Güncelleme Tarihi:
Meral Akşener, yeni partinin kuruluş dilekçesini teslim etmek için dün sabah İçişleri Bakanlığı’na gitti. Akşener, bakanlık personelinin de kullandığı ana kapıdan giriş yaptı. Partinin kuruluş dilekçesini ilgili birime teslim eden Akşener ve beraberindeki heyet, yaklaşık 20 dakika sonra protokol kapısından çıktı. Akşener, bakanlığa girişte makam aracının camını açarak basın mensuplarını selamladı.
‘BAŞBAKAN DEĞİL CUMHURBAŞKANI’
Meral Akşener daha sonra parti tanıtımının yapılacağı Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne geçti. Kurucular kurulunun salondaki konuklara tanıtılmasının ardından Akşener, kürsüye davet edildi. Salonu tamamen dolduran izleyiciler, “Devletin başına Meral gelecek” sloganları atarken, fonda da Ayna’nın ‘Ceylan’ şarkısı çalındı. Akşener, ‘Başbakan Meral’ sloganlarına karşılık “Başbakan değil Cumhurbaşkanı. Türkiye’nin büyük sorunlarını aşacak gücü de var. Vallahi olacak, billahi olacak” dedi.
Akşener, konuşmasında özetle şu mesajları verdi:
‘YARGIÇ İRADESİNE GEÇİŞ YAPILDI’
“2002 seçimleri, milletimizin yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk olarak tanımladığı toplumsal sorunlarından çıkma arayışıdır. Bu beklentiler, AKP’yi iktidara taşımıştır. Başlangıç yıllarında başarılı da sayılır. Ancak, 2007’den itibaren ‘vizyonsuz bir güce’ dönüşmüştür. Türkiye operasyonlara açık alan haline gelmiştir. 16 Nisan referandumu ile 1946 seçimleri adeta tekrar sahnelenmiştir. Milli iradeden yargıç iradesine geçiş yapılmıştır.
‘ZENGİN, ADİL, ÖZGÜR TÜRKİYE
Demokrasi tehdit altındadır. Türkiye yorgundur, millet yorgundur. Siyasal iklimin değişmesi dışında hiçbir sağlıklı yol kalmamıştır. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanıdır. Türkiye’nin büyük sorunlarını aşacak gücü de var. Zengin, adil bir Türkiye istiyoruz. Özgür bir toplum istiyoruz. Mutlu bir Türkiye istiyoruz. Yeni, iyi bir siyasal hareketle Türkiye kucaklaşmasını başlatıyoruz. İyi adalettir. İyi kararlılıktır. İyi umuttur. İyi gelecektir. İyi bilgidir. İyi zenginliktir. İyi cesarettir. İyi, medeniyet demektir ve bu yolun taşlarını sadece cesurlar döşer. İyilik güneşinin aydınlığında, 80 milyon ile kucaklaşacağız.
‘ÇAĞRIMIZ BÜTÜN TÜRKİYE’YE’
Çağrımız bütün Türkiye’yedir. İnanıyoruz ki partimiz; güçlü ve mutlu bir Türkiye yolunu açacaktır. Buradan, Türk demokratik hayatına katkı koyan, bütün siyasi partilerimizin kurucularına ve genel başkanlarına teşekkür etmeyi borç biliyoruz. Bu vesileyle Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Rauf Orbay, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Adnan Menderes’i, Ragıp Gümüşpala ve Süleyman Demirel’i, Necmettin Erbakan ve Başbuğ Alpaslan Türkeş’i, Turgut Özal’ı, Bülent Ecevit’i, şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nu ve ebediyete intikal edip de adını burada zikredemediklerimizi rahmetle anıyoruz.
‘DEVLETİN DİNİ ADALETTİR’
Bugünkü dünyada, kupon beyinler kupon arazilerden daha kıymetlidir. Milli markalarımızı yaratmak zorundayız. Birinci işimiz, gelişmenin ve ilerlemenin peşinden koşacak bir Türkiye’dir. Bireysel özgürlük alanları genişletilecektir. Hedefimiz, Türkiye’nin 7 yıl olan ortalama eğitimini, 11yıla çıkarmak.
Kamu düzeninin olmazsa olmazı hukuktur. Hukuk, adalet ve liyakat devletin merkezinde olmazsa devlet çözülür, millet bozulur. Siyasi merkezli yargı kararları, düşman kurşunundan daha tehlikelidir. Nasıl yargının siyaseti kuşatmasına karşı mücadele ettiysek; siyasetin de iktidarların da yargıyı kuşatmasına yol vermeyeceğiz. ‘Devletin dini adalettir’ sözünü kıymetli buluyoruz.
‘SEÇİMLE GELEN SEÇİMLE GİDECEK’
Medya ve iletişim alanları baskılanmamalıdır. Demokratik katılım, güçlü parlamento, milli irade ilişkisi, vazgeçilmezdir. Venedik kriterleri ve çağdaş demokratik ilkeler çerçevesinde, Siyasi Partiler Kanunu demokratikleşecektir. Genel merkezin, seçimle gelen hiçbir kademeyi görevden alma yetkisi olmayacaktır. Yargı kararları hariç, seçimle gelen seçimle gidecektir. Milletvekili ve diğer siyasi mevkilere aday belirlenmesi, üye ve hatta seçmen tercihlerinin etkin olacağı bir şekilde düzenlenecektir. Şeffaf, demokratik, denetlenebilir bir siyasal partiler ve seçim yasası oluşturma mecburiyeti vardır. İmanım gibi inanıyorum ki, yolsuzluğa bulaşmış her kim olursa olsun, itibarını bırakmadan bu dünyadan göçmeyecek.
