A
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2008 10:36
Türkiye'nin AB'ye adaylık süreci devam ederken, kamu kurumlarının yanı sıra pek çok sivil toplum ve meslek örgütü de bünyesinde AB birimleri oluşturuyor.
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonunun yürüttüğü İletişim ve Bilgilendirme Destek Programı çerçevesinde kurulmuş olan İstanbul'daki AB Bilgi Merkezinden edinilen bilgiye göre, büyük holdinglerden bakanlıklara, belediyelere, meslek örgütlerine kadar çok farklı yelpazedeki kurumların, AB ile ilgili çalışmalar yürütmek üzere birimleri bulunuyor.
AB Bilgi Merkezine göre AB'nin istihdam alanında verdiği destek, İŞKUR projesi gibi somut istihdam yaratma projelerinde de ortaya çıkıyor.
Bu çerçevede, geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen İŞKUR projesinin devamı olarak 15 Ocak 2008 tarihinde, 16 milyon avrosu hibe planına tahsis edilmek üzere toplam 20 milyon avro bütçeye sahip “Aktif İstihdam Tedbirleri Hibe Programı” da başlatıldı.
Ayrıca Avrupa Komisyonunun aday ülkelere yönelik yeni mali yardım aracı olan Katılım Öncesi Mali Yardım Aracının İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi bileşeni kapsamında da, 2007-2009 yılları arasında kullandırılmak üzere 186 milyon avro ayrılmış bulunuyor.
AB Bilgi Merkezine göre, Türkiye-AB müzakerelerinin devam ediyor olması, devlet kurumlarının, sektörel örgütlerin ve şirketlerin AB müktesebatını inceleme ve uygulama amaçlı yetişmiş uzmanlara duyacağı ihtiyacın da devam edeceği anlamına geliyor.
Ayrıca, AB mali yardımlarının yıldan yıla artacak olması, doğal olarak farklı sektörlerde daha çok ortak projelerin uygulanması ve daha fazla kişinin bu projelerde çalışacak olmasına imkan sağlayacak.
Piyasada AB çalışmalarına yönelik kalifiye eleman yetiştirme amacıyla hizmet veren Avrupa Komisyonu Destekli Jean Monnet Burs Programı bulunuyor.
Kamu ve özel sektör çalışanları ile son sınıf ve lisansüstü öğrencileri, bu programa başvurup AB ülkelerinde müzakere başlıklarına ilişkin konularda lisansüstü eğitim alabiliyorlar.
“SÜREÇ, AB'Yİ TANIYAN ELEMAN İHTİYACI DOĞURUYOR”
Kamu kurumları, yarı kamu kurumları, meslek örgütleri, birlikleri ve sivil toplum kuruluşları, bu süreçte, AB konusunda yetişmiş personel istihdam etmenin yanı sıra üniversitelerin AB enstitüleriyle işbirliğine giderek, kendi personellerine bu alanda eğitim aldırmayı da tercih edebiliyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi AB Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ayhan Kaya, AB Enstitüsünün bir üniversite bünyesinde kurulduğu için her şeyden önce bir araştırma ve eğitim kurumu olduğuna dikkati çekerek “AB konusunda da amacımız kamuoyunu bilgilendirmek, tartışma platformu sağlamak ve eğitim vermektir. Kurumlar, AB lisans ve yüksek lisans programlarımızda yetişmiş öğrencilerimizi istihdam edebilir ya da halihazırda kadrolarında bulunan elemanların bu bölümlerde eğitim almalarını sağlayarak, AB konusunda yetişmiş uzman ihtiyaçlarını karşılayabilirler” dedi.
Kaya, akademik programların yanı sıra enstitünün, her türlü meslek grubundan katılımcıya açık bir AB sertifika programı sunduğunu; talep ve ihtiyaca göre farklı kurumlar için özel eğitim programları düzenlediğini söyledi.
Türkiye'nin AB'ye adaylık sürecinde, hem kamu hem de özel sektörde AB müktesebatını, AB ve kurumlarını tanıyan ve AB açılımından faydalanarak ortaya yeni projeler koyabilecek eleman ihtiyacı doğduğunu belirten Kaya, kurumların da kendi kuruluş amaçlarına göre bünyelerinde bir AB çalışma bölümü oluşturduklarını ya da var olan bölümlerinde AB hakkında bilgi sahibi eleman istihdam etme yolunu seçtiklerini söyledi.
Kurumların kimlikleri ile ilgili olarak AB ile ilişkilerinin de farklılaştığına dikkati çeken Kaya, şöyle dedi:
“Bazı kurumlar kırsal kalkınma için AB'ye proje sunarken, bazı kurumlar teknoloji ve yenilik üretmeye çalışıyorlar. AB 6. ve 7. Çerçeve Hibe Programları çerçevesinde birçok sanayi ve kamu kuruluşu, üniversitelerle ortaklaşa ya da kendi kurdukları ortaklıklar çerçevesinde AB fonlarından faydalanıyorlar. Bu projeleri hazırlama, başvurma ve yürütme süreçlerinde AB hibe programları konusunda uzmanlaşmış kişilerle çalışıyorlar. STK ve üniversiteler de AB tarafından desteklenen projeler hazırlıyor ve AB projeleri hakkında uzmanlaşmış ekiplerle çalışıyorlar.
