ABD'de 'Türkiye neden yükseldi?' tartışması

Güncelleme Tarihi:

ABDde Türkiye neden yükseldi tartışması
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2013 10:13

Washington’da Türkiye’nin yükselişini ele alan geniş katılımlı bir panel düzenlendi. Amerika’nın Frank Ricciardone’den önceki, birbirlerine zıt fikirleriyle bilinen iki Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ve Jim Jeffrey, yükselişin sadece AK Parti’den kaynaklanmadığını, Turgut Özal döneminden beri 25-30 yıldır süren bir süreç olduğu konusunda anlaştı.

Haberin Devamı

ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü’nde yapılan bir panelde, Amerika’nın bundan önceki iki Ankara Büyükelçisi Ross Wilson (2005-2008) ve Jim Jeffrey (2008-2010), Türkiye’nin bölgesinde yükselen bir güç olmasının yaklaşık 30 yıldır devam eden bir süreç olduğunu savundular. AK Parti’nin politikalarına yönelik genelde sıcak yaklaşımı ile bilinen Wilson ve AK Parti’ye daha mesafeli duran Jeffrey’nin mutabık kaldıkları analizde, Türkiye’nin kuşaklara dayalı yükselişinin Turgut Özal’a kadar dayandığı belirtildi.

Halen Washington’un en önemli düşünce kuruluşlarından, NATO’ya projeler üreten Atlantik Konseyi’nde çalışan ve ABD Savunma Bakanlığı’na atanacak Chuck Hagel’ın da en yakınındaki isimlerden biri olan Wilson, panelde şöyle konuştu: “Bu (yükseliş) sadece AKP’den değil. 25-30 yıldır devam eden bir süreç. İzlenen politikanın kökenleri de 20-30 yıl öncesine uzanıyor. Kuşaklara yayılan bir değişim. Her şey AkP’den olmadığı gibi sosyal, ekonomik ve politik alanda yaşanan değişimler de AKP’den sonra devam edecek. Tabi bu ne zaman olursa…”

/images/100/0x0/55ea1913f018fbb8f86b1d7f

Haberin Devamı

TURGUT ÖZAL’A DAYANIYOR Ankara’dan sonra iki yıl Bağdat Büyükelçiliği görevini üstlenen ve şimdi Washington Enstitüsü’nde gören alan Jeffrey ise konuşmasına “Ross’a katılıyorum” diye başlayarak şöyle konuştu: “Bugün AKP döneminde gördüğümüz birçok şeyin izi Turgut Özal’a dayanıyor. Yaklaşık 10 yıl hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı olarak Türk politikasını yöneten ve aynı zamanda, İslami köken, çok güçlü bir ekonomik açılım ve kalkınma, Batı’yla yakın bağ oluşturma kombinasyonunun sahibi…  Şimdi Başbakan Erdoğan. Ve bir devamlılık var.”

HERKESLE KONUŞULMALI Panelin diğer konuşmacısı Washington Enstitüsü’nün Türkiye direktörü Soner Çağaptay ise Türkiye’nin bölgede sözü geçen bir ülke olma hedefine dair yapması gerekenlere değindi. “Eğer Türkiye bölgesel güç olmak istiyorsa, herkesle konuşabilmeli” diyen Çağaptay şöyle devam etti: “Eğer Esad sonrası dönemde etkili olmak istiyorsa, Müslüman Kardeşlerle olan iyi ilişkilerini Suriye’deki muhalefetin diğer unsurlarına da yayabilmeli ama şu anda bunu yapabilmiş değil. İsrail bunun başka bir boyutu. Eğer Türkiye bütün başkentlerde dinlenen ülke olmak istiyorsa buna İsrail’in başkenti de dahil olmalı. Ama durum bu değil.”

Haberin Devamı

SİSTEM DİNEN KÖR OLMALI Çağaptay, Türkiye’nin yükselen güç olma konusunda önündeki en önemli süreçlerden birinin ise yeni Anayasa olduğunu belirterek, yeni Türkiye’de laiklik modelinin çöktüğünden bahsetti. Bunun ne anlama geldiğini ise şöyle özetledi: “Türkiye yeni Anayasa’da iki şeyi sağlamak zorunda. Din özgürlüğü ve aynı zamanda dinden bağımsız olma. Bölünmüş kamplar meselesinde beraber yaşamayı öğrenmek zorundalar.” Çağaptay, yeni Türkiye’nin demokratikleşmesinde Hıristiyan ve Yahudi azınlıklar da dikkate alındığında sistemin dinen kör olması gerektiğini savundu.

EKONOMİNİN ÖNEMİ Panelde konuşmacıların Türkiye’nin yükselişiyle ilgili en çok üzerinde durdukları ise işin ekonomik boyutuydu. Çağaptay, Türkiye’nin başarısının global ekonominin de etkisiyle sağladığı büyük büyüme olduğunu ama şu anda Ortadoğu’daki Müslüman Kardeşler’in dünyada yaşanan ekonomik krizler düşünüldüğünde bu avantajdan mahrum olduğunu söyledi. Wilson da Türkiye’nin yaşadığı ekonomik dönüşümün dünyada benzeri zor görülen bir örnek olduğunu belirtti.

Haberin Devamı

KİŞİSEL HIRSLAR DEĞİL Wilson, Türkiye’nin bölgede etkin bir rol oynaması konusunda ise bunu hükümetten Türk kamuoyunun talep ettiğini söyledi. Wilson, “Bu Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun kişisel ihtiraslarından daha öte bir durum” diye konuştu. Wilson, Davutoğlu’nun bakanlığı devralmasından (2009) sonraki ilk yıllarda da Türkiye’nin sahip olduğu güçle örtüşmeyen hırslarını ayarladığını ve daha gerçekçi düşünüp ABD ile geleneksel ilişkiye dönüldüğünü belirtti. Wilson, Türkiye’nin yükselişinin Türk-Amerikan ilişkilerine yansıyışı konusunda ise “Türkiye ve Amerika bugün tarihte hiç olmadığı kadar yakınlar” diye konuştu.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!