Güncelleme Tarihi:
Yapımcı Cem Özer ve yönetmen Onur Tan'la 16 Ocak'ta vizyona girecek olan "Kadri'nin Götürdüğü Yere Git" filmini konuştuk. Tan, "Şafak Sezer'i hiç böyle görmediniz" diyor. Özer ise filmin kalitesinden emin: "A.R.O.G'tan sonra en çok teaser'ı izlenen film bizimki. Filmi montaj aşamasında herhalde 100 kere falan izledim. Normalde midemin bulanması gerekiyor ama Şafak'ı izledikçe mest oldum."
Neden Kadri'nin götürdüğü yere gidiyoruz?
- Kalbinin götürdüğü yere gidince bir şey olmuyor da onda (gülüyor). Ama Kadri'nin götürdüğü yerde gırgır ve şamata var.
Peki, nedir Kadri'nin yaşam felsefesi?
"Kadri'nin Götürdüğü Yere Git" bir durum komedisi mi?
- Evet, durum komedisine dayalı ama arada çok iyi laf komedisi de var. Laf komedisi derken öyle sürekli küfürle güldürme çabamız yok. Herkesin izleyebileceği eli ayağı düzgün esprilere imza attık. Filmi izleyen, fikirlerine güvendiğim bir arkadaşım şöyle dedi: "Şafak'ın en temiz, en sevimli filmi olmuş. Komedi filmi ama yeri gelince 'Vay be' dedirten hüzünlü ayrıntılar var. Ailece afiyetle izlenecek bir film yapmışsınız" dedi. Gerçekten de arkadaşımın sözleri filmin vizyonunu özetliyor aslında.
Peki, Şafak Sezer'den 'one-man' şov mu izleyeceğiz?
- Tek kişilik filmler zordur. En keyifli komedi karakterler arasında yaşanan çatışmayla ortaya çıkar. Karagöz-Hacivat, Kavuklu-Pişekar gibi ikililerden büyük komedi malzemesi çıkmıştır. Bizim iki ana karakterimiz; Kadri ve Cem birbirlerine taban tabana zıt kişiliklere sahipler. Zıtlıkların ortaya çıkardığı komediden fazlasıyla yararlandık. Bu bizim keşfettiğimiz bir şey değil tüm dünya aşağı yukarı çekilen komediler benzer özelliklere sahip. Belli bir formül var. Zıtlıklar ve durum komedilerinden yararlanıp araya özgün bir hikaye koyarsanız büyük bir çoğunluğun güleceği esprileri yakalarsınız. Biz eli yüzü düzgün, temiz çekilmiş, izlerken günlük dertlerinizden uzaklaşacağınız bir film çektiğimize inanıyoruz.
Filme dair sinemaseverlerde bir beklenti var. Siz iddialı mısınız peki?
BİZ ÇIKARTMA GEMİSİNDEN SAHİLE İLK ÇIKANLARDIK
Bu yıl çok fazla yerli film çekildi ve birçoğunun vizyon tarihi birbiriyle çakıştı. Bu durum yerli filmlerin gişesini nasıl etkiliyor sizce?
- Kapalıçarşı'da bir tane kuyumcu olsa oraya altın almaya gider miydiniz? Tabii ki, gitmezdiniz. Ne kadar çok Türk filmi iş yaparsa o kadar çok yeni film çekilir. İnşallah aralık ve ocak ayında vizyona girecek filmler en az 1 milyon kişi izler. İyi çekilen her yerli film izleyicinin Türk Sineması'na olan güvenini artırır. Türk filmleri birbirinden değil Hollywood yapımlarından seyirci çalar. Zaten son bir iki yıldır seyirci hasılatına baktığınızda da Amerikan filmlerinin gişesinin her geçen gün düştüğünü görüyorsunuz. Eskiden 300-400 bin izleyici sayısına ulaşan Hollywood yapımları şimdilerde 70-80 bin kişi tarafından izleniyor. Bunun en büyük nedeni de artık izleyicilerde Türk filmlerine gitme alışkanlığının doğması.
Şafak Sezer gibi yetenekli oyuncuların sayısı niye az?
