Güncelleme Tarihi:
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, çok tecrübeli bir isim. Türkiye’de daha önce de görev yaptı. Ayrıca bölgede de önemli görevlerde bulundu.
Ricciardone, Türkiye’ye Büyükelçi olarak olarak atandıktan basınla geniş çaplı ilk buluşmasını bu sabah Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleriyle yaptı.
ABD Büyükelçisi, ifade özgürlüğü konusunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmede de gündeme geldiğini söyledi. Ricciardone, “Başbakan Erdoğan o görüşmede bana ‘ifade özgürlüğünün olmadığı bir yerde, demokrasiden bahsetmek mümkün değildir’ dedi. Kendisi, seçilmiş, en üst düzeyde görev yapıyor. Aynı mesajları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, diğer hükümet yetkilileri de tekrarlıyorlar. Dolayısıyla prensipler konusunda aynı fikirdeyiz” dedi.
Her ülkenin, “bir yandan kamu düzenini sağlamak, diğer yandan ifade özgürlüğünü sağlamak” konusunda kendi dengesini oluşturduğuna dikkat çeken Amerikalı Büyükelçi, “Türkiye’nin geçmişinde batılı anlamda en üst düzeyde ifade özgürlüğü var” dedi. Ardından da toplantıda hazır bulunan gazetecilere bakarak ekledi:
“Siz oldukça, cesaretle işinizi yapmaya devam ettikçe, bugünkü durum ne olursa olsun, gelecek için umut vardır.”
“TÜRKİYE, DEMOKRASİDE HEP İLERİ GİTTİ”
Türkiye’nin demokrasi tarihinde “hep ileri gittiğini” söyleyen Ricciardone, “arada darbeler de oldu, inişler çıkışlarda” dedi, ancak Türkiye’nin demokrasi grafiğinin “arada inişler olsa da, genel olarak hep yukarıya doğru gittiğini” vurguladı.
“ENDİŞELERİMİZ VAR...”
Büyükelçi’ye ilk açıklamalarında, Türkiye’deki ifade özgürlüğü konusunda endişelerini ifade ettiği hatırlatıldı, ancak daha sonraki açıklamalarında farklı bir üslup kullandığı hatırlatıldı ve “açıklamalarınızda bir geriye dönüş mü var?” sorusu soruldu. Amerikalı elçinin yanıtı net oldu:
“ABD olarak Türkiye’de ifade özgürlüğünü ve basın özgürlüğünü destekliyoruz. Nokta. Tabii ki endişelerimiz var. Yaptığım açıklamadan geriye düşmüş değiliz” dedi.
“ADAY LİSTELERİ TOPLUMU YANSITIYOR”
12 Haziran seçimleri öncesinde siyasi partilerin açıkladıkları aday listeleri de, Ricciardone’nin Türkiye’deki demokrasi gelişimi konusunda umutlanmasını sağlamış. “Tüm demokrasilerde, toplumun tüm kesimlerinin seslerinin duyulması gerekiyor. Aday listelerine baktığınızda, siyasi partilerin daha çok kadına, daha çok gence yer verdiğini görüyorsunuz. Bu da siyasi partilerin, nüfusun yarısı kadın olan, nüfusu genç olan Türkiye toplumu ile yakın temas içinde olduklarını gösteriyor” mesajı verdi Amerikalı Elçi. “Büyük liglerde, toplumla daha temas içinde olmak gerekir. Zaten Türkiye de büyük ligde...” dedi.
“AMATÖRÜM AMA, TARİH KONUSUNDA...”
İfade özgürlüğü konusundaki ilk açıklamaları nedeniyle ABD’nin Ankara Büyükelçisi, Başbakan Erdoğan tarafından “acemi elçi” olarak nitelendirilmişti. Ricciardone bu konuya hiç girmedi. Ancak bir başka konuda, tarih konusunda “acemi” olduğunu ifade etti.
“Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile kıyaslandığında, tarih konusuda acemiyim. Ama çok okuyorum. Anlamaya çalışıyorum” dedi. Hatta, Birinci Dünya Savaşı konusunda okuduğu ve beğendiği iki kitabın da adını verdi.