Biz, ülkemizde, AB'nin yeni bir istihdam alanı yarattığını ve bu alanın da genişlemesi gerektiğini düşünüyoruz.”
“AB, BİR ANLAMDA BİR İSTİHDAM KAPISI”
Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yıldıray Sak da, enstitülerinde hukuk, uluslararası ilişkiler ve iktisat ana bilim dallarında master ve doktora programları bulunduğunu aktardı.
Enstitüden mezun ettikleri öğrencileri, eğilimlerine göre kamu kurumlarına veya özel sektöre yönlendirdiklerini ifade eden Sak, AB Genel Sekreterliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Ticaret Odası (İTO), Edirne Ticaret Odasında, EPDK, Tarım Bakanlığı, bakanlık ve kuruluşların AB daire başkanlıkları, genel müdürlükleri ve birimlerinde öğrencilerinin bulunduğunu anlattı.
Kurumların AB konusunda gerek kendi elemanlarının eğitiminde gerek AB ile ilgili işlerde kendilerinden destek istediğini ve AB'nin yeni istihdam alanı yarattığının söylenebileceğinin dile getiren Sak, şöyle konuştu:
“Ama bizim enstitümüz için şöyle bir şey denemez. Bunu demek doğru değil, buralara uzman yetiştirmiyoruz biz. Bu insanlar tek başına gidip avukatlık da yapıyorlar, bürolarını kuruyorlar, avukatlık şirketlerine gidiyorlar, yurt dışına çıkıyorlar, akademisyen oluyorlar, bankalarda uzman oluyorlar AB ile ilgili. Ama bir bölümü de kamu kuruluşları ya da yarı kamu kuruluşları dediğimiz barolar, Borsalar Birliği, Barolar Birliği, buralarda istihdam ediliyorlar. Bu bir istihdam kapısı bir anlamda.”
İSO
İstanbul Sanayi Odasında (İSO) AB ile ilgili çalışmalar, Avrupa Birliği ve Dış Ekonomik İlişkiler Şubesi tarafından yürütülüyor.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, 2001 yılında kurulan şubenin, daha önce Gümrük Birliği sürecine yönelik olarak yürütülen çalışmaların yeniden düzenlenmesiyle oluşturulduğunu belirtti.
Şubede KOBİ'lerin bilgilendirilmesi, AB pazarına girişte yaşadıkları sorunlara çözüm üretilmesi gibi faaliyetlerin yürütüldüğünü aktaran Küçük, 2008-2013 yılları arasında faaliyet gösterecek olan Entreprise Europe Network çerçevesinde, şubenin, bundan böyle AB mevzuatı, iş ortaklıkları ve dış ticaretin yanı sıra teknoloji transferi, yenilikçilik ve araştırma kapasitesinin artırılması ile firmaların 7. Çerçeve Programının olanaklarından yararlanması yönünde de etkinlik göstereceğini kaydetti.
Küçük, şu anda 6 kişinin istihdam edildiği birimdeki çalışanlarda lisans veya lisansüstü eğitimlerini AB, uluslararası ilişkiler, işletme veya ekonomi gibi bölümlerde tamamlamış olmaları, yabancı dil bilmeleri, dış ticaret ve sektörel konularda bilgi sahibi olmaları gibi kriterlerin göz önünde bulundurulduğunu kaydetti.
TÜSİAD'IN AB ÖRGÜTLENMESİ
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinden (TÜSİAD) edinilen bilgiye göre, 1990'lı yıllardan itibaren TÜSİAD Yönetim Kurulu üyelerinin başkanlıklarını yürüttüğü çalışma komisyonları ve Genel Sekreterliğinin bölümler temelinde örgütlenmesinde, 1987'den bu yana üyesi bulunulan Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BUSINESSEUROPE'un (eski adıyla UNICE) örgütlenme yapısı yol gösterici oldu.
TÜSİAD'ın iç örgütlenmesi, Türkiye'nin AB adaylığının teyit edildiği 1999 yılından itibaren de AB ile müzakere başlıklarını içerecek şekilde yeniden gözden geçirilerek, yaklaşık tüm başlıklara yönelik çalışma grupları oluşturuldu.
Bugün her yönetim kurulu üyesinin başkanlığını yürüttüğü 9 tematik komisyon ve teknik bazdaki uzmanların katılımıyla faaliyet gösteren 30'u aşkın çalışma grubu bulunuyor.
Ayrıca, Ankara ve Brüksel temsilcilikleri ile Paris ve Berlin bürolarının faaliyetleri de bu süreç dahilinde değerlendirilirken, tüm temsilcilik, komisyon ve çalışma gruplarının AB'ye uyum alanındaki faaliyetleri de AB ve İç Pazara Uyum Komitesi adlı bir koordinasyon komitesi tarafından yönlendiriliyor.