- Doğru söyledin 70 milyonun yaşadığı, yılda 15 milyon sinema biletinin kesildiği bir ülkede oyuncu skalasının da genişlemesi lazım. Artık komedyen denilince sadece dört-beş kişinin adı akla gelmesin. Filmi montaj aşamasında herhalde 100 kere falan izledim. Normalde midemin bulanması gerekiyor ama Şafak'ı izledikçe mest oldum. Allah'ın ona oyunculuk anlamında büyük bir yetenek verdiğini, çok sevimli olduğunu, çok fazla bir şey yapması gerekmediğini bir kez daha gördüm. Fakat Şafak bence şu anda Türkiye'de olması gerektiği yerde değil daha yukarılarda olmalıyı hak ediyor. Biz usta olarak elimizden gelinin en iyisini yapmaya hazırız ancak Şafak'ın da artık karar vermesi gerekiyor. Şafak'ın da varmak istediği yeri doğru değerlendirip, doğru bir rota çizmeli.
Peki, yeni kuşak şovmenler ve komedyenleri nasıl buluyorsunuz?
Demin söylediğim gibi bizim örnek alacağımız kimse yoktu, yeni kuşağın ise örnek alacağı bir sürü isim var. Ancak yeni kuşak genç arkadaşlarımızda özgünlük yok. Bakıyorsun adam biraz Cem Yılmaz, biraz Beyazıt Öztürk, biraz Okan Baylügen, biraz Mehmet Ali Erbil, biraz ben. Yani kendisi yok adamın.
HER SETTE TARTIŞMA OLUR
Sette tartışmalar yaşandığı yönünde haberler çıkmıştı...
- Hiçbir sette her şey gülük gülistanlık gitmez. Set kısa süreli bir evliliktir. Evlilikte ne kadar hır gür yaşıyorsanız bizim sette de o kadar şey yaşandı. Tartıştık, küstük, barıştık birbirimizle. Ancak tüm bunlar filmin daha iyi olması içindi. Zaten böyle olmasa iyi bir şey çıkmaz ortaya. Yani film çekerken büyük bir heyecan ve o heyecanın getirdiği tartışmalar olması gerekir.
Çalışılması zor bir insan mısınız?
- İş anlamında benle çalışmak çok zordur. Oyuncu olarak da yapımcı olarak da... Çünkü ben detaycı biriyim. Her şeyin detayına girerim, müthiş titizim. Ancak kişisel olarak çok problemsiz biriyim. 30 senelik oyuncuyum, ne TV şovlarında ne de sette kişisel en ufak bir kaprisim yoktur. Ama işle ilgili en iyiye ulaşmak için yönetmenin de oyuncunun da beynini yerim.
Şafak Sezer'le sette aranızda bir tartışma olduğu da yazıldı.
- Evet oldu. Demin de söylediğim gibi tartışma olmayan set yoktur. Yani oyuncular birbiriyle, yapımcı yönetmenle, oyuncuyla, ışıkçı, sesçiyle tartışır. Bunlar setlerde olağan durumlar. Olağan olmayan ise bu tartışmanın dışarıya sızması!
Artık kariyeriniz de yapımcılık daha mı ağır basacak?
- Yapımcılığın yanı sıra yönetmenlik de yapacağı ama oyunculuk hiç bitmeyecek. Çünkü ben her şeye oyuncu gözüyle bakıyorum. Ama oyuncu olarak yurtdışında ödül almak gibi hayallerim bitti. Bizde mesleğe başladığımızda "En büyük hayaliniz nedir?" diye sorduklarında hep "Oscar alacağım" denir. Ben de yeni mesleğe başladığımda en büyük idealimi sorduklarında "Oscar'ı alıp reddetmek" derdim. O hayaller bitiyor zaman içerisinde. Çünkü ağzınla kuş tutsan bile İngilizce konuşan bir ülkeden değilseniz, Hollywood'da dünya starı olmanız çok zor. Kimse kusura bakmasın Hollywood, Alain Delon'u, Brigitte Bardot'u, Marcello Mastroianni'yi kabul etmedi, bizimi kabul edecek Allah'a aşkına. Türkiye'de oyunculuğumu yeterince ispat ettiğimi düşünüyorum çok şükür. Kimle konuşsam, internette hangi yoruma baksam oyunculuğum taktir görüyor ve bu da bana yetiyor. Şovmen ve oyuncu olarak o zirvede kaldığı dönemlerdeki heyecan bitti artık. Çünkü ben çıktığım zirvede çok kalmayı sevmiyorum. Oradan inip başka bir zirveye çıkmaya çalışıyorum. Başka heyecanlar peşinde koşuyorum.
