Güncelleme Tarihi:
“The Odd Couple” başlığıyla, The Economist’te yayınlanan haber analizde, iki ülkenin komünist rejimden darbe alan ilişkilerini düzeltmek için uzun zamandır çalıştığının ancak her iki tarafta da halen uzlaşılması gereken konular olduğunun altı çizildi.
Çin ile görüşmeye giden bütün Batılıların konuşmalarında Çin klasiklerinden alıntı yapması can sıkıcı bir gelenek haline geldi. ABD Başkanı Barack Obama, Temmuz’da Çinli ve ABD’li liderlerle yaptığı konuşmada hem Konfüçyüs efsanesinden alıntı yaptı hem de Yao Ming’in “Eski ya da yeni bir oyuncu olmanızın önemi yok, birbirinize alışmak için zamana ihtiyacınız var” sözlerini kullandı.
Analizde iki ülke arasındaki temel sorunun, tarafların ilişkiyi nereye götüreceklerini bilememesi olduğuna dikkat çekildi. Aslında pek çok açıdan ABD ve Çin aynı yatakta. Ülkelerin ekonomileri özellikle son on yılda iyiden iyiye birbirine geçti. ABD, dünyanın en borçlu ülkesiyken, Çin dünyanın en büyük kredi vereni. İklim değişikliğinden, ekonomik iyileşmeye kadar dünyanın karşılaştığı bir çok sorun ABD ve Çin’in uyum içinde çalışmasını gerektiriyor.
Analiz yazıda, iki ülke arasındaki ilişkinin yeni bir soğuk savaş yaratmasından korkulduğuna dikkat çekildi. Washington’da bazıları Çin’den “yeni Prusya” diye bahsederken, Çin’in de Asya’daki barışın savunucusu olarak Amerika’ya kafa tutacak bir ordu yarattığının altı çizildi. Henüz kamuoyuna açılmasa da Çin ilk uçak gemisini üretti ama yetkililer bu konuda ABD’li meslektaşlarıyla konuşmaya yeltenmiyor.
Makalede iki ülke arasındaki tansiyonunun iki nedenden dolayı artabileceğine vurgu yapıldı. İlk gerilim 2012’de, Tayvan’daki seçim sürecinde yaşanacak büyük politik değişim ve Çin’deki Komünist Parti Kongresi’nde ortaya çıkacak.
İkinci gerilim ise, iki ülkenin algılanan güçlerinin yeniden değerlendirilmesinde yaşanacak. Economist’in özel rapor olarak hazırladığı haberde, Çin ve Amerika’nın eşit güçte iki ülke olduğu konusunda genel bir kanının varlığına dikkat çekilirken, aslında bu değerlendirmenin yanlış ve tehlikeli bir değerlendirme olduğunun altı çizildi.
YANLIŞ DEĞERLENDİRMELER
Analize göre, Çin ekonomisi, piyasa döviz kuru değerlendirmelerinde, ABD ekonomisinin üçte biri büyüklüğünde bile değil. Ülkenin kişi başına düşen GSYİH oranı, ABD’nin 14’te biri. İki ülke arasındaki inovasyon farkı her geçen gün biraz daha açılıyor. ABD’nin savunma bütçesi Çin’in altı katı daha fazla.
Devlet tahvillerinin değerini azaltmak Çin’in isteyeceği bir şey değil, zira bu şekilde ülke kendi ekonomisine zarar verebilir. Aynı zamanda, Çin’in ekonomik açıdan yurt dışında genişlemesi, ABD’deki işsizlik oranının yükseldiği bir zamanda korumacılığı artırabilir.
Analizde, mevcut durumdan korkan ABD’nin Çin ekonomisi üzerinde sert oynayabileceğine dikkat çekilirken ülkenin ticaret konusunda, insan haklarında olmadığı kadar sert hareketler sergileyebileceğinin altı çizildi. Yazıda ayrıca para konularında, Obama’nın Çin’e fayda sağlayacak şekilde aldığı mantıksız kararların ABD’deki Çin korumacılığını artırabilme olasılığına değinildi.
AYNI YATAKTA FARKLI DÜŞLER
Yazının son bölümünde, hükümeti ve yönetimi daha güçlü olan tarafın öne çıkacağı iddiasında bulunuldu.
Şu anda, Çin’in iklim değişikliği, finansal kriz ve domuz gribi konusundaki tavrı uluslararası kamuoyunda çok takdir toplamadı. Fakat ülkenin yeşil enerji gibi konularda net bir tavrı var.
Ancak Çin’in yurt dışındaki genişleme stratejisi ve ABD’nin borçlarını yüklenmesi, ülke içinde protestoların gerçekleşmesine neden oluyor. Analizde, Obama’nın bu gerçeklerin farkına varması gerektiğine dikkat çekiliyor.