Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2002 00:00
BEYİNLERİNİN arka platformunda hálá iki kutuplu dünya şablonu taşıyanlar veya hálá ak-kara dışındaki renkleri akıllarında tutamayanlar ‘‘AB'nin alternatifi ABD'dir’’ diye tutturdular, gidiyorlar. Hatta, bazılarına göre AB ile aramızı ABD bozuyor. İstihbaratın/bilginin ortasında oturdukları halde böyle analizler yapanlar bile var.* * *ABD ile AB'yi çelişki içinde gösterme çabası; özünde olası bir AB üyeliği ile ‘‘statükodan doğan çıkarları’’ bozulacak kişi/kurumların kendilerine meşruiyet arama çabalarıdır. Böylelikle hálá ‘‘milli çıkarları’’ korudukları, Türkiye'yi yalnızlığa sürüklemedikleri, analiz yapma becerileri olduğu duygusunu yaymak istiyorlar.‘‘ABD-AB çelişkisi’’ yutturmacası bazı liberal çevrelerde dahi taraftar topladığı için üzerinde durmaya değer.* * *Bu mantığa göre:Clinton bizi AB'ye katmak istiyordu, zira o dünyaya bilgi-teknolojisi ihraç etme gayretinde idi. Bush ise silah sektörünün adamı ve kafayı Irak ile savaşa taktığı için bizim demokratikleşmemizi iplemiyor. * * *Çok renkli dünyada en dost ülkeler, hatta en yakın müttefikler arasında çıkar çelişkilerinin olmaması mümkün değildir.Dünya binlerce değişkenin binlerce değişken ile çarpıldığı matrix bir ilişkiler yumağı/kargaşası. Milyonlarca değişkenin hep bir dengede durması mümkün değil. Ancak...Bu ilişkiler yumağının yönü ve yoğunluğu esastır.Tarif edici olan da makro değişkenlerdir.Makro değişkenler açısından ABD ile AB arasında bir çelişki yoktur.* * *Böyle bakınca da:ABD'nin kendi çıkarları açısından ‘‘Türkiye politikası’’ Doğu'dan Batı'ya uzanan ve hem AB'yi, hem ABD'yi Doğu'da meşru kılan bir AB ülkesi olmasıdır.William Jeferson Clinton'ın Berlin Duvarı'nın yıkılışının 10. yılı münasebeti ile yaptığı konuşmadaki şu sözler Clinton'ı da, Bush'u da aşan milli politikadır.‘‘İnanıyorum ki, gelecek yüzyıl da Türkiye'nin kendisini ve geleceğini tarifi ile gerçekleşecektir. Zira, Türkiye Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya'nın kavşak noktasındadır. Türkiye istikrarlı, demokrat, laikliğe sadık bir İslam ülkesi olarak Avrupa'nın tam bir parçası olursa, gelecek daha doğru şekillenecektir...Şayet Türkiye insan haklarına saygısını artırırsa ve Avrupalı dostlarımız, gerçekçi bir vizyonla, Avrupa ile Müslüman ülkelerin barış ve uyum içinde bir araya gelmelerinin tek yolunun Türkiye olduğunu kavrarlarsa dünyanın bu bölümündeki rüyalarımızın yeni binyılda gerçekleşmesi mümkün olabilir.’’ (Beyaz Saray-Basın Sekreterliği: ‘‘Başkan'ın Quandt Konferansından Notlar’’ Georgetown Üniversitesi- 8 Kasım 1999)* * *Türkiye'deki şablonun her yerde geçerli olduğunu zannedenler, ABD'de de başkan değişince politikaların da değişeceğini umabilirler.ABD başkanlarının mutfakta pişen yemeği dünyaya servis eden birer garson olduklarını kavrayamayanlar; başkanlar veya partiler arasındaki tavır farklarını olduğundan daha ciddiye alabilirler.Ancak bilinmesi gerekir ki; Türkiye'yi Kopenhag Kriterlerinden esirgeyenler ABD'yi sadece bahane koşuyorlar, hatta ABD'ye ‘‘statükoya göz yumarsan biz senin dümen suyunda daha rahat hareket ederiz, diye mavi boncuk yolluyorlar.
button