Güncelleme Tarihi:
Münevver Karabulut, 3 Mart 2009’da Cem Garipoğlu tarafından öldürüldü. Cinayetten 197 gün sonra teslim olan Cem Garipoğlu, 24 yıl hapis cezası aldı. Silivri Cezaevi’ndeki tek kişilik koğuşunda 10 Ekim 2014 günü kendisini asarak intihar etti. Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsisi kamerayla kaydedildi, DNA örnekleri alındı. Sadece aile üyelerinin katıldığı bir törenle de Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.
MÜNEVVER’İN AİLESİ İKİ KEZ BAŞVURDU
Ancak aradan 9 yıl geçmesine rağmen tartışmalar bitmedi. Kamuoyunda Cem’in ölmediği, ailesi tarafından yurtdışına kaçırıldığı, otopsideki kişinin ise başka biri olduğu iddiaları dolaşıp durdu. Münevver’in babası Süreyya Karabulut, Cem’in mezarının açılması için iki kez Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu ancak bu talebi kabul görmedi. Bu gelişme üzerine Süreyya Karabulut’un avukatı Rezan Epözdemir kanun yararına bozma başvurusunda bulundu. Ancak bu talep de Adalet Bakanlığı tarafından reddedildi.
KIZ KARDEŞİN PAYLAŞIMI
Ancak tartışmaları daha da alevlendiren Cem Garipoğlu’nun kız kardeşi Sakine Garipoğlu’nun sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar oldu. Garipoğlu ailesinin, Bahçeşehir’deki cinayet villasında bulunan ve üzerinde Münevver Karabulut’un kan lekeleri olan koltuğu yeni evlerine de götürdüğü ortaya çıktı. Ayrıca Sakine Garipoğlu’nun paylaştığı bir heykelin fotoğrafı da adeta infial yarattı. Garipoğlu ailesi bu süreçte sessizliklerini korusa da baba Mehmet Nida Garipoğlu’nun Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuru ortaya çıktı.
BABA: ŞEHİR EFSANESİ
Baba Mehmet Nida Garipoğlu’nun avukatları savcılığa sundukları dilekçede özetle şunları söyledi: “Bu komplo teorileri bir noktadan sonra şehir efsanesi haline gelerek toplumun geniş bir kesiminde karşılık bulmakta ve bu yalanlara itibar edilmekte, sonuç olarak müvekkilin oğlunun ölmediğine, cezaevinden kaçırıldığına toplum inandırılmaktadır. Geçmişte yapılan otopsi raporu ile de sabit olan fakat toplumun belirli bir kesiminde karşılık bulan ve tüm bu tarafları töhmet altında bırakan, ilgili kuruluşlara güveni zedeleyen gerçek dışı iddianın araştırılması için oğlunun mezarının açılmasına muvafakat(kabul etme) ve hatta talep edecektir.”
HUKUKÇU GÖRÜŞÜ
KİMLİĞİ ŞÜPHELİYSE AÇILIR
* Avukat Dilek Yüksel: “Öncelikle babanın talebi doğrultusunda mezarın açılması için savcılık tarafından soruşturma açılması gerekir. Yani baba tarafından soruşturmaya konu olabilecek somut bir durumun ileri sürülmesi gerekir. Baba sadece dedikoduların önünü kesmek için böyle bir talepte bulunduysa savcılık değerlendirmeye almayabilir. Ölünün otopsi yapılmadan gömülmesi, ölüm zamanının, ölüm nedeninin belirlenmesi, ölümle ilgili suç şüphesinin bulunması, ölünün kimliği hakkında şüpheye düşülmesi gibi durumlarda mezar açılabilir. Fethi kabir gerektiren durumlardan birisi de ölünün kimliği hakkında şüpheye düşülmesidir. Fakat bu iddianın somut bir şekilde ortaya konulması gerekir.”
* Avukat-Akademisyen Esra Pınar Bilgin: “Garipoğlu ailesi tarafından yapılan bu talep tek başına karar üzerinde etkili olmayacaktır. Ancak Garipoğlu intiharı sonrası ortaya çıkan ve çıkmayan delillerin, otopsi raporunda yaşanan skandalın etkisi nedeniyle kamu vicdanının rahatlaması ve kamu kurum ve kuruluşlarının da töhmet altında kalmaması adına fethi kabrin yapılması beklentisini taşımaktayız. Talep kabul edildiğinde mahkeme heyeti ile uzmanlar tarafından mezar fiilen açılarak cesetten DNA örnekleri alınacak ve DNA profil eşleşmesi yapılacaktır.”
‘FETHİ KABİR YAPILMALI’
Mehmet Nida Garipoğlu’nun başvurusunun ardından Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir kez daha mezarın açılması için başvuruda bulundu. Epözdemir, “İnsanlarda Cem Garipoğlu’nun ölmediği, cezaevinden kaçırıldığına dair yaygın bir kanaat ve intiba var. Cem Garipoğlu’nun babası da buna muvafakat verdi, o zaman burada yapılması gereken tek şey mezarın açılması, fethi kabir işleminin yapılması lazım. Bu ateş üfleyerek sönmez, kamu vicdanı çok rahatsız” dedi.