Ermeni sorunu konusunda, ABD’nin hem Ankara’yı, hem de Erivan’ı daha önce imzalanmış ilişkilerin normalleşmesi protokollerini onaylamalarını beklediklerini söyleyen Büyükelçi, “Türkler ve Ermeniler, üçüncü ülkelerin uzmanlarıyla birlikte, ortak tarihlerine ilişkin akademik çalışmaya başlamalılar” mesajı verdi.
“BU NE PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU...”
Büyükelçi’ye en çok soru, ifade özgürlüğü konusunda geldi. Yeni öğrendiği bir Türkçe deyimle yorumladı Türkiye’deki ifade özgürlüğü durumunu Amerikalı Büyükelçi:
“Türkiye’yi anlamaya çalışıyoruz. Pekçok kişiyle, akademisyenlerle, medya mensuplarıyla, her kesimle konuşuyoruz. Çelişkili ifadeler duyuyoruz. Dün bir türkçe deyim öğrendim, onu söyleyeyim; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.”
“İSRAİL-TÜRKİYE İTTİFAKI BİZİM İÇİN ÖNEMLİ”
Ricciardone’ye son dönemde gerilen Türk-İsrail ilişkileri de soruldu. “Türkiye ile İsrail arasındaki ilişki, Doğu Akdeniz’de barış, istikrar, sorunların çözümü açısından en kilit öneme sahip” dedi Büyükelçi ve ekledi:
“Her iki ülke de güçlü demokrasi. Her iki ülke de ABD’nin dostu. Bu nedenle, Türk-İsrail ilişkilerine önem veriyoruz, daha iyi olması için iki tarafı da cesaretlendiriyoruz” diye konuştu.
Türkiye ile ABD’nin, “zaman zaman yaklaşım farkı yaşasalar da”, bölge konusunda aynı fikirleri paylaştıklarını söyleyen Amerikalı elçi, buna örnek olarak da Suriye’yi gösterdi:
“Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a mesajlarımız açık; Halkına ateş etme diyoruz. Çünkü temel konu budur; eğer halkınıza ateş ediyorsanız, refaha ulaşmanız mümkün değildir. Esad’a halkını dinle diyoruz. Halkının onuruna ve insan haklarına saygı göster diyoruz. Türkiye de bizimle aynı şeyleri söylüyor.”
Ancak Ricciardone, Suriye’de Beşar Esad yönetiminin “üçüncü ülkeleri, özellikle de ABD’yi dinlemeye pek hevesli olmadığını” da ekledi.
“KÜRT KELİMESİ KULLANILMAZDI BİLE...”
Amerikalı Büyükelçi’ye, Irak’la, özellikle Kuzey Irak’taki Kürtlerle ilişkileri, Türkiye’deki Kürt sorununu da soruyoruz.
“Başbakan Erdoğan Kuzey Irak’a gitti. Daha önceleri bu hayal bile edilemezdi” diyerek, Türkiye’nin Irak ve Iraklı Kürtlere yaklaşımına destek verdi Ricciardone. Türkiye’deki Kürt sorunu konusunda ise şunları söyledi:
“Türkiye’ye ilk geldiğim yıllarda Kürt kelimesi hiç kullanılmazdı. İkinci gelişimde, Kürtçekullanılır olmuştu. Şimdi ise, Kürtçe üniversitelerde okutuluyor.”
Amerikalı elçi, Hükümetin “açılım” sürecinde ilerleme umduklarını da söyleyerek, “şu ana kadar başarılıydı. Ama daha çok ilerleme diliyoruz” dedi.
VE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNE YENİ TANIM: “ÖRNEK ORTAKLIK...”
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin nasıl tanımlanacağı, özellikle Türkiye gündeminde çok tartışıldı. Önce “stratejik ortaklık” ifadesi kullanıldı. ABD Başkanı Bush döneminde ilişkinin adı “model ortaklık” oldu. Peki şimdi nasıl ifade edilebilir Türk-Amerikan ilişkileri?
ABD Büyükelçisi bu tartışmalara yeni bir konseptle katkı yaptı: “Örnek ortaklık...”
