AB Kıbrıs’ta hoyratça davranıyor

Güncelleme Tarihi:

AB Kıbrıs’ta hoyratça davranıyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2002 00:00

Kıbrıs’taki gelişmeler, Türkiye’nin yol kavşağına yaklaştığını gösteriyor. KKTC ile Rumlar arasında ilke açısından hala önemli bir fark var. Bu farkı da ancak AB veya ABD kapatabilir.Dikkatinizi çekiyordur, son birkaç gündür, güncel gelişmelere değinmiyorum. Derviş ile ilgilenmiyorum veya ANAP’ın durumu hakkında görüş yazmıyorum.Bunun iki nedeni var.Birincisi, siyasetten bıktım. Boş yere zaman harcıyoruz. Üstelik hiçbir ilerleme de yok. Sadece dedikodu, sadece boş laf.İkincisi ve daha önemli nedeni, Türkiye’nin Avrupa Birliğine yürüyüşünü seçimlerden daha fazla önemsiyor olmam. Seçimler hep yapılacak. Sonuçları ne olursa olsun, devletin çarkları şu veya bu şekilde dönecek. Oysa Türkiye’nin Avrupa ile ilişkileri bu yılın sonuna kadar rayına oturtulabilirse, önümüz açılacak. Aksi halde belirsiz bir sürece girilecek.Bugün de Kıbrıs’a değinmek istiyorum.Eminim “yine Kıbrıs, bıktık artık” diyeceksiniz. Haklı da olabilirsiniz. Ancak Kıbrıs’taki gelişmeler öylesine önemli bir aşamaya geldi ki, artık yol kavşağına girildi. Ya Kıbrıs’ta bir çözüm olacak veya Kıbrıs nedeniyle bütün bölgede gerilim artacak, Türkiye-AB ilişkileri bozulacak.TARAFLAR ARASINDAKİ GÖRÜŞ FARKLARI…Türk ve Rumlar arasında temel bir görüş ayrılığı var. KKTC Cumhurbaşkanlığı müsteşarı Ergün Olgun Salı günü CNN TÜRK’teki MANŞET programında ilk defa açıkça Türk ve Rumların tutumlarını açıkladı.Ne yazık ki bugüne kadar bizler dahi KKTC’nin attığı adımların ne olduğunu tam anlamıyla bilmiyorduk. Denktaş’ın katı bir tutum sergilediği izlenimindeydik. Olgun’un anlattıkları, Türk tezinin “çözümsüzlük” değil, kendi çıkarını düşünen bir çözüm formülü olduğunu gösterdi.Kısaca özetlersem, durum şöyle:- Türk tarafı, bugünkü Cumhuriyeti lagvedip yeni bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurmak, Rumlarla Türklerin bu yeni Cumhuriyeti oluşturan iki eşit ve egemen ayağını oluşturmalarını istiyor.- Rum tarafı ise, bugünkü statünün devam etmesini ve Türk ile Rum toplumlarına daha geniş eşitlik verilmesini istiyor.Aslında görüş ayrılığı temelden kaynaklanıyor.Yeni bir Kıbrıs mı kurulsun, eskisi ile ve Türk tarafına ek haklar verilerek mi devam edilsin.Bu ikilemi Türk ve Rumlar çözemezler. Avrupa Birliği’nin araya girmesi şarttır.AB İSE KENARDA SEYREDİYOR…Avrupa Birliği harekete geçmediği taktirde, Kıbrıs’ta çözüm bulabilmek imkansızdır. Başta İngiliz temsilci Lord Hanney olmak üzere, çeşitli başkentlerden gelen mesajlar, yeni bir Kıbrıs Cumhuriyeti fikrinin benimsendiğini gösteriyor. Ancak bu çabalar henüz çok cılız. Üstelik zamanda hızla akıp gidiyor.Tarafları tek başlarına bıraktığımız taktirde herhangi bir sonuç alınamaz.Rumlar haklı olarak, bugünkü statükoyu bozmak istemeyecekler, Türkler de kendi açılarından haklı olarak yeni bir Kıbrıs’ın kurulmasını, bu Kıbrıs’ta kendilerine eşit bir statü oluşturulmasını ve 1960’larda yaşanan trajedilere geri dönülmemesini isteyeceklerdir.AB bu denklemde seyircilik yaparsa, kendi eliyle tüm dengeleri bozacaktır. Çözüm bulunamadığı ve Kıbrıs, Türkler olmadan AB’ye tam üye yapıldığı taktirde, bugünkü ortam yok olacaktır.- Türkiye- AB ilişkilerinde bugüne kadar alınan mesafe de kaba olacaktır. Türkiye’de değişimci akımların bayrağı durumuna giren AB, tılsımını kaybedecek ve reform paketinin uygulanmasında önemli engeller doğacaktır. MHP haklı çıkacak ve güç kazanacaktır.- Bunca mesafe alınan Türk-Yunan ilişkileri, yeniden eski gerilimli döneme girecektir. Barış yolunda atılan adımlar heba edilecek ve Ankara ile Atina bölgede birbirine düşman konuma gireceklerdir.- Kıbrıs’ta gerilim artacak ve iki toplum arasında kurulan ortam kaybolacaktır.- Avrupa Birliği verdiği sözde durmayan, güvenilmez bir kurum gözüyle görülecek, Kıbrıs’ı ne pahasına olursa olsun, Türkiye’den koparma planıyla hareket ettiği izlenimi yoğunlaşayacak.Durum böylesine kritik.İki taraf arasında, (ilkeler hariç) önemli mesafeler alındı. Şimdi AB’nin hareketlenmesi ve taraflara son bir ivme kazandırması gerekmektedir. Türk tarafının nereden nereye geldiğine bakarsak, Denktaş’ı “karanlıklar prensi” diye suçlayamayız.AB, Kıbrıs’ta böylesine hoyratça davranmamalı, dengeleri bozmamalıdır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!