Güncelleme Tarihi:
A priori, genelde deneyle kanıtlanamayacak olgular için kullanılır. Bunun en temel örnekleri dinsel konular ile ölüm ve hayatın başlangıcı, tanrının varlığı, evrenin yapısı gibi metafiziksel savlardır. Bilimsel açıdan hiçbir önsel bilgi yoktur; zira bilimsel metot, bu tip bilgileri reddeder.
Antik Yunan felsefesinde, hiçbir deneye dayanmayan bilgiyi tanımlamak için kullanılan a priori kavramı, Skolastiklerce geliştirilmiş, Alman düşünür Immanuel Kant’ın sisteminde önem kazanmıştır. A priori ve a posteriori terimlerini ortaya atan 14. yüzyıl skolastiklerinden Albert le Grand de Saxe’tır.
Antikçağda Aristoteles tümelden tikele yapılan uslamlamayı önsel kanıt ve buna karşı tikelden tümele yapılan uslamlamayı sonsal kanıt a posteriori saymıştır. Çünkü birincisinde ussal bir ilkeden, ikincisindeyse duyumlarla algılanan ve bundan ötürü de deneysel olan bilgilerden yola çıkılıyordu. Birincisi önsel bilgiden yola çıkan bir tümdengelim uslamlama, ikincisi sonsal bilgiden yola çıkan bir tümevaran uslamlamaydı.
Özellikle Hristiyan metafiziği, tanrının varlığını kanıtlamak için deneyden yararlanmak imkânsız bulunduğundan, zorunlu olarak ussal ve bundan ötürü de önsel olan a prioriden yararlanmıştır.