Güncelleme Tarihi:
Topkapı Fukaraperver Cemiyeti 1908'den beri kimsesizlere ve yoksullara yardım ediyor
Cemiyet, her ayın son cumartesi günü ihtiyacı olanlara erzak dağıtıyor, ücretsiz olarak sağlık kontrollerini gerçekleştiriyor. Fukaraperver Cemiyeti hayırseverlerin bağış ve yardımları sayesinde 90 yıldır birçok kişinin derdine derman oldu.
‘‘Evladım ne olursun, şu anahtarımı ve cüzdanımı buluver. İkisini de düşürdüm şuracıkta...’’ diye sesleniyor Mirem Teyze. Yaşını sorunca ‘‘Çok yaşlıyım, çok’’ deyip geçiştiriyor. Sabah erkenden kalkıp gelmiş Şehremini'ndeki evinden. Onlarca yardıma muhtaç yaşlı ve kimsesiz insan gibi Topkapı Fukaraperver Cemiyeti'nin erzak dağıtım gününe yetişmiş. 90 yıldır fakirlere yardım eden Cemiyet, her ayın son cumartesi günü 16-17 çeşit gıda ürününden oluşan erzakları muhtaç kişilere dağıtıyor.
Sarıyer, Kartal gibi uzak semtlerden gelenlerin de olduğu fakirler sabah dokuzdan itibaren erzak kuyruğuna giriyor. Cemiyetin Yönetim Kurulu Başkanı Müfit Yener şu anda yaklaşık 250 ailenin bu yardıma hak kazandığını belirtiyor. Bu aileler oturdukları mahallenin muhtarından fakirlik belgesi alarak Cemiyet'e başvuruyor. Bu başvuru üzerine, yardıma muhtaç olduğu düşünülen kişiler semtlerinde soruşturularak bu durumları doğrulanıyor. Yener, bu yolu izlemek zorunda olduklarını yoksa kendilerine gelen yüzlerce yardım talebiyle başedemeyeceklerini anlatıyor:
Gerçekten muhtaç olanlara
‘‘Biz gerçekten muhtaç olan kişilere yardım etmeyi görev biliyoruz. Yani, kimi kimsesi olmayan yaşlılar, kocası mapusa düşmüş veya askere gitmiş bu yüzden yeni doğmuş çocuğuyla başbaşa kalmış kadınlar ve çalışacak durumda olmayanlar yardım almaya hak kazanıyor. Prensibimiz yardımın her isteyene değil, gerçek fakire yapılmasıdır.’’
Dağıtım devam ederken yönetim kurulu üyelerinden Necdet Yücesan'ın sesi duyuluyor: ‘‘İlerleyelim. Sıraya girelim. Kapıda beklemeyin buraya gelin, iskemlelere oturun’’ Çoğu yaşlılardan ve kadınlardan oluşan grup birkaç sandalye kayarak erzakların dağıtıldığı masaya doğru yaklaşıyor. Biraz önce, kaybettiği anahtarlarının ve cüzdanının peşinde olan Merim Teyze de masaya yanaşıyor. Birkaç dakika sonra içinde pirinç, şeker, yağ, ekmek, zeytin, patates, bulgur, makarna, fasulye gibi gıda maddeleri bulunan büyükçe bir torbayı yüklenerek evinin yolunun tutacak.
Erzak yardımının yanısıra özellikle kış aylarında giyecek dağıtımı da yapılıyor. Cemiyete gelen kullanılmış veya kullanılmamış her türlü giysi, türüne ve boyuna göre istifleniyor. Bu istifleme işinden sorumlu olan Ali Canbay kış mevsimine girerken her aileye ihtiyaçlarına göre dağıtım yapıldığını söylüyor. ‘‘Genelde kış ve yaz aylarına girerken elimizdeki giyecek stoğunu eritiriz. Kış başında palto, mont gibi, muhtaç kişileri soğuktan koruyacak kışlıkları teslim ederiz. Ayrıca, evlenecek gençler ve sünnet olacak çocuklar için de sürprizlerimiz mevcut’’ diyerek bir dolap kapağını açıyor ve içindeki gelinliklerle damatlıkları gösteriveriyor.
