Güncelleme Tarihi:
ABD'deki Türk derneklerinin temsilcileriyle Washington'da yaşayan Türklerin yoğun katılım gösterdiği tören, şehit diplomatlar onuruna saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Törende konuşan Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, “Bu sene, meslek büyüklerimiz Mehmet Baydar ve Bahadır Demir'in hunharca katledilmelerinin 40. yıl dönümü olması hasebiyle özel bir etkinlik düzenleyerek, merhumları, hayata gözlerini yumdukları ülkede, siz Türk toplumunun değerli temsilcileriyle birlikte anmak, böylelikle onlara olan vefa borcumuzu bir kere daha yerine getirmek istedik” dedi.
Tan, 27 Ocak 1973 tarihinde sıkılan kurşunların hedefinin sadece Mehmet Baydar ve Bahadır Demir olmadığını, o gün patlayan silahın hedefinde Baydar ve Demir'in şahıslarında temsil edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin yer aldığını belirterek, tetiği çeken teröristin, Türkiye ile hesabını “hiçbir savunması olmayan, ülkelerine ve vatandaşlarına hizmet dışında gayeleri bulunmayan masum hayatlar üzerinden görmek gibi hayasız bir yöntemi tercih ettiğini” söyledi.
“40 YILDA 42 MESLEKTAŞIMIZI KURBAN VERDİK”
Büyükelçi Tan, sözlerine şöyle devam etti:
“Baydar ve Demir'in aramızdan koparılışlarından bu yana geçen 40 yıllık süre zarfında bir soru mütemadiyen zihinlerimizi meşgul etmekte: Neden? 30 yaşında, hayatının baharında, ilk yurtdışı tayinini ifa eden, eşi ilk çocuklarına hamile olan Bahadır Demir, hangi amaç uğruna katledildi? Ömrünü, bu vatanı dünyanın muhtelif yerlerinde, gece gündüz temsil etmeye adayan Mehmet Baydar'ın eşinin ve kızlarının yüreklerine sönmez bir ateş düşüren zihniyet, masum canlara kastederek neyi ispatlamaya çalıştı? Maalesef, aradan geçen 40 yılda meslektaşlarımızı hedef alan 28 terör saldırısı, bu soruyu yüreklerimize yarası kapanmayan bir hançer gibi sapladı. 1973'ü izleyen yıllarda onlarca diplomatımız, kamu görevlimiz, onların aileleri ve yakınları sistematik şekilde hedef alındı.
Yarın, Los Angeles eski Başkonsoloslarımızdan Kemal Arıkan'ın, adında 'adalet' kelimesi geçen bir terör örgütü tarafından katledilmesinin 31. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Arıkan'ı aramızdan alan suikasttan dört ay sonra Boston Fahri Başkonsolosumuz Orhan Gündüz hain kurşunların hedefi oldu. 1973'te başlayan suikastlar zincirinde 42 meslektaşımızı teröre kurban verdik.
Mehmet Baydar ve Bahadır Demir bugün hayatta olsalardı, muhtemelen sayısız önemli olaylarla geçen meslek hayatlarında edindikleri engin tecrübeleri genç meslektaşlarımıza aktarıyor, onları geleceğe hazırlıyor olacaklardı. Ancak bizler, Baydar ve Demir'i izleyen nesiller, bu imkandan yoksun bırakıldık.”
“NE GEÇMİŞE NE GELECEĞE KİNLE BAKIYORUZ”
Tan, hiçbir görüş, hiçbir düşünce, hiçbir davanın, masum ve savunmasız insanların hunharca katledilmelerini haklı gösteremeyeceğini vurgulayarak, “Terör, beyhude emeller uğruna en temel insan haklarını hiçe sayan dipsiz bir kuyudur. Bu kuyuya düşenler, insanlık vicdanında ademe mahkum edilmişlerdir, edileceklerdir” diye konuştu.
Terörün dini, dili, milletinin olmadığının bir kez daha altını çizen Tan, Türkiye'nin, terör illetinden en fazla çekmiş ve halen çekmekte olan ülkelerden biri olarak, terörün her türlüsüne ilgili bütün platformlarda şiddetle karşı çıktığını, terör belasının yok edilmesini hedefleyen her türlü girişimde tüm imkanlarıyla yer aldığını belirtti.
