"ABD’den talebimiz ağır silahların geri alınması"

Çelik dün düzenlediği basın toplantısında özetle şunları söyledi: “(Trump’ın mektubu) Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na karşı yabancı bir devlet başkanının diplomatik sınırları aşan bir mektubu CHP Genel Başkanı kendi grubundan okuyor. Daha önce bu genel başkan FETÖ’nün tapelerini okumuştu. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı devletimizin ve milletimizin birliğini temsil eder. Dünyanın neresinden gelirse gelsin saygı sınırlarını aşan her mesaj yok hükmündedir. Bu mektubu unutmadık. ‘Gereken zamanda gereken şekilde karşılığı verilecektir’ demiştir Cumhurbaşkanımız. Buradaki hastalıklı psikoloji, dinleyenlerin bir kısmının bu konuşmayı alkışlamasıdır. Eğer onur ve itibara sahip çıkma konusunda gerçekten samimilerse Kılıçdaroğlu’nun iç siyasetteki siyasi müttefikinin Türkiye Cumhuriyeti’ne, TSK’ya dönük iftiralarına ne diyeceğini duymak isteriz.

MEKTUBUN BİLGİSİ VERİLDİ

(Mektubu Cumhurbaşkanı okudu mu?) Bu mektupların gelişinin birkaç yolu var, o yollardan biri ile geldi. Cumhurbaşkanımıza bu mektupla ilgili bilgi verilmiştir. İçerdiği mesaj herhangi bir şekilde kabul edilmeyecek bir meseledir.

AĞIR SİLAHLARIN GERİ ALINMASI GEREK

Ağır silahların ABD tarafından geri alınması gerekiyor, bununla ilgili çalışma yapılması gerekiyor. Ağır silahları götürmedikleri durumda arkalarında bırakırlar. Arkalarında bıraktıkları bu ağır silahlara herhangi bir şekilde teröristlerin bir erişimi olmaması TSK tarafından temin edilecektir. O bağ koparılmıştır. Bu mutabakat, bu cephaneliklerin de yok edilmesini bu tahkimatların da yok edilmesini gerektiriyor.

KOBANİ GÖRÜŞMESİ KÖTÜ BİR ÖRNEK

(Rusya’nın SGD’li Mazlum Kobani ile telekonferans yapması) Bu kişinin böyle meşrulaştırılması demokratik değerler açısından kırılma noktasıdır. Söz konusu kişinin örgütte kullandığı kod isim ileri demokrasinin liderleri tarafından kullanılarak bu şahsa hitap edilmektedir. Geçmişte Afganistan’da yapılan hataların aynen tekrarlandığını gösteriyor. Çok kötü bir örnek teşkil edecek. Biz kafamıza göre kimin terör örgütü mensubu olduğuna kendimiz karar veririz diyor. Bu tutumların yanlış olduğunu değerlendiriyoruz. Bu kişinin görmesi gereken hareketler bir teröristin görmesi gereken muameledir. Bunlar terörle mücadeleyi aksatacak yaklaşımlardır.

MEŞRU ORGANİZASYON

Suriye Milli Ordusu, DEAŞ’la mücadele ederken herkes onu olumlu sıfatlarla anıyordu ama PYD/YPG ile mücadele ederken SMO’yu cihatçı gruplar olarak etiketlemeye çalışıyor. Suriye halkının önemli bir kesimini temsil etmektedir, meşru bir organizasyondur... Dönüşlerle ilgili kaygı haklı bir kaygı. Bunu rejimle değil Rusya ile konuşuyoruz. Dönüş zorlayıcı olmayacak. Belli garantiler çerçevesinde bu gönüllü olacaktır. Garip olan AB’den yaklaşımlar geliyor. Sınırlarını kapatanlar dönüşler gönüllü olmalı diye akıl vermeye kalkıyor. Çalışmalar Rusya ile yürüyor.”