Güncelleme Tarihi:
CNN TÜRK'ten Büşra Arslantaş'ın sorularını yanıtlayan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland, Türkiye'ye F-16 satışından, CAATSA yaptırımlarına, Suriye'den çekilme iddialarından, ticari ilişkilere bir dizi sıcak başlıkta önemli mesajlar verdi.
"İTTİFAKIMIZ GÜÇLENİYOR"
İşte Nuland'ın açıklamalarından satır başları:
"Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasının hemen ardından burada bulunmamın bir tesadüf olmadığı konusunda haklısın. Bildiğin üzere Finlandiya’nın da katılımıyla NATO’ya iki yeni ülke ekleniyor. Bu da ittifakımızı güçlendiriyor. Türkiye’nin İsveç’e ‘evet’ diyerek bize katılmasını da büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Bildiğin üzere bunun yaşanmasını beklerken bir süre duraklama demeyeyim ama ilişkilerimizde en baskın konu bu oldu. Bu nedenle Dışişleri Bakanı Blinken’ın benden yapmamı istediği şeylerden biri de ilişkimizin geri kalan kısmını yeniden canlandırmak ve temmuz ayında Washington’da yapılacak NATO zirvesine hazırlanmak da dahil olmak üzere 2024 yılında yapmamız gereken şeyler hakkında konuşmaya geri dönmekti. Dolayısıyla bu çok önemli ilişkide hep birlikte işimize tam olarak geri dönerken ekonomi, güvenlik ve insan ilişkileri açısından her şeyi planlamak için çok iyimser bir ziyaret oldu.
"ZATEN BÜYÜK BİR F-16 FİLONUZ VAR"
Siz kendi parlamentonuzda çalışırken, biz de kongremizde Türkiye’nin F-16 filosunu geliştirmesinin Amerikan güvenliği için çok önemli olduğunu, bu seviyede tamamen aktif ve katılımcı olmasının müttefikler arasında yük paylaşımı için önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Zaten büyük bir F-16 filonuz var. Ancak bunu geliştirmek bizim için önemli olacak. 15 günlük süre cuma gecesi başladı. Aslında cumhurbaşkanınız imzayı attığı an oldukça heyecanlıydı. Kurye uçağa bindi, Dışişleri Bakanlığına teslim etti ve biz de bildirimimizi kongreye ilettik. Cuma gününden itibaren 15 gün sonra bu bildirim süresi sona erecek ve ardından uygulamaya geçeceğiz.
Öncelikle bu anlaşmanın birkaç parçası var. Bunlar mevcut jetlerin modernizasyonu ve yeni jetlerin satışı. İki parça da önemli. Anladığım kadarıyla modernizasyon derhal başlıyor. Açıkçası yeni jetlerin ne zamana hazır olacağını ezbere bilmiyorum, ancak Türkiye’nin bu jetlere kavuşmasının ABD için bir öncelik olduğu aşikar.
"CAATSA YAPTIRIMLARINI TETİKLEYEN BUYDU"
Sadece bir hatırlatma yapmak için söylüyorum. CAATSA yaptırımları, hükümetinizin Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava savunma sistemleri satın alma kararıyla ilgiliydi. CAATSA yaptırımlarını tetikleyen buydu.
"ABD, TÜRKİYE’Yİ F-35 AİLESİNE GERİ ALMAKTAN MEMNUNİYET DUYACAKTIR"
Patriot satışını müzakere etme sürecindeydik ve bu müzakereler devam ederken Türkiye başka bir yöne gitti. Bu yüzden bugün bazı görüşmeler yaptık. Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz. ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır. Ama önce bu diğer meseleyi çözmeliyiz ve bunu çözerken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunmasına sahip olmasını sağlamalıyız.
Yine söylüyorum, uzun yıllardır hem S-400 alımından önce hem de o zamandan beri hava savunmasını güçlendirmeyle ilgili görüşmeyi teklif ediyoruz. Bildiğiniz üzere bu karmaşık bir konu. Bugünlerde herkesin hava savunmasına ihtiyacı var. Bunu dünyanın her yerinde görüyoruz. Ama yine de bu konuyu aşabilirsek, CAATSA meselesi ortadan kalkacak ve F-35 konuşmalarına geri dönebileceğiz.
