AB: Sözünüzü tuttunuz, sıra bizde...

Güncelleme Tarihi:

AB: Sözünüzü tuttunuz, sıra bizde...
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2004 00:00

BRÜKSELAvrupa Birliği doruğundan Türkiye’ye verilen mesaj son derece açık: “Sözümüzde duracağız”. Kıbrıs konusunda ise, AB’nin asıl tutumunun Temmuz başında açıklanacağına dikkat çekildi.Avrupa Birliği’nin  doruk toplantısında, Türkiye’yi gündemden çıkarmak için tüm çabalar harcandı. Türkiye gündemde değil, ancak perde arkasında, tüm konuşmalar dönüp dolaşıp Türkiye’ye geliyor. Genişlemeden sorumlu Komisyon yetkilisi Günter Verheugen’in  Bürksel’deki konuşması şimdiye kadar yapılmış en net ve Türkiye’deki reform sürecini destekleyen en önemli çıkıştı diyebilirim. Komisyondaki olumlu havayı yansıtan çok önemli noktalara değindi. Bu da, AB’nin sözünde duracağının diğer bir işareti sayılmalıdır.AB için bu doruk toplantısı sadece  Anayasa konusuyla sınırlı. Mutlaka bir sonuca varmak istiyorlar. Bundan dolayı da, dikkatleri çekecek herhangi bir başka konuyu tartışmamaya çalışıyorlar. Doğrusu, başarılı da oldular.Ancak yine de Türkiye’ye ve Kıbrıs’a değinmeden  edemediler. Hazırlanan bildiri, Türkiye açısından son derece tatmin edici. Eğer diplomatik niceliklere girmeden, verilen mesajı anlaşılır bir Türkçe’ye çevirmem gerekirse, özetle şunların altını çizebilirim: 1. Türkiye, Kopenhag kriterlerine uyum konusunda verdiği sözleri yerine getirmektedir. Geri kalan bazı düzeltmeleri de gerçekleştireceğinden eminiz ve tüm desteğimizi veriyoruz.2. Avrupa Birliği de, Avrupa Komisyon raporu olumlu çıktığı ve tavsiyede bulunduğu taktirde, Kopenhag’da verdiği sözü tutacak ve katılma müzakerelerini gecikmeden başlatacaktır.3. Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki yapıcı tutumunu takdirle karşılarken Gümrük Birliği anlaşmasını Kıbrıs Cumhuriyetini de kapsayacak şekilde genişletmesini  dileriz. “KKTC İÇİN TEMMUZ BAŞINI BEKLEYİN” Bu açıklamalar açıkça, Türkiye  konusunun üye ülkeler arasında bir tartışma yaratmaması için hem net hem de kısa tutulmuş. Ben Kıbrıs konusunda daha ileri giden cümleler beklerdim ve hayal kırıklığına uğradım. Bunu da, açıkça söylediğim bir üst düzey AB yetkilisinden şöyle bir yanıt aldım: Bu bildirideki cümlelere fazla takılmayın. Temmuz başı AB komisyonu KKTC’yi izolasyondan kurtaracak bir dizi karar açıklayacak. Onu bekleyin. İyi de, Komisyon yetkilileri KKTC’yi resmen  tanımadan izolasyonu kaldırıcı önlemler almakta zorlandıklarını saklamıyorlar: “KKTC için en önemli unsur, havaalanları ve limanların turizme ve ihracata açılması. Bunu biliyoruz, ancak KKTC’yi tanımadan bu işi nasıl yapabileceğimizin yolunu henüz bir türlü bulamadık. Yine de Kıbrıs Türklerini tatmin etmeye çalışacağız.”Brüksel’de Türkiye ile ilgili olarak tartışılan en önemli konulardan biri de, Ankara’nın Gümrük Birliğini  Kıbrıs’ın Güneyine de genişletip genişletmeyeceği ile ilgili.Böylesine gerginliğe neden olan konu, Türk hükümetinin 12 Mayıs tarihinde, bir karar alması ve Gümrük Birliğinin yeni katılan 10 ülkeden 9’unu da kapsayacağını (tabii Kıbırs hariç)  belirtmesi. Bu kararın belirli bir siyasi pazarlık amacıyla alındığı besbelli. Rumlara bir mesaj verilmek istendiği ortada. Oncak, AB Komisyonu da güçlük içinde: GB’ni Kıbrıs’a da genişletmek zorundasınız. Bunun başka hiçbir yolu yok. Aksi halde anlaşmamızı ihlal  etmiş olursunuz, diyor. Türkiye Gümrük Birliğini Güney Kıbrıs’a da genişlettiği taktirde, Rumları tanımış olacak. Ankara bu gerçeği uzun süredir biliyor. Sonunda da tanıyacak, ancak Aralık’taki müzakere tarihine kadar elindeki tüm kartları ortaya çıkartmak istemiyor.Siyasi bir risk. Ancak yine de belirli bir politika... PARLAMENTO SEÇİMİ HERKESİ UTANDIRDI Brüksel’de konuşulan, tartışılan ve utanç duyulan konuların başında ise, Avrupa Parlamentosu seçimleri var.  Bugüne kadar yapılan seçimler içinde, ortalama yüzde 30’luk oranıyla en düşük katılımın gerçekleştiği bu seçim, herkeste alarm zillerinin çalmasına neden oldu.“Biz nerede hata ettik ki, böyle bir ilgisizlikle karşı karşıya kaldık. Demek ki, 450 milyonluk AB vatandaşının ilgisini çekememişiz”  diyen bir üst düzey AB temsilcisi, Brüksel’deki moral bozukluğunu anlata anlata bitiremedi. Peki, bu durum Türkiye’yi ne oranda etkiler? Türkiye’nin müzakerelere başlaması sırasında, Parlamento engel olabilir mi?Bu soruyu çok kişiye sordum. Aldığım yanıtları şöyle özetleyebilirim: 1. Avrupa Parlamentosu, Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesini engelleyemez. Bu konuda hiçbir etkisi yoktur. 2. Buna karşılık, yeni parlamento AB ülkelerinde giderek yükselen muhafazakar ve Türkiye karşıtı  akımı temsil edecektir. Sonbaharda, kararlar alarak, siyasi yönden Türkiye’nin önünü kapatmaya çalışacaktır. Başarılı olamasa dahi, zorluk çıkaracaktır.3. Avrupa Parlamentosu asıl zorluğu, tam üyelik aşamasına gelindiğinde ortaya koyacaktır. O zaman kadar da Allah Kerim.(!) Sizlere bugünün resmini yansıttım. Yarın durum değişebilir. Türkiye’de olumsuz gelişmeler yaşanırsa, HAYIR takımı hemen harekete geçebilir.İnce ve uzun bir yoldayız. Sonuna kadar da, bıkmadan ve usanmadan devam etmemiz gerekir. Zira Türkiye hakkı olan bir statüyü arıyor.*                  *                    *(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (http://www.hurriyet.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!