Tan, “Nefrete nefretle karşılık vermenin, milletimize ve insanlık onuruna yakışmayacağını biliyoruz. Çocuklarımıza, gelecek nesillerimize öfke değil, umut, hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşama ülküsü bırakmadığımız müddetçe onların yarınlarının da hunharca eylemler tarafından karartılabileceğinin farkındayız ve buna müsaade etmememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Yine bu nedenledir ki ne geçmişe ne geleceğe öfke veya kinle bakıyoruz” dedi.
“HESABINI VEREMEYECEĞİMİZ VAKA YOK”
Büyükelçi Tan, şunları kaydetti:
“Tarihimizde hesabını veremeyeceğimiz vaka yoktur. Bu yüzden temennimiz, yüzyıllar boyu kader birliği ettiğimiz Ermeni kardeşlerimizle barış, huzur ve istikrar dolu yarınların temelini oluşturacak adil bir hafıza tesis etmektir. Adil hafızaya ulaşılması konusunda ülkemizin düşünceleri herkesin malumudur. Bu çerçevede, yapıcı katkıda bulunabilecek tüm taraflara kapımız açıktır.
Buna karşılık, geçmişte yaşananlar hakkında hüküm vermeyi yasama organlarına havale etmeye yönelik girişimlere karşı tutumumuz bellidir. Önümüzdeki dönemde bu tür teşebbüslerde bulunmayı düşünen ülkelere tavsiyemiz, tarihi, parlamentoların uhdesinde yazmaya çalışmaktan uzak durmalarıdır.”
Tan, konuşmasında ABD'deki Türk toplumuna da seslenerek, “Sizlerin bilinçli, sorumlu ve aktif Türk Amerikalılar olarak birlik ve beraberlik içinde, ABD'yi oluşturan diaspora toplumları içindeki profilinizi yükselterek milletimizin temsil ettiği yüce değerleri bu ülkenin gündemine yerleştirmeniz, Mehmet Baydar ve Bahadır Demir'e yöneltilen namlunun arkasında yer alan karanlık odakların hain emellerine ulaşamadığının en somut ispatı olacaktır” diye konuştu.
“UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ”
Tan, Bahadır ve Demir'e sıkılan ilk kurşunlardan sonra aradan geçen 40 yılda, Sidney'den Viyana'ya, Lizbon'dan Atina'ya büyük çoğunluğu ASALA terör örgütünün saldırıları sonucu olmak üzere verdikleri onlarca şehide rağmen korkmadıklarını, yılmadıklarını, çekinmediklerini bugün bu kürsüden yüksek sesle ve büyük bir gururla haykırdıklarını söyledi.
Büyükelçi Tan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Dışişleri Bakanlığı'nın mensupları olarak çalışma anlayışımızı korku değil, umut, hizmet ve barış temelleri üzerine inşa ettik. Ülkemizi layıkıyla temsil etmeyi bizleri yetiştiren bu aziz vatana olduğu kadar, bu aziz vatan uğruna hayatlarını göz kırpmadan veren Mehmet Baydar ve Bahadır Demir gibi şehitlerimize karşı da bir namus borcu olarak belledik. Onların şahadetlerini cesaret ve onur nişaneleri olarak taşıdık.
Bu acıları bir kez daha yaşamamayı diliyoruz. Buna rağmen bir fedakarlığa ihtiyaç duyulduğunda gerekeni yapmak için tereddüt etmeyeceğimizi de kuvvetli ifadelerle sizlerin huzurunda bir kere daha vurgulamayı gerekli görüyoruz. Mehmet Baydar'ı, Bahadır Demir'i, Kemal Arıkan'ı, Orhan Gündüz'ü ve terör saldırılarına kurban verdiğimiz meslektaşlarımızı hiçbir zaman unutmayacağız. Onların aramızdan nasıl koparıldıklarını ise unutturmayacağız.”
KKTC'nin Washington Temsilcisi Ahmet Erdengiz'in de katıldığı törende, ABD'deki Türk çatı kuruluşları olan Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) Başkanı Ergün Kırlıkovalı, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Ali Çınar ve Türki Amerikan Birliği (TAA) Başkanı Faruk Taban da birer konuşma yaptı. Bunun yanında, törende Florida Eyalet Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Christopher Gunn da bir konuşma yaptı.