Güncelleme Tarihi:
“K-krizi”, “katılım” kelimesinden geliyor. AB’ye aday üye olan ve müzakereler yürüten Türkiye için bundan önceki resmi belgelerde “katılım-accession” sözcüğü kullanılıyordu. Ancak son dönemde Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı çıkan Fransa, AB’nin Türkiye konusunda yayınlayacağı tüm resmi belgelerde “katılım” kelimesinin çıkarılmasını istedi.
Bu durum, Brüksel’de yarın yapılacak Ortaklık Konseyi toplantısından önce yapılan hazırlık çalışmalarında da aynen gündeme geldi.
Fransa’nın “katılım” kelimesine vetosunu öğrenen Türkiye de, “katılım kelimesi yer almazsa, toplantıya katılmayacağız” restini çekti.
FORMÜL BULUNDU
Ortaklık Konseyi’nin kurtarılması için tüm hafta sonu devam eden Türkiye-AB temasları sonucunda, “katılım” kelimesi bildiride yer aldı. Ancak önüne, “hazırlık” kelimesi getirildi ve bildiride yer alacak cümle, “Türkiye’nin katılıma hazırlığı konusundaki gelişmeler” olarak geçti.
Zeynep Gürcanlı YAZIYOR
Eğer Fransa, formüle itiraz etmezse, Babacan akşam saatlerinde Brüksel’e gidecek. Fransa’nın “katılım” kelimesine vetosu sürer ve bildiri taslağı değişirse, Türk Dışişleri Bakanı da duruma tepki koymak için Ortaklık Konseyi toplantısına katılmayacak.
BİLDİRİDE NELER VAR NELER…
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın “katılım” kelimesi nedeniyle AB’yi eleştirdiği bildiride, aslında Türkiye’yi rahatsız edebilecek pek çok unsur bulunuyor.
Bildiride özellikle, Türk yargısına “demokratik süreçten uzaklaşma” eleştirisi yapılıyor.
AB’nin hem AKP, hem de DTP hakkındaki kapatma davalarını yakından izlediğinin kaydedildiği bildiride, “kapatma davalarında AB kriterlerine uyulması” da isteniyor.
Bildirideki bu diplomatik ifadenin anlamı şu; “Türkiye, siyasi parti kapatma davalarında AB’nin bağlı olduğu Venedik kriterlerine uymalıdır. Yani, şiddete başvurmamış ya da şiddete başvurma çağrısı yapmamış hiçbir siyasi parti kapatılmamalıdır…”
“TÜRK YARGISI, HALKTAN UZAKLAŞTI” MESAJI
Bildiride Türkiye’deki yargı sisteminde “reform yapılmasının” gereği üzerinde de durularak, “Türkiye'deki yargı sisteminin tarafsız, bağımsız, güvenilir, şeffaf ve etkili olması büyük önem taşımaktadır. Hukuk üstünlüğü güçlendirilmelidir” deniliyor.
Bildiride ayrıca, Türkiye’de "yargının tarafsızlığının güçlendirilerek, halkın yargıya olan güveninin artırılması" da isteniyor.
BABACAN’A GÖRE, AB’NİN KARIŞMASI “DOĞAL…”
Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AB’nin Türkiye’de yaşanan gelişmeler konusunda “yorumda bulunmasının”, Türkiye’nin üyelik müzakerelerini yürüten bir ülke olması nedeniyle, “tabi karşılanması gerektiğini” söyledi.
Ankara’yı ziyaret eden Tunus Dışişleri Bakanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında Babacan, AB’nin hazırladığı ortaklık konseyi bildiri taslağında kapatma davası ve Türk yargısı konusunda yer alan unsurların hatırlatılması ve “sizce bu Türkiye’nin içişleri karışmak mıdır_?” sorusu üzerine, müzakere sürecinin başlamasından sonra yayınlanan “müzakere belgesine” atıfta bulundu. Türkiye’nin AB ile katılım müzakereleri yapan bir ülke olması açısından, AB kurumlarının ya da tek tek AB ülkelerinin, Türkiye’de yaşanan gelişmeler konusunda yorum yapmalarının “tabi karşılanması gerektiğini” kaydeden Babacan, şöyle dedi:
”Türkiye, AB ile katılımı müzakerelerini sürdüren bir ülke. Türkiye’nin AB ile 2005 yılında mutabık kaldığı bir müzakere belgesi var. Bu açıdan bakınca, Türkiye’deki gelişmelerle ilgili olarak AB’nin yorumlarda bulunması, pozisyon belirlemesi, raporlar hazırlanması, ilişkilerin tabiatında var. Bu aday ülkeler, AB ile katılım müzakereleri yapan tüm ülkelerin tümü için geçerli.”
Asıl yapılması gerekenin, AB üyesi ülkelere “Türkiye’deki gelişmelerin doğru şekilde anlatılması” olduğunu kaydeden Babacan, “Doğru bilgiye ulaşmalarının ardından da, bu doğru bilgilere dayanılarak yapılan yorumlar da şüphesiz AB’nin kendi yorumlarıdır” diye konuştu.