"TÜRKİYE ARTIK 155MM’LİK MÜHİMMAT ÜRETİYOR, BUNA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR"
İlişkimizin tüm yönleri hakkında çok iyi görüşmeler gerçekleştirdik. Dediğim gibi 2024 için iddialı bir dizi hedef ortaya koymak amacımızdı. Enerji ve çevre konulu yaklaşmakta olan bir diyaloğumuz var. Yeni temiz enerji teknolojileri üzerinde birlikte çalışmak istiyoruz. Bu konuda da ortadaki potansiyel hakkında iyi bir görüşme gerçekleştirdik. TIFA şemsiyesi altında ticaret görüşmelerimiz de olacak. Bunun da önümüzdeki aylarda gerçekleştirmeyi umuyoruz.
ABD’li işletmelerle görüşme fırsatım oldu, üzerinde çalıştığımız bazı büyük anlaşmalar var. Umarım bunlar meyvelerini verir. Savunma sanayiinde de yeniden çalışmaya başladık. Türkiye artık 155mm’lik mühimmat üretiyor. Buna çok ihtiyacımız var. Ukrayna’nın çok ihtiyacı var. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Aynı zamanda birlikte çalışabileceğimiz diğer türden savunma ticareti girişimleri üzerinde de çalışıyoruz. Tabii ki tarım, tekstil ve benzeri alanlarda halihazırda çok şey yapıyoruz. Bunlar çok çok önemli. Son yıllarda terörle mücadele konusundaki görüşmelerimiz olması gerektiği seviyede değil. Bu nedenle sağlam bir terörle mücadele diyaloğuna geri dönmek istiyoruz. Ve tabii ki Ortadoğu’daki tüm zorluklarla ilgilenmek ve tartışmak konusunda ortağız. Bu nedenle bu sefer daha çok bunlar iki tarafın da aklındaydı.
"ABD, SURİYE'DEN ÇEKİLMİYOR"
Öncelikle şunu netleştireyim. ABD Suriye’den çekilmiyor. Dün İstanbul’daki kilisede yaşanan trajik olayların da gösterdiği gibi, ki orada hayatını kaybedenler için de başsağlığı diliyoruz. DEAŞ hala pek çok yerde aktif ve biz onlarca yıldır terörle mücadelede ortağız. Özellikle de DEAŞ nerede olursa olsun, onunla mücadelede güçlü ortaklar olduk. Bunun Türkiye ile devam etmesi gerekiyor, Irak'ta da olsa Suriye'de de olsa... Bu mücadelenin nasıl yürütüleceği konusunda her zaman aynı fikirde olmasak da iş birliğimizi güçlendirmek her zamankinden daha önemli. Bu dün İstanbul'da da görüldü, Ürdün’deki kendi kuvvetlerimiz karşısında da trajik bir şekilde görüldü. Bu nedenle birbirimize ihtiyacımız var. Konuştuğumuz konulardan biri de terörle mücadelede iş birliğini yeniden güçlendirmek ve Suriye’de nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda diyalog kurmaktı çünkü iki tarafın da orada özellikle terörle mücadele konusunda önemli çıkarları var.
"ÖNEMLİ OLAN ŞEY, HAMAS VE İSRAİL ARASINDA BİR REHİNE ANLAŞMASI İMZALANMASI"
Bunların nasıl başladığını hatırlamamız önemli. Bu Hamas’ın İsrail topraklarında İsrail’e yaptığı vahşi bir saldırıyla başladı. İsrail de tabii ki karşılık verdi. Şimdi masum sivilleri büyük bir tehlike altına sokan bir durum var. İnsani yardımın Gazze’ye girebilmesini sağlamak için İsraillilerle yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Böylece insanlar olabildiğince korunabilsin. Ancak şu anda en önemli olan şey Hamas ve İsrail arasında bir rehine anlaşması imzalanması için son günlerde yürüttüğümüz çalışmalara devam edebilmek. Bu sayede çatışmalarda önemli bir duraklama yaşanabilir. Bu da daha fazla insani yardım sağlanmasına olanak sağlayıp ileriye dönük bir yol hakkında diyaloğa olanak sağlayabilir. Bu çok çok önemli ve şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz."