[KAMPÜSE GİDEN YOL] Dünyada benzeri olmayan bir üniversite modeli: Sabancı

Güncelleme Tarihi:

[KAMPÜSE GİDEN YOL] Dünyada benzeri olmayan bir üniversite modeli: Sabancı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2003 10:55

Sabancı Üniversitesi Modeli’nde öğrenci bölüme değil fakülteye alınıyor. İki yıl ortak dersler aldıktan sonra bölümünü seçiyor. Bu uygulama ile yanlış meslek seçme ihtimali azalırken, temel bilgiler bütün öğrencilere veriliyor.

Haberin Devamı

Üniversitelerde kuruluş tarihi çok önemlidir. Üniversiteler edindiği tecrübelerle ve oluşturduğu gelenekle yer edinirler. Bu açıdan baktığınızda Sabancı Üniversitesi’nin 3 yıl gibi kısa bir sürede ‘mucize’ benzeri bir şey gerçekleştirdiğini düşünebilirsiniz. Sabancı Holding’in maddi desteğinin bunda büyük payı var. İstanbul’un Tuzla ilçesinde bulunan üniversite kampüsü için 210 milyon dolar harcanmış. Kampüs kapısından girdiğinizde mimarisinden altyapısına kadar modern imkanlarla donatılmış bir üniversite havası alıyorsunuz.

Üniversite Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, uzun yıllar TÜBİTAK başkanlığı yapmış, ODTÜ’de görevler üstlenmiş tanınmış bir bilim adamı. Üniversitenin şekillenmesinde emeği büyük. Terzioğlu, hedeflerini şöyle anlatıyor: “Biz öğrenci odaklı bir üniversiteyiz. Her bir öğrenciyi içinde gizli bir cevher olan insan olarak görüyoruz. Amacımız o cevheri, pırıltıyı onunla birlikte ortaya çıkartmak. Hepsini asla ve asla aynı kalıba sokmaya çalışmıyoruz. Eğitim başka, seri imalat başkadır. Bizim istediğimiz öğrenciyi birden fazla disiplini bilen, Türkçeyi, İngilizceyi mümkünse başka bir dili daha öğrenen, dünyayı tanıyan Türkiye’yi tanıyan, tarihini bilen ve kendi tarihiyle barışık insanlar yetiştirmek.”

Bölümsüz üniversite modeli

Üniversite, oluşturduğu eğitim modeli ile dikkat çekiyor. Bu model üniversite kurulmadan önce üniversite idarecileri tarafından dünyanın önde gelen 50’ye yakın üniversitesi incelenerek oluşturulmuş. Sabancı Üniversitesi Modeli’nde öğrenci bölüme değil fakülteye alınıyor. Üniversitede üç çeşit program var. Bunlar; mühendislik ve doğa bilimleri, sanat ve sosyal bilimler, ekonomi ve yönetim bilimleri. İngilizce hazırlıktan sonra bütün öğrencilere üniversite dersi adı verilen genel formasyon ve ortak dersler veriliyor. Öğrenciler ikinci sınıftan itibaren ilgi ve isteklerine göre dersleri kendi seçmeye başlıyor ve ikinci yılın sonunda 12 programdan bir tanesini seçiyor. Bu uygulama hem meslek konusunda yanlış tercih yapmış olmadan kaynaklanan mutsuzluğun önüne geçiyor hem de farklı disiplinlerde de olsa temel bilgilerin herkese verilmesini sağlıyor.

Üniversite bugüne kadar az sayıda öğrenci aldı. Toplam öğrenci sayısı bin 493. Rektör Terzioğlu, amaçlarının çok kalabalık bir üniversite olmak olmadığını, farklı alanlarda çok kaliteli eğitim almış insanlar yetiştirmek olduğunu ifade ediyor. Üniversitenin öğrenci sayısı olarak nihai hedefi 2007–2008 yılında 3 bin 500 öğrenciye ulaştıktan sonra sayıyı sabitlemek. Bu yıl ilk mezunlarını verecek olan üniversitede son sınıftaki 48 öğrenciden 30 tanesi ABD’nin prestijli üniversitelerinden Harvard, MIT, İngiltere’de Cambridge, Almanya’da Hamburg gibi üniversitelerden tam burslu olarak doktora programına girmeye hak kazanmış. Üniversitenin bu başarısında ÖSS’de yüksek puan alanların bu üniversiteyi tercih etmelerinin rolü büyük. Mesela geçtiğimiz yıl 300 civarında öğrenci alan üniversiteye girenlerin 100 kadarı ÖSS’de ilk 1000 içine girenlerden oluşuyor. Üniversite başarılı öğrenciyi burslarla ödüllendiriyor. Rektör Terzioğlu, öğrenim gören öğrencilerinin yüzde 53’ünün çeşitli şekillerde burs aldığını belirtiyor. En yüksek burs ÖSS’de ilk dereceleri alanlara eğitim öğretim ücretinden muafiyet ve aylık 150 dolar karşılığı nakit ödeme olarak veriliyor. Başarı bursunda ise öğrenim ücretinden 2/3 oranında muafiyet söz konusu.

Üniversitede bu yıl eğitim ücreti 10 bin 500 dolar olarak belirlendi. Kampüste dikkat çeken önemli bir nokta, öğrencilere ait son derece lüks otomobillerin varlığı. Rektör Terzioğlu, “Biz zengin kesime hitap etmiyoruz.” diyor. Bugüne kadar da hiçbir öğrencide uyum problemi yaşamadıklarını söylüyor.

‘Beyin göçünü tersine çevirdik’

Üniversite hocalarının yarıya yakını daha önce ABD’nin önde gelen üniversitelerinde çalışan Türk akademisyenlerden oluşuyor. Rektör Terzioğlu, kendi misyonlarına inandırdıkları bu hocaları Türkiye’ye getirmekle tersine beyin göçünü gerçekleştirdiklerini kaydediyor. Üniversitede hocaların tamamı full–time görev yapıyor ve yüzde 80’i kampüste yaşıyor. Öğrencilerin yüzde 90’ına yakını da kampüs içindeki yurtlarda kalıyor. Üniversitede 4’lü not sistemi var. Vize, final gibi sınavların yanı sıra öğrencilere haftalık, aylık ve dönemlik araştırma ödevleri veriliyor. 50’ye yakın laboratuvarı olan üniversitede her öğrenciye dizüstü bilgisayar veriliyor.

Üniversitenin tek dezavantajı, şehir merkezine uzak bir mesafede olması. Terzioğlu bu durumu şöyle izah ediyor: “Biz kampüs üniversitesiyiz. Her şey kampüste var. Kuru temizlemecisinden kuaföre kadar her şey kampüste mevcut. Sağlık kuruluşu, sinema vs. Ayrıca, hem Kadıköy’e hem de Taksim’e muntazam servislerimiz var.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!