Tüm sene boyunca devam eden bu yiyecek giyecek bağışları yardımların kesintisiz sürmesinde en büyük etken. Müfit Yener, Cemiyet yararına her yıl 800'e yakın kurban kesildiğini hatırlatıyor. ‘‘Biz her türlü bağışı kabul ediyoruz. Bu giyecek, yiyecek de olabilir, para da olabilir. En son birkaç gün önce hayırsever bir vatandaş kasa kasa meyva gönderdi. Bugün dağıttığımız erzak torbasına onları da kattık’’ diyerek bağışların önemini vurguluyor. Bu bağışlar dışında çeşitli gayrımenkullerden elde edilen kiralar da önemli bir gelir kaynağı teşkil ediyor.
Sağlık yardımları
Bu arada erzak torbalarını alan yaşlılar birer ikişer yan kapıdan çıkarak evlerinin yolunu tutmaya hazırlanıyor. ‘‘Allah onlardan razı olsun. Hep dua ediyoruz onlara. Bu yardımlar olmasa bizim halimiz ne olurdu’’ diye sesleniyor bir amca. Başkana ve diğer cemiyet sorumlularına hayır duaları okuyor. Kimliğini gösteriyor İsmail Baca ve 78 yaşında olduğunu söylüyor. Gençliğinde Topkapı civarında bekçilik yapmış. Ardından kısa süren bir Almanya macerası olmuş. Son yıllara kadar da Fatih Mezarlığında bahçıvanlık yapıyormuş, ama artık gücü yetmediği için ayrılmak zorunda kalmış. Sana bakacak kimin kimsen yok mu diye sorunca, ‘‘Bir oğlum var. O da kendi ailesini zar zor geçindiriyor’’ diye cevap veriyor.
Torbalarını alanların bir kısmı ise üst kata doğru yöneliyor. Çünkü ayın son cumartesi günü aynı zamanda doktor kontrolü günü. Dahiliye Mütehassısı Dr. Harun Kaya 1992 yılında Cemiyetin sağlık hizmetlerini gönüllü olarak üstlenmiş. O gün bu gündür de hiçbir ücret talep etmeden hastaları muayene ediyor. İhtiyacı olanları hastaneye sevkediyor ve yine depoda bulunan ilaçları dağıtma görevini yükleniyor.
Doktora muayene olanlar sağlık odasından çıkmaya çalışıyor. Ancak, kapının önünde bekleyen kalabalığı yarmak pek kolay değil. Bunu da başaranlar yine hayır duaları ederek binayı terkediyor. Bir ay sonra tekrar yollara düşüp, otobüslerde sıkışıp erzak torbalarını almaya gelecekler.
Cemiyetin öyküsü
Karlı bir kış günü, Topkapı'da arkadaşı Onnik Mardirosyan'ın eczanesinde hastalarını kabul eden Hacı Kayyumzade Doktor Galip Hakkı Bey'in gözü yoldan geçen bir adama takılır. Adamın üstünde eski bir ceket ve pantalonla yırtık bir ayakkabıdan başka bir şey olmadığını gören Dr. Galip Hakkı Bey, ‘‘Şu zavallının haline görüyor musun? Ne acınacak bir durum. Acaba bu sefaletle mücadele edemez miyiz?’’ der.
Bu konuşmayı takiben, kafalarında fakirlere yardım için bir cemiyet korma fikri belirir. Osmanlı Fukaraperver Cemiyeti'nden izin alarak 24 Şubat 1908 günü Topkapı şubesini kurarlar. Yardımsever halkın yakın ilgisiyle karşılaşan cemiyete gelen bağışlar ilk günden itibaren din, mezhep, ırk ayırımı gözetmeden fakir ailelere yardım amacıyla harcanır.
Osmanlı Fukaraperver Cemiyeti 1908 yılında fesh edilince, Topkapı şubesi de Topkapı Fukaraperver Müessesesi Hayriyesi adını alır. 1931 yılında yine kurucu Dr. Galip Hakkı Üstün'ün önderliğinde Topkapı Türk Fukaraperver Hayır Müessesesi olarak çalışmalarına devam eder. 90 yıllık tarihi boyunca sadece altı başkanın görev yaptığı Cemiyet halk arasında bilinen şimdiki ismine ise 1969 yılında kavuşur.