Güncelleme Tarihi:
Referans’ın dikkat çektiği mesleki eğitim sorunlarının doğru olduğunu belirten Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik, AB’den meslek okullarının rehabilitesi için 5 yıllık bir destek programı çerçevesinde 51 milyon euroluk hibe alınacağını bildirdi.
“Mesleki eğitime gençlerin yönlendirilmesi için üç önemli nokta var. Teknik eğitim görmüş öğrencilere üniversiteye girişte teknik birimleri seçmesi için puan verilmesi gerekiyor. İkincisi, sanayi kesimi ile meslek liselerinin ortak çalışması elzem. Üçüncüsü de, meslek liselilerin işletmelerde staj yapmalarına zorunluluk getirilmesi lazım. Öğrenciyi staja almayan işverene ceza sistemi uygulanmalı.”
Kendisi de meslek lisesinden yetişen Ford Otosan’ın Eğitim Uzmanı Celal Orak, böyle diyor. Avrupa’nın “En iyi Ford fabrikası” seçilen Kocaeli üretim tesislerinde eğitim - sanayi işbirliğinin de en verimli modeli yürürlüğe konulmuş.
Bu nedenle, Orak’ın söyledikleri çok önemli. Türkiye’de en fazla mühendis çalıştırmanın yanında 6 binin üzerinde “ara eleman” yani, endüstri meslek liseli genci geleceğe yetiştiren bir fabrikanın uzmanının sistemdeki tıkanıklığı bilmemesi imkansız.
Ona göre eğitimciler, işverenler ve aileler seçimlerini yapmalı.
İşsizlikle mücadelenin yolu, geleceği yönetecek mesleklerin seçimlerine bağlı. Yol haritası da önümüzde... AB ülkeleri, ABD ile rekabet için Ar - Ge bütçelerini sürekli yükseltip, mesleki eğitime daha çok para harcamaya yönelirken, Türkiye, durduğu noktayı yeniden gözden geçirmeli.
51 milyon euro iyi kullanılmalı
Eğitim cephesinde bu yönde hırs ve gelişmeler var mı? Milli Eğitim Bakanlığı’nın elinde, AB Komisyonu’nun mesleki eğitimin rehabilitasyonu için hibe yardımlı “uygulanabilir” bir program ve proje olduğunu anlatıyor yetkililer. Konuyla ilgili çalışmaları yönlendiren Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik, önce Referans’ta yer alan dizinin son derece uygun bir dönemde yayımlandığını söylüyor, sonra da “Mesleki eğitimde var olan problemleri gün ışığına çıkardınız. Maalesef sorunların çözümünde geç kaldığımız doğru” diyor.
Çelik, mesleki eğitimde AB’nin 51 milyon euroluk hibe desteğiyle gelecek 5 yılda 105 pilot okulda uygulamaya başladıkları “Mesleki Eğitimi Güçlendirme Projesi” ya da kısa adıyla MEGEP’in hedeflerini anlatıyor. Türkiye sathındaki 105 okulun belirlenmesi anket çalışmalarıyla gerçekleştirilmiş.
MEGEP’in özü, AB ülkelerinde başarıyla yürütülen ve mesleğe yönlendirmeyi özendiren “yüzde 65 meslek lisesi - yüzde 35 genel lise” ilkesine ve “arza göre değil talebe göre eğitim” prensiplerine, AB’nin ihtiyaçlarına ve Türkiye’nin kalkınma stratejilerine dayanıyor.
Sözü, Çelik’e verelim ve programın önceliklerine geçelim:
— Mesleki eğitime gençlerin yönelmesi ve ailelerin çocuklarını göndermesi için yeni planlar yürürlüğe konuluyor. Üniversite kapısında yığılmayı önlemek, ihtiyaç duyulan sektörlere eleman yetiştirilmesi için sanayicinin de ihtiyaç duyduğu teknolojisi yüksek meslek alanları belirleniyor.
— Bilgisayar, elektrik ve elektronik, otomotiv ve otomotiv yan sanayi gibi teknik proses alanları ile hizmet sektörü (turizm, dış ticaret, mağaza işletmeciliği) gibi alanlara öncelik veriliyor.
