80 yılda mübadeleyi doÄŸrudan konu alan roman yazılmadı nedenini anlamak zor

Güncelleme Tarihi:

80 yılda mübadeleyi doğrudan konu alan roman yazılmadı nedenini anlamak zor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2003 00:00

Selanik kökenli bir aileden gelen tarihçi Mehmet Ali Gökaçtı, 650 bin Müslüman Türk'ü doÄŸdukları topraklardan koparıp Anadolu'ya getiren zorunlu göç sürecinin öyküsünü yazdı. Selanik, Girit, Yanya'daki yaÅŸamı, göç yolunu ve muhacirlerin Anadolu'daki ilk yıllarını tanıkların gözlemiyle aktaran Gökaçtı, ‘‘Yunanistan'a giden Rumlar, sayılarının çokluÄŸu ve plansızlık yüzünden bizimkilerden çok daha      fazla acı çekti’’ diyor.n Kitabınızda özellikle 1920'lerdeki Selanik, Girit, Yanya'nın atmosferini, göç yolculuÄŸunu birkaç filme fon olacak zenginlikte gözlemlerle anlatıyorsunuz. Bu kitap için kaç kiÅŸiyle konuÅŸtunuz?- ÇocukluÄŸumdan beri yakın aile çevresinden, eÅŸ ve dosttan dinlediklerimi not alırım. Gazete ve dergilerden kupür biriktiririm. Ä°ki yıl önce, mübadelenin 80. yılı nedeniyle kitap yazmaya karar verince farklı kesimlerden kiÅŸilerle konuÅŸtum. ÇeÅŸitli yaÅŸlardan yaklaşık 50 mübadilin gözlemlerini derledim. Sayılar ve siyasi analizler yerine konunun insani boyutunu ön plana çıkarmaya, akademik bir üslup yerine öyküsel anlatım kullanmaya özen gösterdim.n Daha önce gün ışığına çıkmamış günce buldunuz mu?- Yunanistan'daki akademisyenler 1930-60 arasında binlerce göçmenle konuÅŸup tanıklıklarını kaydetti. Atina'daki Küçük Asya AraÅŸtırmaları Merkezi'ndeki notlar 300 bin sayfayı buluyor. Önemli kısmı yayımlandı. Türkiye'de ise maalesef bu alanda çalışma yapılmadı, göçü olgunluk çağında yaÅŸamış mübadiller artık hayatta deÄŸil. Bu nedenle ulaÅŸabildiÄŸim tüm kaynaklardan yararlanmaya çalıştım. ReÅŸat Tesal'ın anılarından, Tarih Vakfı'nın çalışmalarından...SUÇLULAR YARGILANMADIn Selanik sokaklarında gemiye binmek için bekleyen göçmenleri salgından korumak için Ä°stanbul'dan gönderilen ilaçları gizlice satan doktorlardan, mal bildirimlerinde rüşvetle hile yapan yetkililerden, Rumların malına el koyup hak sahibi muhacirlerin yerleÅŸmesini engelleyenlerden bahsediyorsunuz. Bu olaylar Türkiye'de mahkemelere yansımış mı?- 1930'lu yıllarda resmi makamlara baÅŸvuranlar, dava açanlar çıkmış. UÄŸradıkları haksızlığın düzeltilmesini istemiÅŸler. Bir kısmına cevap bile verilmemiÅŸ. Mahkemeler ise mübadele iÅŸlemlerinin yasalar çerçevesinde yapıldığını belirtmiÅŸ, davacılar sonuç alamamış. O günün koÅŸullarıyla, 650 bin kiÅŸiyi iskan etmek kolay deÄŸil. Kasıtlı olayların dışında birçok sorun plansızlıktan, zamanın kısıtlı olmasından kaynaklanmış. Bunların tümü dava konusu olsa, devlet sonuçların altından kalkamazdı. Bu iÅŸ bitmiÅŸtir demeyi tercih etmiÅŸ. Gerekçesi haklı olmamakla birlikte, pek haksız da sayılmaz.n Ege'nin hangi yakasında yaÅŸanan dram daha büyük?- Türkiye'den 1.5 milyon Rum gitmiÅŸ. Türkiye'ye ise 650 bin kiÅŸi gelmiÅŸ. Yunanistan'ın o zamanlar nüfusu dört milyon, Türkiye'nin yaklaşık 22 milyon civarında. Türkiye'de gelenleri asimile etmek zor deÄŸildi. Nispeten planlı bir göç olmuÅŸtu. Yunanistan'a göç ise bir anda can havliyle yapılmıştı. Daha sonra zorunlu mübadele kapsamında Anadolu'dan kontrollü ÅŸekilde gönderilenler daha ÅŸanslıydı.