Güncelleme Tarihi:
Komisyon heyetinin 21–26 Şubat 2011 tarihleri arasında Türkiye’ye yaptıkları ziyaret ışığında kaleme aldıkları raporda, Türkiye’nin dini özgürlüklere, “sistemli ve fevkalade kötü sınırlamalar” uyguladığı belirtildi.
Heyet, Türkiye’de AB Bakanı Egemen Bağış, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez gibi resmi görevlilerin yanı sıra, Rum Ortodoks Patriği, İstanbul Başhahamı, Süryani ve Ermeni Ortodoks Kiliseleri Patrikleri ile Alevi, Protestan, Mormon ve Yahova Şahitleri temsilcileriyle bir araya geldi.
ABD’liler ayrıca Türk gazetecilerle, akademisyenlerle ve sivil toplum temsilcileriyle de görüştü. Sonuçta kaleme alınan 380 sayfalık raporda, Türkiye’ye hem Müslümanların hem de Müslüman olmayanların din özgürlüklerinin ihlaliyle ilgili sert eleştiriler yer aldı.
Raporda demokratik bir hükümete sahip olan Türkiye’de sivil toplum ve medyanın da güçlü olduğu belirtilirken, inanç ve ibadet özgürlüğü ile dini fikirlerin kişisel kanallarla yayılabilmesi ilkesinin anayasa tarafından korunduğu bildirildi.
Ancak buna karşın, raporun “Bulgular” bölümünde, “Türk hükümeti din ve inanç özgürlüğüne ciddi sınırlamalar uygulamaya ve böylece Türkiye’deki dini azınlık gruplarının hayatiyetini tehdit etmeye devam etmektedir” deniliyor.
Ergenekon soruşturmasına da değinilen raporda, devlet ve ordu yetkililerinin, dini azınlık liderlerine suikastlar düzenleme ve camileri bombalama gibi planlar yaptıkları yönündeki iddiaların da kaygı verici olduğu ifade edildi.
Türk toplumu ve medyasında artan Yahudi karşıtlığının da endişe verici olduğu ifade edilen raporda, “Bütün bu kaygı verici durumlar dikkate alınarak, USCIRF, Türkiye’yi 2011 Yılı İzleme Listesi’ne almıştır” denildi.
Türkiye, USCIRF’in İzleme Listesi’ne ilk olarak 2009 yılında dahil edilmişti. O dönemden bu yana kaygı verici koşulların arttığı ifade edilen raporda daha yakın bir izleme ihtiyacı olduğu vurgulandı.
“Öncelikli tavsiyeler” kısmında ise Türkiye’nin ABD’nin önemli bir stratejik ortağı olduğuna vurgu yapılarak, “ABD, Türk hükümetini dini cemaatlerin tanınmasının inkarına bir son verme ve dini azınlıkların din adamlarını Türkiye’de eğitmelerine izin verme konusunda yüreklendirmelidir. ABD, Türk hükümetini ayrıca kadınları dini ya da dini olmayan görüşlerini giyimleri yoluyla ifade etmeye izin vermeye de yüreklendirmelidir” denildi.
Raporda sorun alanları da “Türk siyasetinde laiklik”, “İslami ibadetlerde sınırlamalar”, “Müslümanlar için dini giyim kuşam”, “Müslüman olmayanlar için dini giyim kuşam”, “ibadet yerleri dahil dini mülkler”, “kilise ve mezarlıklara erişimin reddi”, “devlet okullarında dini eğitim” gibi başlıklar altında toplandı.
Kuzey Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar arasında yaşanan ibadet yerleri ve mezarlıklarla ilgili sorunlara da raporun Türkiye başlığı altında değinildi.
Associated Press’e konuşan Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ise rapora tepki göstererek, USCIRF’in sonuçlarının dayanağı olmadığını söyledi.
Tan, “Tarafsız bir göz, Türkiye’nin, USCIRF’in yıllık raporunda olması gereken yerde olmadığını görecektir” dedi.
Türk hükümetinin geçtiğimiz yıl gayrimüslim azınlıkların el konulan mülklerinin iadesine başladığını hatırlatan Tan, “Türkiye’nin ‘özellikle kaygı verici ülkeler’den biri olarak nitelendirilmesi elbette ki beklenmedik olduğu kadar adil olmayan bir durumdur” diye konuştu.
1998’de kurulan USCIRF’in hazırladığı yıllık raporlar, ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve yasa yapıcılara sunuluyor. 2011 yılı raporunda Türkiye’nin yanı sıra Tacikistan, Myanmar, Kuzey Kore, Mısır, Eritre, İran, Irak, Nijerya, Pakistan, Çin, Suudi Arabistan, Sudan, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietnam da İzleme Listesi’nde yer alıyor.
Komisyon, ABD hükümetine adı geçen ülkelerde dini özgürlüklerin iyileştirilmesini teşvik etmek için harekete geçme tavsiyesi verse de, ABD Dışişleri Bakanlığı bu listeye ciddi bir eleme uyguluyor.
Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye yaptırım uygulanması beklenmiyor.