— 250 meslek dalı için AB normlarına göre standart tanımlar ve çalışma düzenleri belirleniyor. İŞKUR, bu standartları güncelleştirmek için çalışmalar yapıyor.
—Modüler bir yapıyı öngören programın uygulanacağı okullarda rehberlik hizmetleri çağdaş koşullara bağlanıyor. Örneğin ilköğretimden sonra 9’uncu sınıfa gelmiş bir gencin yetenek ve becerilerine göre hangi meslek alanlarında çalışacağına karar vermesi ve doğru seçim yapması için tanıtım modelleri uygulanmasına önem veriliyor. Bu konuda ailelerle birlikte hareket edilmesi planlanıyor.
— Programın “öğretmen yetiştirme” ayağını oturtmak için de yeni hizmet içi eğitim projeleri gündeme geliyor. 105 okulda çalışacak yeni öğretmen alımı yanında, eski öğretmenlerin de bilgilerini güncelleştirme çalışmaları hızlandırılıyor.
İşveren, hangi rolü üstleniyor?
Müsteşar Yardımcısı Çelik, “Programda işveren tarafının rolü ne olacak?” sorusuna, “Sadece işverenler değil, sendikalar da devreye sokuluyor” diyor ve ekliyor:
“MEGEP Projesinin başarıya ulaşması sadece öğretmen, öğrenci ve atölye simülasyonlarının yenilenmesiyle gerçekleştirilemez. Yetişecek elemanları kullanan kesimlerin çatı örgüt ve derneklerini de devreye alıyoruz.”
Patron kesiminden, İşverenler Sendikası Konfederasyonu (TİSK), Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) yöneticileri, her çalışmada ve karar almada etkin olacaklar. İşçi ve sendika kesiminden ise Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, taraflar arasında yer alacak.
Böylece, mesleki eğitimden beklenen başarı ve sonuçların alınmasında bütün kesimlerin eli taşın altına girmiş oluyor.
Çelik, program için yüksek öğretimden de destek aldıklarını, 121 meslek teknik yüksek fakültesiyle işbirliğine gittiklerini belirtiyor.
Meslek liselinin önü açılmalı
Müsteşar Çelik, meslek lisesi öğrencilerinin şu anda var olan “üniversite ve yükselme kapıları bize kapalı” imajından mutlaka kurtulmaları gerektiğini, katsayı sorununun çözümüyle ve MEGEP projesiyle bunun gelecek öğretim döneminde netleşeceğini de söylüyor.
Ona göre meslek liseliler, isterlerse üniversiteye de giderler, master ve doktora da yapabilirler. Tercih ve seçme özgürlüğü verip, mesleki eğitimin cazibesini artırdıktan sonra her şeyin mutlu bir sona gideceğine inanıyor.
İşin özü, YÖK tartışmalarını yaparken, meslek liselilerin geleceğinin en iyi senaryolara bağlanması gereğini hem hükümet, hem işveren ve hem de eğitimciler gerçekten kabul etmeliler. Çünkü, bedel ödeyenler en çok gençler ve onların aileleri oluyor.
Projenin öğretmen yetiştirme ayağını oturtmak için yeni öğretmen yetiştirme programları devreye giriyor. Eski öğretmenlerin bilgilerini güncelleştirme programları hızlandırılıyor. Geçerli olmayan dallar kapatılırken, eskiyen müfredatlar yenileniyor.
TÜSİAD ve MÜSİAD ne diyor?
TÜSİAD, yıllardır meslek eğitimin modernize edilmesi ve rehabilitesi için başa gelen hükümetlerin dikkatini çekecek uyarılar yapıyor. Bu uyarılarını da zaman zaman yayımladığı rapor ve kitaplarla kamuoyuna duyuran dernek, yeniden yapılanmanın yol haritasını da açıklıyor.