Türk-Amerikan ilişkilerini “sağlam, stratejik, verimli” kelimeleriyle tanımlayan Ricciardone, “Buna model ortaklık diyebilir miyiz? Neden olmasın. Ama bence hem stratejik ortaklık, hem model ortaklık boyutu var ilişkilerin. Her konuyu sürekli görüşüyoruz. Hep yakın temas halindeyiz. Hemen hergün istişare içindeyiz. Bazen bazı konulara nasıl yaklaşılacağına ilişkin sorunlar olsa da aynı amaçlara sahibiz. Çok benzer stratejik vizyonumuz var” dedi ve ekledi:
“Bu çerçevede ben ilişkilerimizi örnek ortaklık olarak nitelendirirdim..”
ATATÜRK GİBİ ÜLKEYİ GEZMEK İSTİYOR
ABD Büyükelçisi Ricciardone, diplomatların bulundukları ülkenin her kesimiyle iletişim içinde olmaları gerektiğini vurguladı. “Büyükelçi olarak Türkiye’ye geldiğimden beri, Adana’nın doğusuna geçemedim. Ama zaman buldukça basketbol maçlarına gitmek, dolmuşa otobüse binmek istiyorum. Ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde güneyinde” diyen Büyükelçi, özellikle Atatürk’ün köylülerle çekilmiş fotoğraflarından etkilenmiş. “Atatürk’ün köylülerle fotoğrafları vardı. Atatürk’ün izinden gidip, toplumun her kesimiyle temas içinde olmak istiyorum” mesajı verdi Amerikalı Elçi.
“ABD KATI ŞEKİLDE LAİK ÜLKE”
ABD Büyükelçisi, dini özgürlükler konusundaki bir soruya karşılık ise ülkesinin “katı şekilde laik bir ülke- strickly laic” olduğunu söyledi ve ekledi:
“Hükümette kesinlikle laik bir ülkeyiz. Dini devlet işlerinden katı biçimde ayırıyoruz. Bu bir çelişki gibi görünebilir ama aynı zamanda bir de inananlar ülkesiyiz. Her türlü inanca sahip vatandaşımız var. Bizim laik sistemimizin, vatandaşlarımıza en iyi korumayı sağladığına inanıyoruz. Bunun, diğer toplumlar için de önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’de de bu konuyla yakından ilgileniyoruz”
“WIKILEAKS İÇİN ÖZÜR DİLERİM...”
ABD Büyükelçisi ile biraraya gelinir de Wikileaks’e sızan Amerikan kriptolarından bahsedilmez mi? Ricciardone, “Eğer Wikileaks nedeniyle zarar gören olduysa özür dilerim. Bu konuda çok üzgünüz” dedi.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE KARARI ANCAK HALKINIZ VERİR”
ABD elçisine, Türkiye’de gündemde en çok tartışılan konuyu, Başkanlık sistemine geçiş konusunu da soruyoruz. Tartışmaları sağlıklı bulduğunu söyledi ve “Bu konuda nihai kararı Türkiye halkı verecektir” dedi. Ancak ekledi: “Her ülke, hangi sistemle yönetileceğine kendisi karar verir. Bu konuda bizim size tek anlatabileceğimiz, bizim sistemimizde yaşadığımız güçlükler olabilir. Baksanıza, bütçeyi bile geçiremedik daha...”
“TÜRKİYE PATLICANLAR ÜLKESİ”
Kimi zaman daha diplomatik ifadelerle, kimi zaman daha açık.
Biz de bir sürpriz yaptık Ricciardone’ye.
Türk yemeklerini sevdiğini saklamayan Amerikan Büyükelçisi’nin en sevdiği yemeğin “imam bayıldı” olduğunu öğrendik. Gerçi kahvaltıda biraraya gelmiştik ama, onu sevdiği bu yemekten de mahrum etmedik. Karşısında imam bayıldıyı görünce Büyükelçi, Türkçe olarak “İmam bayıldıya bayılıyorum...” dedi ve ekledi: “Türkiye patlıcanlar ülkesi. Patlıcanın da herşeyi güzel.”
Kahvaltı sırasında Ricciardone, su böreğini de sevdiğini saklamadı. “Çok zararlı diyet için” dedi, ama yine de yememezlik edemedi. İfade özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler için sarfettiği “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” sözünü diyetten bahsederken bir kez daha kullandı. Ama ekledi;
“Gerçi ben lahana turşusunu pek sevmiyorum...”