ABD’de Müslümanlara karşı cadı avı tehlikesi
Güncelleme Tarihi:
The Guardian gazetesi yorumcusu HA Hellyer, geçtiğimiz hafta içinde Teksas Fort Hood üssünde yaşanan silahlı saldırının ABD’deki Müslümanların Amerikan karşıtı olarak gösterilmesi için bir bahane olarak kullanılabileceği konusunda uyarı yaptı.
Fort Hood’da yaşanan silahlı saldırının basındaki yankıları muhtemelen önümüzdeki haftalarda da sürmeye devam edecek.
Bu olayların Müslümanların Batı için tehlikeli, güvenilmez insanlar olduğunu savunanların eline kanıt olarak kullanabilecekleri bir araç daha verdiğini ifade eden Hellyer olayla ilgili çıkan haberlerde ilk andan itibaren saldırganın dinî (Müslüman) ve etnik kimliği (Arap) ile öne çıktığına işaret ediyor.
Pek çok haberde bu detayların hikaye ile ilgili olmadığı ancak muhtemel sebepler olduğu bazen açıkça bazen de örtülü olarak belirtilirken subayın ABD topraklarında doğup büyümüş olduğu gerçeği önemsiz hale geliyor.
Hellyer, “Tabii ki Arap kökenli bir Müslüman olduğu için bu saldırıyı yaptı” açıklamasında bulunanlara John Russell ve William Kreutzer isimli iki ABD subayını hatırlatıyor. Bu subaylardan ilki Bağdat’taki birliğinde beş askeri öldürürken, ikincisi de Fort Bragg üssüne bir kişiyi öldürüp 18 kişiyi yaralamıştı.
Ancak ne bu iki olay medyada Fort Hood kadar popüler oldu, ne de konuyla ilgili çıkan haberlerde saldırganın dini ve etnik kökeniyle ilgili detaylar verildi. Hellyer iki olayın medyadaki temsili arasında bunca fark olmasının nedenini Russell ve Kreutzer’in Müslüman ya da Arap, dolayısıyla da olağan şüpheli olmamalarıyla açıklıyor.
Bu noktada Fort Hood’daki saldırının sebebini tam olarak bilmiyoruz. Nidal Malik Hasan birliğindeki askerleri tıpkı Russell ve Kreutzer gibi akli dengesi bozuk olduğu için de öldürmüş olabilir. Bu sorunun cevabı önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.
Ancak Hellyer’e göre bildiğimiz bir şey var: “ABD’de üç ile altı milyon arası Müslüman yaşıyor. Ülkedeki Müslüman dernekleri yaşanan bu trajedinin İslam’la bağlantısı daha ortaya çıkmadan olayın Müslümanlıkla açıklamasını önlemeye çalışan kınamalar yayınladılar. ABD ordusunda görev yapan 20 milyon Müslüman var ve hiçbirinin ABD’ye sadakati sorgulanamaz.”
Hellyer ayrıca ABD’deki aşırı sağcıların bu olayı Müslüman Amerikalıların Amerikalı olmadıklarının “kanıtı” olarak göstereceklerini savundu. Bu görüşe göre ülkedeki Müslümanlar Amerikan toprağındaki davetsiz misafirlerden başka bir şey değil.
Hellyer yetkililerin Hasan’a en kısa sürede bir ceza vereceğini ve bunun muhtemelen ömür boyu hapis cezası olduğunu ifade ederken asıl cezanın ABD toplumu tarafından ülkenin içinde McCarthy dönemindeki gibi cadı avına çıkanlara verilmesi gerektiğini savundu ve ekledi: “Tek fark bu seferki hedefin komünistler değil Müslümanlar olması.”
Yazar ayrıca Amerikalıların demokrasi geleneğinin ve toplumsal değerlerinin ülkenin bu tuzağa düşmesine engel olacak kadar güçlü olduğunu umduğunu belirtti ve başta El Kaide olmak üzere radikal İslamcıların asıl hedefinin de komşuyu komşuya düşürerek toplumsal ayrışmaya yol açmak istediğini ifade etti.
Bu arada Müslüman Amerikalıların, ülkedeki durumlarının gün geçtikçe daha zorlu hale geleceğini ifade eden yazar bu koşullar altında ülkedeki Müslümanların ülkelerine daha da sadık olmaları gerektiğini belirtti.
Ülkenin Nawawi Vakfı başkanı Ömer Faruk Abdullah, Zaytuna Enstitüsü’nden Hamza Yusuf Hanson ve Zaid Şakir ya da ISNA/Hartford Semineri’nden Ingrid Mattson gibi en önde gelen Müslüman liderleri takipçilerini İslam’ın içinden gelen Amerikalılığın yayılması için ellerinden geldiği kadar yüreklendiriyor.
Hellyer, Müslüman olmayan Amerikalıların bu çabaların ülkedeki Müslüman cemaati içinde yerleşmiş ve samimi bir hareket olduğunu fark etmeleri gerektiğini belirtti ve uyardı: “Ancak asıl Müslüman olan ve olmayan Amerikalıların, Amerikan çoğulculuğunu siyasi menfaatleri için kurban etmek isteyenlere karşı korumak için hazır olması gerekiyor.”