ÃœZÃœMDE, PAMUKTA ÃœRETÄ°M ARTTIn Mübadillerle Anadolu toprakları ne kazandı? Önce ekonomik boyutuyla baÅŸlayalım isterseniz.- 1850'lerden sonra demiryolu ve limanlar yardımıyla Selanik dışa açılmıştı. Osmanlı'nın sanayileÅŸen, geliÅŸen kentlerinden biriydi. Müslüman giriÅŸimci grubu ortaya çıkmıştı. Bu sanayici ve tüccar grubu iÅŸlerini Türkiye'ye taşıdı. Devlet tarafından da desteklendiler. Çünkü Rumların göçüyle birlikte Türkiye yetiÅŸmiÅŸ insan gücünün ve sermayesinin önemli bölümünü kaybetmiÅŸti. Anadolu'daki kentlerde oto tamircisi bulunamıyordu mesela. Mübadiller kaybı tam karşılayamadı. Çünkü içlerinde teknik eleman sayısı azdı. Ama Türkiye'nin uluslararası ticarete açılmasına kısmen katkıları oldu. Kırsal kesimden gelip, köylere yerleÅŸtirilenler ise dönemin modern tarım tekniklerini biliyorlardı. Türk tarımının üretimi kesintiye uÄŸramadı. Ãœzüm, incir, pamuk üretiminde gözle görülür artışlar saÄŸlandı.n Kültüre, siyasete ne kazandırdılar?- Osmanlı'da particilik, gizli cemiyetçilik Balkanlıların iÅŸiydi. 1908 ile 1912 arasında ağızları yandığı, siyasi çekiÅŸmeler kan davasına döndüğü için Türkiye'de ihtiyatlı davrandılar. Bu dönemde yerleÅŸtirildikleri topraklarda yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlardı. Ayrıca, Cumhuriyet'in ilanından sonraki günlerde ‘‘çatlak ses’’ çıkaracak unsurlara sempatiyle bakılmıyordu. 1950'lerde çok partili sisteme geçene kadar mübadillerin siyasi hayata önemli bir katkısı olmadı. Göç olgusu müziÄŸe, edebiyata, sinemaya Yunanistan'da olduÄŸu kadar yansımadı. 80 yılda mübadeleyi doÄŸrudan konu alan roman yazılmadı, nedenini anlamak zor. Ahmet Yorulmaz'ın, Kemal Anadol'un kitapları bile yeni yayımlandı. Mübadele konusundaki akademik çalışmalar son birkaç yılda üçüncü kuÅŸak mübadillerin ilgisiyle gündeme geldi.NÄ°ÄžDE'YE GÖNDERÄ°LEN PASTACI Ä°FLAS ETTÄ°n Mübadillerin Anadolu'da karşılaÅŸtıkları muhafazakarlıktan zorlandıklarını anlatıyorsunuz. - Åžehirlere yerleÅŸebilenler yaÅŸam alışkanlıklarını kısmen korumayı baÅŸarmış. Bursa, Çanakkale, Balıkesir gibi topluca yerleÅŸtirildikleri vilayetlerde yaÅŸama alışkanlıkları ve kültürleriyle sosyal hayatı etkilediklerini görüyoruz. Ama Anadolu'ya gönderilenler zorlanmış. Mübadele sırasında mesleÄŸine, bilgisine bakılmadan Anadolu'ya gönderilenler çok zorlanmış. Selanik'te pastacılık yapanı NiÄŸde'ye göndermiÅŸler mesela. Açtığı pastacı iÅŸ yapmamış, iflas etmiÅŸ. Ä°ÅŸ deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, baÅŸka ÅŸehirlere göç etmiÅŸ. n 80 yıl sonra geri dönüp tüm yaÅŸananlara baktığınızda mübadele zorunlu muydu? Binlerce insanı Yugoslavya benzeri soykırımlardan mı korudu yoksa gereksiz acılar mı yaÅŸattı?- Bugün Türkiye'de yaÅŸayan Rumların sayısı iki bin deÄŸil, 500 bin olsaydı, Batı Trakya'daki Türkler 150 bin yerine bir milyon kiÅŸi olsaydı çok daha farklı bir hayatımız olurdu. Birbirine karşı savaÅŸan Atatürk ve Venizelos 10 yıl sonra el sıkışmayı baÅŸarmıştı. Bu yaklaşım sürdürülebilirdi. Semboller üzerinden anlamsız bir mücadele yürütülüyor. Bizde Ruhban Okulu'nun yeniden öğretime baÅŸlaması, geleceÄŸin din adamlarını, patriÄŸini yetiÅŸtirmesi engelleniyor. 