‘FETÖ İHANET ŞEBEKESİ’
Bu 15 yıldan kalan ne vardır? 28 Şubat, bizzat TSK’ya yönelik bir ihanet sürecinin adıdır. Bu süreç, Türk subayına çuval giydirmekle tazelenmiş, Ergenekon, Balyoz ve çözüm süreci ile devam etmiş, 15 Temmuz ile final yapmıştır. FETÖ ihanet şebekesi 2004’ten itibaren bütün operasyonların ana aktörüdür. 15 Temmuz tam anlamıyla bir devlet etme zafiyetidir. TSK’yı Türkiye’nin aktifinden düşürmek için plan yapanlar, maalesef iktidar kadrolarının bulanık beyinlerinden faydalanmışlardır. Yaşanılan her bir süreç, Türkiye için yol çevirme, ön kesme operasyonudur. Devlet savrulma sürecine girmiştir.”
HEDEF: DÜNYADA İLK 10 EKONOMİ
YENİ partinin programında hedefleri şöyle özetleniyor: “Ana hedefimiz dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girmek. Milli gelirimizi ilk beş yıl sonunda 14 bin 500 dolar yapmak. Eğitim yaş ortalaması hedefimiz 11 yıl olacak. Kırk yaş altında kadınlarda okur yazarlık oranı beş yıl içinde yüzde 100 olacak. Hedef küresel refah endeksinde ilk beş yıl sonunda 40 ülke arasında yer almak. Yılda ortalama bin dolar harcayan 50 milyon turist ağırlamak. İlk bir yıl içinde yeni anayasa ile parlamenter sisteme dönmek. İlk bir yıl içinde demokratik bir siyasi partiler kanunu yapmak. Yılda 150.000 hektar ağaçlandırma ve erozyon kontrolü yapmak. PISA sıralamasında ilk 20 ülke arasında yer almak. İlk beş yıl sonunda işsizlik oranını yüzde 8’in altına düşürmek. Teknolojide endüstri 4.0 devrimini gerçekleştirmek. Gençliğin ve kadının pozitif enerjisini hayatın tüm alanlarında hissettirmek. Basın özgürlüğünde Avrupa Birliği standartlarını hemen uygulamak. Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu hak ettiği itibara kavuşturmak.”
‘PARMAK SALLADIĞINIZ KADIN...’
“Hatırladınız mı milletin hakkı, devletin itibarı için ayağa kalktığında, parmak salladığınız siyasetçi, ürkütmeye korkutmaya çalıştığınız kadın. Hatırladınız mı? Siz neredesiniz bilmiyorum, biz yine ayağa kalkıyoruz. Bütün yollar tutulmuş, biz kendi yolumuzu tutuyoruz. 28 Şubat’ın kudretlileri, bekleyin. Yakında yoldaşlarınız olacak, bugünküler de tarihin çöplüğüne, sizin yanınıza gelecek. Bu, bir iktidar yürüyüşüdür. Bu, insanımız için bir özgürlük yürüyüşüdür. Bu, devletimiz için bir itibar yürüyüşüdür. Bu, milletimiz için bir demokrasi yürüyüşüdür. Bu, güçlü Türkiye yürüyüşüdür. Başaracağız inşallah. Allah bizleri bu kutsal yolda utandırmasın, Allah hepimizin yardımcısı olsun.”
YAKASINDA İKİ ROZET
NÂZIM Hikmet Kültür Merkezi’nde düzenlenen parti lansmanında kurucular kurulundan en son Akşener’in tanıtımı yapıldı. Akşener kürsüye çıkmadan önce parti rozetini kurulda yer alan Ayfer Yılmaz taktı. İktisatçı olan Ayfer Yılmaz, 21. dönemde DYP’den İçel Milletvekili seçilmiş, 53 ve 54. hükümette de Devlet Bakanı olarak görev yapmıştı. Toplantıda, partinin kurucuları Meral Akşener ve Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yakalarında iki rozet takılıydı. Biri partinin amblemi olan, etrafında sekiz çizgi bulunan güneş rozeti, diğeri de üzerinde Atatürk’ün kalpaklı resminin olduğu ikinci bir rozetti.
KAYI BOYUNUN SİMGESİ
İYİ Parti’nin tanıtımının yapıldığı salonda Kayı boyu bayraklarının olması dikkat çekti. Partinin isminin yer aldığı bayrağın, Oğuz Kaan Destanı’nda yer alan 24 boydan biri olan Kayı boyunun bayrağından esinlenildiği iddiası ortaya atıldı. Kayı’lar, 12. yüzyılda İran coğrafyasına, buradan da Anadolu’ya geçerek önce Selçuklu tebası, ardından Osmanlı Beyliği’nin ve devletinin kurucu unsurları olmuşlardı.
Parti yetkililerinden edinilen bilgiye göre ‘İYİ’, bir yanıyla Kayı boyunu çağrıştırırken, açılımı ise “İnsanlık, Yenilik, İyilik” olarak sıralanıyor. Logosundaki güneşin 8 oku ise “Umut, adalet, cesaret, kararlılık, bilgi, medeniyet, gelecek, zenginlik” anlamına geliyor. ( Aysel ALP )