Güncelleme Tarihi:
Jülide Kural Selek davasında
Eminönü'deki Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin ölümü ile sonuçlanan patlamaya ilişkin davada, tutuksuz sanık Pınar Selek, "Barışamadık'' adlı kitabı, savunma olarak değerlendirilmesi için mahkemeye sundu. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Alaattin Öget, İsa Kaya ve Abdülmecit Öztürk ile tutuksuz sanıklardan Pınar Selek katıldı. Duruşmayı Jülide Kural da izledi. (Jülide Kural kimdir, davayla ne ilgisi vardır, niye duruşmayı izlemiştir... onu da siz tahmin edeceksiniz artık. Bugün, 6 eylül)
Mısır Çarşısı’ndaki patlama 1998’de meydana geldi. Daha zanlılardan Pınar Selek savunmasına eklenmesi için yeni belge sunuyor mahkemeye... 7 sene sonra!
“7 sene geçmiş, daha mahkeme belge topluyor... Ondan sonra hayret ediyoruz bu davalar niye 10 sene, 20 sene sürüyor...” diye hop oturup hop kalkarken, anaların hası aradı.
Bizim bir Fatma Hanım’ımız vardır evde, karakola davet etmişler, evinin kapısına ‘Bilmemne Karakolu’na gelmeniz’ diye davetiye bırakılınca telaşlanmış haklı olarak.
Annem de söz konusu karakolu aramış.
- İki senedir bu hanımın oğlu Ahmet’i (diyelim) arıyoruz, bulamıyoruz. Biz de annesini karakola çağırdık, oğlu nerede diye sormak üzere...
Efendim, bundan iki sene önce, annemlerin oturduğu sitede bir kaza olmuş, bir işçi inşaat iskelesinden düşüp ölmüş, polis olaya el koymuş.
Fatma Hanım’ın büyük oğlu (ona da Mehmet diyelim) sitede görevli olduğu için ‘görüşüne’ yani şahitliğine başvurmak üzere... arayacaklar da, iki senedir YANLIŞLIKLA Mehmet’i değil, küçük kardeşi AHMET’i çağırıyorlar karakola.
Tabii siteye polis geliyor, ‘Ahmet burada mı?’ Ahmet dilye biri yok, yazıyor ‘Aranan şahıs gösterilen adreste bulunamadı’ gönderiyor. Aradan geçiyor 6 ay, bu sefer başka bir polis memuru geliyor, ‘Ahmet burada mı?’ Ahmet diye biri yok, yazıyor ‘Aranan şahıs gösterilen adreste bulunamadı’... bir altı ay daha.
Bütün bu çabalar da zaten boşuna, çünkü aramaları gereken Ahmet değim zaten, Mehmet!
İki sene sonra annesini buluyorlar da Allah’tan uyanıyorlar, ‘Aaa, sahi biz şahit diye iki senedir yanlışlıkla Ahmet’i arıyormuşuz. Pardon pardon! Sıddıııık, bi’yazı yap, Fatma oğlu Mehmet adına, bir hususta görüşünüze başvurmak üzere karakola gel diye...’
Haydi iki sene daha...
Çok zavallı bir memleketiz, gerçekten zavallı!