50-100 din adamının kime ne zararı olabilir? Batı Trakya'da Lozan AnlaÅŸması'yla halka tanınan müftü seçme hakkı engelleniyor. Atanmış müftülerle ibadete zorlanıyor halk. Sanki seçilen müftüler Yunanistan'da darbe yapabilirmiÅŸ gibi...n ‘‘Nüfus Mübadelesi’’, 2001'de yayımlanan ‘‘Geographika: Yeniden KeÅŸfedilen Yunanistan’’dan sonra bu konudaki ikinci kitabınız. Balkanlar ve göç üzerine çalışmayı sürdürecek misiniz?- Marmara Ãœniversitesi'nden akademisyen bir arkadaşımla birlikte Batı Trakya konusunda çalışıyoruz. Genç Yunan akademisyenlerle temas halindeyiz. Bu sorunu tarihsel süreçte ele alacağız. Müslüman ve Türk azınlığın AB'ye giriÅŸ sürecinde nasıl etkilendiÄŸini inceleyeceÄŸiz. AB kapısında bekleyen Türkiye ile örnekleme yapmanın yollarını arayacağız. Geçen yaz Gümülcine'de Müslüman Türk azınlığın kanaat önderleriyle, Yunan tarafıyla görüştük. Çalışma ilerliyor.Balkan insanı gelenekseldir ama hayatın tadını çıkarmayı bilirBalkan insanı gelenekseldir, dindardır ama bununla birlikte çelebidir, hayatı gırgıra almasını, tadını çıkarmasını sever. Kadınlı erkekli çalıp söyleyecek piknikler, evlerde eÄŸlenceler düzenlemeye alışmışlar. Kahvehane, meyhane kültürünü taşımak istemiÅŸler. Bu insanlara dışarıdan bakanlar hafif meÅŸrep olduklarını düşünmüş. Girit'ten, Epir'den gelenler Türkçe bile bilmediÄŸi için Yunanca konuÅŸuyormuÅŸ. Çok tepki görmüşler, içlerine kapanmışlar. Ä°letiÅŸim, okula giden çocuklar ve mübadillerin öncülüğüyle kurulan spor kulüpleri kanalıyla oluÅŸmuÅŸ. Ä°ki taraf arasında evlilikler ancak 1960'larda baÅŸlamış.SABETAYCI SUÇLAMASI HER DEVÄ°RDE GEÇERLÄ° SÄ°LAH(Sabetaycılar) Türkiye'ye geldiklerinde güç kazanmalarından korkuyor bazı çevreler. KarakaÅŸzade Rüştü, kiÅŸisel husumet görünümlü ihbar mektupları yazıyor (1924). Fakat mektupların hemen ardından basında geniÅŸ bir anti Sabetaycı kampanya baÅŸlatılması bu giriÅŸimin birileri tarafından yönlendirildiÄŸini düşündürüyor. Ahmet Emin Yalman gibi etkili yazarların, bazı siyasetçilerin önü kesilmek isteniyor. Atatürk sessiz kalarak bu kampanyanın birkaç ay içinde gündemden düşmesini saÄŸlıyor. Atamayla getirilen Selanikli milletvekillerine, bürokratlara yönelen tepkiyi ise engelliyor. Ölümünden sonra hükümet, yükselen Turancı dalganın karalama kampanyalarının yardımıyla bu kesimin tasfiyesine baÅŸlıyor. Bu açıdan bakıldığında 1990'lardaki giriÅŸimle benzerlik taşıdığı söylenebilir. Belgeleri atmayın, ulaÅŸtırınGeçen yıl Lozan Mübadilleri Vakfı'na bir hanım eski yazıyla tutulmuÅŸ notlar getirdi. Ä°ncelediÄŸimizde Drama kökenli gazeteci Abbas ParmaksızoÄŸlu'nun anıları olduÄŸunu gördük. Kitapta bunlardan yararlandım. Böyle birçok belge, ikinci ve üçüncü kuÅŸak tarafından önemsenmediÄŸi için kaybolup gidiyor. Elinde bu tür belge olanların, atmak yerine 0212 245 61 55'ten Lozan Mübadilleri Vakfı'yla baÄŸlantı kurmalarını rica ediyorum.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!