Şafak Sezer geleceğin Şener Şen'i
Onur Bey bu filmin en büyük özelliği sizce nedir?
- Şafak çok farklı bir rolde izleyicilerin karşısına çıkacak. Tabii yine güldürecek ama bir iki sahnede Şafak'tan büyük bir drama oyunculuğu göreceksiniz, izleyiciyi ağlatacağı küçük sahneler olacak. Şafak daha önce bu yönünü hiç kullanmamıştı. Çekerken ağladığım sahneler oldu. Şafak bu filmde komedi ve dramı çok iyi birleştiren bir rolle karşımıza çıkacak. Türkiye, Şafak'ın dram da oynayabildiğini görecek. Şafak'ın geleceğin Şener Şen'i olma yolunda bu filmle çok büyük bir adım attığına inanıyorum.
Peki, Cem Özer'le çalışma fikri nasıl ortaya çıktı?
- Ben Cem'le başka bir film için görüşmeye gelmiştim, kendi senaryomu sunacaktım ona. Ancak o bana Uğur Uludağ'ın senaryosunu verdi. Dürüst olmak gerekirse o senaryoyu okuduktan sonra kendi senaryomu yırtıp attım ve bu filme başladık. Bir davaysa film çekmek ve seyirciler bu davanın hakimiyse, senaryo da bu işin şahididir. Şahidiniz olmadan davayı kazanamazsınız. Elimizde çok kuvvetli bir şahit var. Bence Uğur, Türkiye'deki en güçlü kalemlerden birisi.
Filme dair beklentileriniz neler?
- Beklentileri çok yüksek tutmamak lazım. İlginçtir beklentileri ne kadar yüksek tutarsanız ilgi o kadar düşüyor. Biz yaptığımız işe güveniyoruz. Çünkü filmi izleyen herkes beğendi. Ancak "Biz şu kadar gişe yaparız, rekor kırarız" dersek seyirciye de haksızlık etmiş oluruz. Bırakın seyirci karar versin her şeye. Şafak'ı sevenlerin bu filmi mutlaka izleyeceklerine inanıyoruz ve biz Şafak'ın oyunculuğunun üstüne çok iyi bir öykü ve ekip işi kattığımızı düşünüyoruz.
Şafak Sezer'e bu filmde rol vermeniniz nedeni kemikleşmiş bir seyirci kitlesine sahip olmasının etkisi oldu mu?
- Evet, Şafak'ın seveni çok, gişe hasılatını etkileyen belli bir kitlesi var ama bizim için önemli olan ekip ruhunu yakalamaktı. Işığınız, yönetmeniniz ya da senaryonuz kötüyse Oscar'lık bir oyuncuyu getirseniz de başarılı olamazsınız. Eğer öykünüz iyiyse, ekibiniz kaliteliyse başarıyı yakalarsınız. Yanlış anlaşılmasın, Şafak çok iyi bir oyuncu. Onun iyi oyunculuğuyla kendi emeğimizi karıştırıp ortaya iyi bir film çıkardığımızdan bahsediyorum ben.
Kadri'yi takip et yeter
16 Ocak'ta vizyona girecek olan filmde, A. Mümtaz Taylan, Esin Civangil, Eylem Şenkal ve Nilgün Belgüns gibi başarılı oyuncular da rol alıyor. Filmin konusu şöyle: Cem yaşadığı ve hayal kırıklığıyla sonuçlanan büyük aşkından bunalıma girmiş ve onu hayata döndürmek yine en yakın arkadaşı Kadri’ye düşmüştür. Alışveriş merkezlerinde palyaçoluk yapan Kadri, Cem'i kendine gelmesi için ayarladığı Antalya’nın en güzel otellerinden birine götürür. Otelde kahramanlarımızı birbirinden komik olaylar beklemektedir.