Güncelleme Tarihi:
AVRUPA Birliği'nin (AB) kuruluşunun ilan edildiği Roma Sözleşmesi'nin imzalanmasının 50'inci yıldönümü vesilesiyle Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen kutlamalar çerçevesinde “Berlin Deklarasyonu” da imzalandı.
Soğuk Savaş döneminde eski Doğu Berlin sınırları içinde kalan “Alman Tarihi Müzesi”nde düzenlenen imza törenine AB üyesi 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanları katıldı. AB dönem başkanı sıfatıyla kutlamalara evsahipliği yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, imza töreni öncesi yaptığı konuşmasında “Bir dönemler bölünmüşlüğün sembolü olan Berlin, artık birleşmenin sembolüdür. Berlin Deklarasyonu'nun burada imzalanmasının ayrı bir önem ve anlam taşımaktadır” dedi.
Roma Sözleşmesi'nin imzalanması döneminde bazı çevrelerin çok karamsar olduğuna ve “Bu sözleşmenin imzalanması şansı yok. İmzalansa bile üye ülkelerin ulusal parlamentoları kabul etmez. Kabul etse bile uygulanmaz” dediklerini hatırlatan Merkel, “Görüldüğü gibi bugün AB'nun 50'inci yılını birlikte kutluyoruz” dedi. Angela Merkel, bir Fransız'ın da “Sözleşmeler kızlar ve güller gibidir. Sadece belirli bir süre ayakta kalırlar” dediğini hatırlatırken, “İşte biz bugün bu yaşlı kızın Berlin Deklarasyonu'nu imzalıyoruz” diye espri de yaptı. Merkel, kendilerinin dönem başkanlığında Avrupa Anayasa'sın şekillenmesi için yoğun çaba göstereceklerini de yineledi.
Başbakan Angela Merkel, AB'nin bir barış, özgürlük projesi olduğuna dikkat çekerken, “AB ile bir rüya gerçekleşti” dedi.
Avrupa'nın lokomotifi
AB Konseyi Başkanı Jose Manuel Barroso da Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering de yaptıkları konuşmalarda, AB sayesinde Avrupa'da en uzun barış dönemi yaşandığına dikkat çekerken, ilerde de bunun kalıcı olacağının altını çizdiler.
Barroso, Almanya'nın baştan itibaren AB'nin lokomotifi olduğunu belirtirken, “Almanya'nın dayanışması olmasıydı bu mümkün olmazdı” dedi.
Bir dönemler bölünmüşlüğün sembolü olan Berlin'de 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının biraraya gelmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Barroso, “20 yıl önce bunu kimse düşünemezdi bile” diye konuştu. Barroso, 1957 yılından bu yana AB ülkelerindeki halkın refahının 50 misli arttığına da dikkat çekerken, “AB bir ortak değerler projesidir. Bu ortak değerlere hep birlikte sahip çıkalım. Halkın bu
Hans-Gert Pöttering de, AB'nin Avrupa tarihinin en büyük barış projesi olduğunun altını çizerken, “Biz AB halkalarını bütünleştirmeliyiz. Bizim için insanlar hep önplandaydı, öyle de kalmalı. Biz eşit haklara sahip Avrupalıyız. Ortak değerleri ancak birlikte savunabiliriz. İşte bu nedenle AB gereklidir. Kendimizi bir aile olarak hissedersek gelecek şansımız daha büyük olacaktır” açıklamasında bulundu.
Köhler'den uyarı
Almanya'nın Cumhurbaşkanı Horst Köhler, AB üyesi devlet ve hükümet başkanları onuruna önceki akşam verdiği akşam yemeğinde yaptığı kısa konuşmasında bazı uyarılarda da bulundu.
“Avrupa insanların kafalarına ve kalplerine geri dönmeyecek şekilde yerleşmelidir” diyen Köhler, AB'nin halka daha iyi anlatılması gerektiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Köhler, “Avrupalıların birbirlerine hada fazla ilgi duyması ve birbirlerinden daha fazla haz duyması için neden daha fazla çaba göstermiyoruz?” derken, bir Avrupa televizyon kanalının devreye sokulmasını da gündeme getirdi.
Papa'dan kınama
Hıristiylan aleminin dini lideri Papa 16. Benedikt, Berlin Deklarasyonu'nda Hıristiyan ve Yahudi geleniğine atıfın yer almamasını kınadı. “Şayet Tanrı ve Hıristiyan köken unutulursa Avrupa kendisini inkar etmiş olur” dedi.
Almanlar'dan olumlu yaklaşım
Almanlar'ın yarıdan fazlasının AB'ye olumlu yaklaştığı ortaya çıktı. “Forsa” tarafından yapılan son kamuoyu yoklamasında Almanların yüzde 52'sinin AB'nin Almanya'nın lehine, yüzde 23'ünün ise aleyhine olduğu görüşünde birleşti. Almanların yüze 25'i ise bu konuda bir görüş belirtmedi.
