kapanmadığı sürece de Türk halkının vicdanında açık bir yara olarak kalmaya devam edecek. Hiç olmazsa bundan sonraki yıldönümlerinde Abdi Beyin kabri başına geldiğinde bizim de basın olarak bu soruları sormaya devam etmemiz gerekiyor" dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç "Son dönemdeki gelişmeler nedeniyle bugün de 1 Şubat 1979 gününde olduğu gibi üzgünüz ve kızgınız" diye konuştu. Orhan Erinç "Zaman zaman devleti yönetenlerden Abdi Bey’in katillerinin bulunması için soruşturma yapılabileceği yönünde açıklamalar geliyor. Bu çok geç bir yaklaşım olmuştur. Çünkü geçen yıl Abdi Bey’in dosyası zamanaşımı dolayısıyla kapatılmıştır" dedi. Orhan Erinç, basında şiddetin ve adam öldürmenin kutsallaştırıldığını ve bazı işadamlarının çıkar sağlamak için yapılan girişimleri kınadığını belirtti.
Kanal D Haber ve Haber Programları Grup Başkanı Mehmet Ali Birand da "Beni ilgilendiren Mehmet Ali Ağca’nın ne yaptığından çok Abdi İpekçi’nin defterinin açılıp doğru dürüst kimin ne yaptığı? Çünkü tetiği çeken Mehmet Ali Ağca. Ben de onun olduğuna eminim. Ama o tetiği çektirenler kim? Asıl bulunamayan o. Bu hem adaletim hem de polisin bir yüzkarasıdır. Bu temizlenmediği sürece de bizim polisimiz şöyledir böyledir kimse demesin daha iyi" diye konuştu.
O TUĞLALARLA OYNANSIN
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin şunları söyledi:
"Mehmet Ali Ağca’nın kardeşinin söylediği şeyler vardı. Onların araştırılması lazım. Başbakan'ın etrafına bakın demişlerdi. Ne demek istemişti? Başbakan'ın etrafında kimler var? Bunların hepsinin araştırılması gerekiyor. Karanlık olayları yani faili meçhul cinayetleri aydınlatacağım, diyen Başbakan’a da seslenmek gerekiyor. Faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş olanların tamamı solculardır. Aynı kesim şimdi darbecilikle suçlanıyor. Sayın Başbakan'ın kadrosundaki bakanlardan 8 tanesi 20 yıla yakın süredir bu ülkeyi yönetiyor. 20 yıldır bu ülkede faili meçhul cinayetler oluyor. Sonra döneceksiniz İsmet Paşa’yı sorumlu tutacaksınız. Türkiye’de bazı karanlık odaklar aydınlatılmak isteniyorsa, Sayın Abdi İpekçi ve ona benzer aydınların Uğur Mumcu’ların faili meçhullerin çözülmesi gerekiyor. Bu imkan da sayın Başbakan'ın iktidarında var. Buradan başlarsa biz de memnun oluruz. Güldal Mumcu, Mehmet Ağar’a 'Bir tuğla var. Bu tuğlayı çekerseniz bu cinayetler aydınlanacak' dedi. Bu tuğlanın ben nerede olduğunu bilsem... Bu ülkeyi yönetenler çok iyi biliyordur. O tuğlalarla oynansın. Bir daha bu ülkede de faili meçhul cinayetler olmasın istiyoruz."
Abdi İpekçi’nin ruhuna dua okundu. Sedat Ergin, kızıyla konuşarak Abdi İpekçi’nin mektuplarının kitaplaştırılması önerisinde bulundu. Sedat Ergin, "Önümüzdeki yıldönümünde sadece burada olmasın. Güzel bir kitapla analım. Ben el atıyorum" dedi. Daha sonra birlikte çalıştığı gazeteciler Abdi İpekçi'nin mezarı başında fotoğraf çektirdi.
CHP GENEL BAŞKANI BAYKAL
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi'nin “özgürlük anlayışının hem bugünün medyasına hem bugüne hem de iktidara ışık tutacak bir özgürlük anlayışı” olduğunu bildirdi.
Baykal, yayımladığı mesajda, İpekçi'yi ölümünün 31. yılında ailesi, medya dünyası ile Milliyet gazetesinin her yıl daha büyük bir özlemle andığını belirtti.
İpekçi'nin Türkiye'nin ve iletişim özgürlüğünün büyük kaybı olduğunu vurgulayan Baykal, mesajında şunları kaydetti:
“Çünkü, 31 yıl önce öldürülen Abdi İpekçi'nin özgürlük anlayışı hem günümüz medyasına hem günümüze hem de iktidara ışık tutacak özgürlük anlayışıdır.
İpekçi özgürlüğü 'insanın en doğal ve en kutsal bir hakkı' olarak görüyor ve diyor ki 'Özgürlük aynı zamanda gerçeklerin araştırılıp bulunmasında bir amaçtır'. Ne yazık ki 'Özgürlük, gerçeklerin araştırılıp bulunmasında vazgeçilmez bir amaçtır' diyen Abdi İpekçi anılırken Türkiye'yi, 'Demokrasi bizim için hiçbir zaman amaç olamaz' diyen ve demokrasiyi amacına ulaşmak için araç diye değerlendiren bir iktidar yönetiyor.
İktidar yandaşı medya ise özgürlükleri, başta yolsuzluklar olmak üzere, haksızlıkları, hukuksuzlukları ortaya çıkarmak için kullanmak yerine, iktidarın 'hınk' deyicisi konumunda AKP karşıtlarının özgürlüğünün sınırlarını belirlemekte, muhaliflerin özgürlüklerinin ellerinden alınmasının propagandasında hatırlamaktadırlar. Bu gerçek bile Abdi İpekçi'nin kaybının ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle Abdi İpekçi'yi anıyor, acılarını, üzüntülerini içtenlikle paylaştığım İpekçi ailesine, medya dünyamıza ve Milliyet gazetesine saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.”