Güncelleme Tarihi:
Abdi İpekçi için Zincirlikuyu’daki mezarı başında dün 11.00’de anma töreni düzenlendi. Törene, Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi İzet, eski çalışma arkadaşları, Milliyet gazetesi çalışanları ve sevenleri katıldı. Törende konuşan Nükhet İpekçi İzet, özetle şunları söyledi:
ÇARESİZLİĞİ HİSSEDİYORUM
“Hâlâ 1979 yılındayım. O zamanki İçişleri Bakanı’nın kendi makam odasının ardında, gizli bir oda daha olduğunu dehşet içinde fark ettiği ve bir komploya uğratıldığı dönemdeyim. O andaki hakikatin, yani aslında hepimizi ilgilendiren bu dehşetli hakikat, incelenip irdelenmemiş, isimlendirilmemiş ve tarihteki yerine resmen kaydedilmemiş haliyle olduğu gibi duruyor. Bütün bu birikimle, burada o sorumluluğu ve çaresizliği hissediyorum. Başı dik ve keskin bir kararlılıkla değil, yerine getirilmemiş bir borcun ağırlığıyla çöken omuzlarımla buradayım. ‘Bir varmış, bir yokmuş'tan öteye gidemiyoruz. Bütün bunlar bir borç duygusu yaratıyor. Cinayet dosyalarının yeniden açılması, bir arkeolog titizliğiyle çalışılması, tuzaklar kuran, engel olan, taş koyan, duvar ören, üstüne toprak örten, şaşırtmaca ve kandırmacalar yayanların ortaya çıkarılması, ne kadar iyi olurdu. Abdi İpekçi henüz 30 yaşına varmadan yazdığı bir yazıda bu borçluluk duygusunu şöyle dile getirmiş: ‘Vatana borç, yedek subaylık vazifesi ile ne başlar ne de biter. Borcumuz hayatımızla kaimdir. Doğduğumuz gün başlar, öleceğimiz güne kadar devam eder.’ Gazetecilik vazifesi boyunca hep bu anlayış ve vicdanla yaşarken onun öleceği günü planlayıp canımı almasalar ne iyi olurdu."