90’ıncı yılında bilinmeyenleriyle Lozan

Güncelleme Tarihi:

90’ıncı yılında bilinmeyenleriyle Lozan
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2013 01:18

Gazeteci-Yazar Taha Akyol, Lozan Antlaşması’nın bilinmeyenlerini araştırdı. Musul neden kaybedildi? Kapitülasyonlar nasıl kaldırıldı? İngiltere ve Fransa Lozan’ı neden geç imzaladı? Belgesel 8 Kasım’da CNN Türk ekranlarında.

Haberin Devamı

Sondan başlayalım. Lozan, Batılı güçler karşısında bir yenilgi mi yoksa bir zafer mi? Son bir yılını müzakere tutanakları, Meclis tartışmaları ve arşivler arasında geçiren gazeteci-yazar Taha Akyol, yıllardır cevabını aradığı bu soruya “Lozan, ‘ya o, ya o’ ikilemine indirgenemez. Eleştirilebilecek yönleri var ama genelde Lozan’ı başarılı buluyorum” yanıtını veriyor. Lozan’la ilgili zihninde netleştiremediği tek konu var: “İngiltere ve Fransa neden bir yıl geç imzaladı?” Türk akademisinde bu konuda araştırma olmamasından yakınan Akyol, sözünü sakınmıyor: “Araştırmacıları kınıyorum. Arkadaş sen inkılap tarihi hocası olacaksın, cumhuriyet tarihini öğreteceksin, Lozan’ın İngilizler ve Fransızlar tarafından bir yıl geciktirilmesini hiç merak etmeyeceksin. Ayıp değil mi?” İşte Akyol’un ağzından 90’ıncı yılında artısıyla eksisiyle Lozan:

Haberin Devamı

İKİ KONUDA SAVAŞIRIZ

Lozan’a giderken İsmet İnönü’ye Meclis Reisi ve Başkumandan Mustafa Kemal Paşa ve Başbakan Rauf Orbay’ın imzasıyla verilen gizli bir talimat var: “İki konuda savaşı göze alırız, bunları kabul ettiremezsen dön gel.” Birincisi doğuda bir Ermeni yurdu kurulamaz. İkincisi kapitülasyonlar yumuşatılsa bile devam ettirilemez. En büyük kavga kapitülasyonlar konusunda oluyor. Başka ülkenin vatandaşları Türkiye’ye geldiklerinde Türk kanunlarına ve mahkemelerine tabi olmuyorlar. Bu noktada Türkiye’nin temsilcileri ilk kez laiklik kelimesini kullanıyor: “Türkiye’ye gelen yabancılar laik bir hukuka tabi olacaklar.” “Laiklik Lozan’da zorla kabul ettirildi” diyenler, kapitülasyonların başka türlü nasıl kaldırılacağını söylesinler.
Sınırlarla ilgili en büyük mücadele Musul’da yapılıyor. Meclis’te “Musul’u alamazsak Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt siyasi varlığı, Türkiye’nin sınırlarını Erzurum’a kadar tehlikeye düşürür” diye konuşmalar var. İsmet Paşa’nın Lozan’daki tezi şu: “Türkiye halkı Türkler ve Kürtlerden mürekkeptir. Birlikte yaşadıkları her yer bizim vatanımızdır, Musul da bizimdir.” Buna karşılık İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon da “Hayır, Kürtler ayrı bir millet, ayrı bir dilleri var. Biz Kuzey Irak’ta Kürtçe okullar açıyoruz, siz de açacak mısınız? Özerklik verecek misiniz?” diyor. Mustafa Kemal Paşa’nın Ocak 1923’te “Türkiye’deki bütün vilayetlerin özerkliği vardır” diye adeta Curzon’a cevap veren konuşmaları var. Ancak 1925’te Şeyh Said isyanı çıkıyor. İngilizlerden “Kendi Kürtlerinizle bir arada yaşayamıyorsunuz, Musul’da ne yapacaksınız?” cevabı geliyor.

Haberin Devamı

İNGİLİZLER TAVİZE HAZIRMIŞ

Musul, Lozan’da çözülmedi, dendi ki: “Bir sene içinde Türkiye-İngiltere görüşsün, çözülmezse Milletler Cemiyeti’ne -ki o da İngiltere- gitsin.” Sonradan İngiliz arşivlerinde görülüyor ki İngilizler Türkiye’ye petrolde büyük tavizler vermeye hazırmış. Sınırı daha güneyden geçirebilir, daha güvenlikli bir sınır çizebilirmişiz. Fakat bir taraftan Şeyh Said İsyanı’nın yarattığı zarar, öbür taraftan Türkiye’nin artık iç meselelerine, devrim konularına konsantre olmuş olması... Yeterli pazarlık yapamadığı için General Laidener’in çizdiği bugünkü sınırı tartışmasız imzalamışız. Bir zafiyet daha var: Ankara ile Lozan arasındaki bütün telgraflaşmaları İngiliz istihbaratı çözüyor ve öğreniyor. Türkiye’nin Musul konusunda savaşı göze alamayacağı, Ankara’dan İsmet Paşa’ya çekilen telgraflarda belli. Curzon da bunu görüyor.
Fransa ve İngiltere Lozan’ı onaylamak için neden bir yıl bekledi? Lozan’ın hilafetin kaldırılmasından sonra Avam Kamarası’nda onaya sunulmuş olması, bir bağlantı olabileceğini düşündürüyor. Buradan şu tür tezler ortaya çıkıyor: “İsmet Paşa, Lozan’da hilafeti sattı!” Ben böyle olmadığı kanaatindeyim. Aksine birtakım konularda İsmet Paşa “Bu halifenin hakkıdır, Lozan’da tartışılamaz” diyor. Fakat İngilizler, Lozan’da buna teşebbüs etmediler. Ancak hilafetin kaldırılması İngiltere’yi teşvik edici bir rol oynamış olabilir. Çünkü hilafet Hint Müslümanlarının İngiltere’ye karşı ayaklanmasında bir bayrak gibiydi. Başka bir sebep de şu: Lozan’ı Türkiye ile Bonar Law muhafazakâr hükümeti imzaladı. Birkaç ay sonra hükümet düştü, İşçi Partisi geldi. Onay bu iç tartışmalar sebebiyle de gecikmiş olabilir. Fransızların geciktirme nedeniyse siyasetten ziyade kapitülasyonların kaldırılması ve Osmanlı borçlarının ödenmesinde Türkiye lehine yapılan değişikliklere tepki.
Lozan’ın 90 yıldır devam etmesinin en büyük nedeni yine İsmet Paşa’nın kendisidir. İkinci Dünya Savaşı’na girseydi ne Lozan kalırdı, ne bağımsız Türkiye. Lozan’ın kurduğu dengeler, bugün büyümekte olan Kürt meselesi hariç, bir ölçüde öylesine tabii dengeler ki bu yüzden savaş çıkmadı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!