Aynı kamuoyu yoklamasında Almanların yüzde 54'ünün Alman Markı'ndan (DM) vazgeçilerek Euro'ya geçilmesinin bir hata, yüzde
Berlin deklarasyonu
AB dönem Başkanı ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering'in imza koyduğu Berlin Deklarasyonu şöyle:
Avrupa, yüzyıllarca barış ve karşılıklı anlayış umudu fikriydi. Bu umut gerçekleşti. Bu umut bize barış ve refah imkanı kıldı. Bu umut sayesinde farklılıklar aşıldı ve birliktelikler önplana çıktı. Her üye Avrupa'nın bütünleşmesine hukuk devleti ve demokrasinin güçlenmesine katkıda bulundu. Orta ve Doğu Avrupa'daki barış seven insanlara Avrupa'nın doğal olmayan bölünmüşlüğünün aşılması için bugün müteşekkiriz. Avrupa'nın bütünleşmesi bize geçmişteki kanlı sürtüşmelerden ve acı dolu tarihten öğrendiğimizi gösterdi. Daha önceleri hiç mümkün olmamış şekilde bugün birbirimizle içiçe yaşıyoruz. Avrupa Birliği yurttaşları mutlulukta birleştik.
AB'de ortak ideallerimizi gerçekleştiriyoruz. Bizim için insan hep önplandadır. Hakları tartışılmaz. Kadın ve erkekler eşittir. Barış, özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti, refah ve güvenlik, hoşgörü ve katılım, adalet ve dayanışmayı geliştirmek istiyoruz. AB'de birlik içinde yaşıyoruz. Bu da kendisini üye ülkelerde demokratik birliktelik ve Avrupai kurumların ilişkisiyle daha iyi görülmektedir. AB eşitlik ve biriyle dayanışma içinde olma temelleri üzerine kurulmuştur. Üye ülkelerin çıkarlarını eşit şekilde gözönünde tutuyoruz. Biz AB'de üye ülkelerin kendi kimliklerini ve farklı geleneklerini korumalarını istiyoruz. Sınırların açık olması, yaşayan farklı diller, kültürler ve dinler hepimiz için
Ulusal sınırlar içinde kalmayan meydan okumalarla karşı karşıyayız. Bunun yanıtı AB'dir. AB halklarının refahı için gelecekte de ancak bu Avrupai toplum idealini koruyabiliriz. Bu Avrupai model ekonomik başarı ve sosyal sorumluluğu bütünleştiriyor. Ortak piyasa ve Euro bizi daha da güçlendiriyor.
Ekonominin küreselleşmesini ve uluslararası alanda rekabeti ancak birlikte şekillendirebiliriz. Avrupa'nın zenginliği, insanların bilgisinde ve becerilerinde saklıdır. Kalkınmanın, istihdamın ve sosyal birlikteliğin anahtarı budur.
Terörizme, organize suçlara ve kaçak göçe karşı birlikte mücadele edeceğiz. Özgürlük ve yurttaşlık haklarını, karşı olanlara karşı birlikte savunacağız. Irkçılık ve yabancı düşmanlığına asla şans tanınmalıdır. Bir sürtüşmelerin dünya genelinde barışçı yöntemlerle çözümlenmesi insanların terör, şiddet ve savaş kurbanı olmaması için ağırlığımızı koyacağız. Fakirlik, açlık ve hastalıkları geri plana atmak istiyoruz. Bu alanda öncü bir rol üstlenmek istiyoruz. Enerji politikası ve doğu korunmasında birlikte hareket etmek ve iklim değişikliğinin küresel tehdit haline gelmesinin engellenmesine katkıda bulunmak istiyoruz.
Avrupa Birliği gelecekte de üye ülkelerinin açık tutumuna ve üyelerin AB'nin iç gelişmesini sağlamlaştırma arzusuna bağlıdır. AB bundan sonra da demokrasi, istikrar ve refahın sınırlarını taşmasına da katkıda bulunacaktır. Avrupa'nın bütünleşmesiyle eski nesillerin bir rüyası gerçekleşti. Tarihimiz de bu şansın, mutluluğun gelecek nesiller için de korunması uyarısında bulunmaktadır. İşte bunun için biz Avrupa'nın politik gücünü çağa uygun bir şekilde yenilemeliyiz. İşte bu nedenle bugün Roma Sözleşmesi'nden 50 yıl sonra AB''yi 2009 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar yeni temeller üzerine oturtmak amacıyla biraraya geldik. Çünkü biz biliyoruz ki, Avrupa bizim birlikteki geleceğimizdir.