Güncelleme Tarihi:
Anadolu Ajansı'nın geçtiği habere göre, Kinzer, New York'ta Baruch Üniversitesi'nin Weismann Sanat ve Bilim Okulu, "The Light Millennium-Işık Binyılı Derneği" ve Amerikan Türk Cemiyeti'nin (ATS) ortaklaşa düzenlediği programda, 8 Haziranda çıkan "Reset: Iran, Turkey and America's Future" adlı yeni kitabını tanıttı. Kinzer, Ortadoğu'daki politikaları ve bölgenin ana oyuncuları hakkında önemli yorumlarda bulundu:
ORTADOĞU
Orta Doğu'da ihtilafların birbirine bağlı olduğunu ve giderek kötüye gittiğini söyleyen Kinzer, Soğuk Savaş dönemi koşullarının değiştiğini ancak ABD'nin, Soğuk Savaş dönemindeki siyasetinin bugün hala aynı yerde kaldığını söyledi.
Türkiye yeni dönemde daha bağımsız bir dış politikaya yöneldi ve Soğuk Savaş dönemindeki politikalarını değiştirdi. ABD'nin Ortadoğu'daki iki geleneksel ortağı Suudi Arabistan ve İsrail. Bu iki ülke ABD'den istediklerini her zaman alırken, “ABD'nin gizli işlerine ve operasyonlarına yardımcı oldu”.
Soğuk Savaş döneminin bitmesine karşın ABD'nin Ortadoğu'daki politikasının değiştirmedi. Ancak ABD, Ortadoğu'daki politikasını yeniden ayarlamaya ihtiyaç duyuyor.
TÜRKİYE
Gazze filo baskınıyla ilgili olarak konuşan Kinzer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos çıkışının altında Türkiye'nin, Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk yaparken İsrail'in Gazze'ye saldırmasıyla birlikte ihanete uğramışlık duygusunun yattığını ifade etti. Kinzer, Türkiye ABD'ye, Orta Doğu'daki taktiklerinin yanlış olduğunu belirtiyor ancak ABD Türkiye'yi ya da diğer devletleri dinlemediği gibi siyasetini değiştirmeye yanaşmıyor.
Türkiye'nin her döneme uyabilen nadir ve başarılı ülkelerden biri olduğunun da altını çizen Kinzer, bölgesindeki diğer Müslüman nüfusa sahip ülkelere model olarak gösterilmesi ve desteklenmesi gerektiğini söyledi.
İRAN
İranlılar değişimin kendi hızlarıyla olacağına inanıyorlar. Ancak ABD’liler çok sabırsız ve pozitivist, oysa İranlılar hızlı çözümden yana değil. Bazen sonuçtan çok ilkelerine bağlılar, Amerikalılar ise sonuca odaklı. Bu yüzden iki ülke müzakere yapacaksa masada çevirmenlerin yanı sıra duygusal, psikolojik çevirmenler de olmalı, duygusal yaklaşımlar da bir tarafa bırakılmalı.
İran hem Afganistan'da, hem de Irak nüfuza sahip ve bu ülkelerde istikrarın sağlanmasında önemli rol oynayabilir. Ayrıca Taliban ve El Kaide'ye karşı oluşu, ABD ile ortak stratejik çıkarlara sahip olduğunu gösteriyor. ABD'nin Çin'le yaptığı gibi İran'la ilişkilerini düzeltme ve sorunları saptayıp müzakere etme yoluna gitmesi gerek. Ancak ilişki kurmak için hiçbir zaman tam olarak doğru zaman bulunamayabilir. Mevcut İran rejimiyle de ilişki kurmak arında yıllarca beklenilmemesi gerekebilir.
Kinzer, ABD'nin mutlaka İran'la müzakere etmesi gerektiğini vurgulayarak, "Zaten müttefiklerinizle değil düşmanlarınızla müzakere edersiniz. İran, Orta Doğu'nun en büyük ülkesi, İran olmadan Orta Doğu'da barış olmaz" yorumunu yaptı.
İSRAİL
Kinzer, İsrail'in politikalarıyla ilgili olarak,İsrail'in askeri yollarla sorunları çözeceğine inandığını ancak bu politikanın uzun dönemde son derece tehlikeli olduğunu söyledi.
İsrail kendisinin en kötü düşmanı olabiliyor, politikaları çevrede kızgınlık yaratıyor. İsrail uzun dönemli düşünmeli, bu kapsamda İsrail'in Türkiye'ye ihtiyacı var.
BM’NİN YAPTIRIM KARARI
Kinzer, BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı aldığı yaptırım kararını eleştirdi: Yaptırımlar yeterince güçlü değil, ayrıca ne işe yarayacak? Yaptırımlar barış seçeneği değildir, bir işe yaramadığı görülünce “Biz her şeyi denedik, askeri seçenek kaldı geriye mi denilecek?"
Kinzer, Tahran Bildirisiyle ilgili olarak Türkiye ve Brezilya'nın İran'a yaklaşımının ABD'yi memnun etmediğini ve bunun Türkiye için büyük "şok" olduğunu çünkü Türklerin ABD’lilere yardımcı olduklarını düşündüklerini söyledi.