Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2008 22:39
OSMANLI devleti ile Amerika Birleşik Devletleri arasında ilk anlaşma 30 Mayıs 1830’da imzalanmıştı.
Bu antlaşma ile iki ülke arasındaki ilişkiler resmi bir zemine oturmuş, oluyordu. Bu antlaşmada abd, "en ziyade müsaadeye mazhar devlet" olarak tanımlanıyordu. Antlaşma Amerikan tüccarına ve Osmanlı tüccarına eşit haklar veriyordu, ancak dönemin şartlarında Osmanlı tüccarlarının okyanusu geçme kabiliyetinde gemilere sahip olmaması, antlaşmanın abd’li tüccarlara daha çok yaradığını gösteriyordu. 1830’da yapılan anlaşmada, bir gizli madde yer alıyordu. Bu gizli madde ile Osmanlı tarafı, Amerika’da harp gemileri yaptırmak, burada yapılanlar için de teknik malzeme almak istiyordu.Ancak bu gizli madde, Amerikan Senatosu tarafından abd dış siyasetinde ihtilaflara neden olabileceği gerekçesiyle reddedilmişti. Antlaşmaya imza koyan Amiral David Porter’ın verdiği söze rağmen, gizli antlaşmanın imzalanmamasının Padişah II. Mahmud’u sinirlendirdiği ve öfkesini "Frenklerin ádetleri kendilerinin mukaddemá söyledikleri sözden vazgeçmeye asla utanmazlar hemen kendileri menfaatine olacak durum ne ise ona dönmeye bakarlar" diye dile getirdiği de anlatılır. Bu ticaret antlaşmasının imzasından sonra bazı Amerikan gemileri de bundan faydalanarak, Karadeniz’e çıkmak için gerekli iznin verilmesi isteğinde bulunmuştu. Uyanık bir zat olan Reisülküttáb’ın rusya ile olay çıkarmamak için padişahı uyarmıştı. Mümkün olduğunca sadeleştirdiğimiz metinde, Reisülküttáb’ın uyarıları şöyleydi:"(...) Amerika beylik sefinesinin (gemisi) amirali ve maslahatgüzarı, sefine-i mezkûrenin Karadeniz boğazından 5 mil kadar çıkıp yine dönmek üzere ruhsat başvurusunda bulunmuştur. İngiltere’nin bir beylik sefinesi boğaz-ı mezkûrdan çıkıp Hocabey (Odesa limanı) önüne kadar gitmiş bulunduğundan şimdi bu sefinenin de Boğaz’dan dışarı çıkmasına ruhsat verildiği takdirde şurası burası diyerek Hocabey’e doğru gider ise, Amerika beyliğinin vürudu şayet Rusyalu’nun gücüne gitmesi mütalaa olunur(...)" Reîsülküttábın bu uyarısı karşısında padişah da "bir kere izin verilirse ardı alınması güç olacağı"nı belirterek, izin vermedi.