AB Komisyonu ile Brüksel’deki temsilciliği yoluyla her zaman direkt ilişkide olan TÜSİAD, yeni projenin en büyük takipçisi olacak. Başkan Ömer Sabancı, kendisi de bir sanayici olarak mesleki eğitimin yeni yüzünün AB’ye çevrilmesi gerektiğini düşünüyor. Ona göre ihtiyaçlar belli. Sanayi ve hizmet sektöründe Türkiye, gelir kaleminde en çok nereden para kazanacağının hesap ve kitabını iyi yapmalı. Buna uygun eleman yetiştirmeli ve eskimiş programları bırakmalı.
Daha çok küçük ve orta boy işletmelerin patronlarını çatısında barındıran MÜSİAD’ın Başkanı Dr. Ömer Bolat ise gerçekleri ortaya şöyle koyuyor: “Hiçbir meslek sahibi olmadan ve üniversitelere giriş şansı da yüzde 10’dan fazla olmayacağını bile bile hala genel liselere öğrenci üretmeye devam ettirmenin mantığını anlamak mümkün değildir. Mesleki eğitime hak ettiği yeri vermedikçe sorunlara çare üretilemez. Bu okullara her yönden kalite getirilmeli, öğretmenler çok iyi yetiştirilmelidir. Sırf, bir okul diploması almak için girilecek yer olarak görülmemeli meslek okulları. İşletmelerin belkemiğini oluşturan kaliteli ara eleman bulmakta sıkıntı çekilirken, meslek okullarından mezun olup üniversite kapısında yığılan gençlere üzülüyoruz. Üniversite kapısı da kapanmadan bu gençlere özendirici, teşvik edici yöntemler bulunmalıdır.”
Başkanlar: Biz desteğe hazırız
Bakanlığın mesleki eğitimi iyileştirme projesi MEGEP için patron kesimi hazır görünüyor. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Hangi aşamada hangi katkı istenirse, ben ve yöneticilerim her zaman görevde olacağız” diyor. Onu, sanayi kentlerinin başkanları izliyor.
Güneydoğu Anadolu’nun marka sanayi kenti Gaziantep’in Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, çok açık ve net şöyle konuşuyor: “Kaliteli ürün, kaliteli eleman tarafından üretilir. Kaliteli eleman ise meslek liselerinde yetişir. Türkiye’nin en büyük sıkıntısı, vasıflı ara elaman açığı. İşte bu yüzden meslek liseleri önemli. Hem sayıları hem donanımları artırılmalı öncelikle. Meslek lisesi mezunları, benim kentimde boşta gezmiyor. Ancak, bu okullardan mezun olanlar, daha iyiye ulaşmak istiyorlar. Bunu da göz ardı etmeden, standart bir modelin geliştirilmesi için bakanlığın yanındayız.”
Orta Anadolu’daki patronlardan da destek var. Konya Sanayi Odası Başkanı Ahmet Şekercioğlu, “Ara eleman açığımız had safhada. Bu kadar işsizin olduğu bir memlekette bir yandan da eleman sıkıntısı çekilmesi anlaşılmaz bir çelişkidir” diyor ve ekliyor: “Müfredat programları yenilenerek, standartlara uygun eleman yetiştirmeliyiz. Üniversite önündeki yığılmayı da böyle önleriz. Biz, kentimizdeki meslek lisesi öğrencilerini istediğimiz şekilde modüle etmek için zaten katkılarımızı sürdürüyoruz. Buna devam edeceğiz.”
İstanbul’dan da aynı ses yükseliyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Mehmet Yıldırım, meslek lisesi öğrencilerinin yükselme hevesini desteklemek için Ticaret Üniversitesi açtıklarını belirtirken, şöyle konuşuyor: “ Meslek eğitimi, kafaya göre değil arz ve talebe göre yapılır. Reel sektörün sesini dinlemeyen ve isteğini almayan eğitimden yetişen gençleri boş yere işsiz gezmeye itmek, kimsenin hakkı değildir. Milli Eğitim Bakanlığı, üretime dönük eğitim modeline dönmeli. Eskimiş, modası geçmiş programlar hemen sonlandırılmalı.”