Güncelleme Tarihi:
Mengücekoğulları dönemine ait olan Divriği Kalesi, 788 yıllık geçmişi ile dikkat çekiyor. 1230 yılında Divriği Ulu Cami'yi de yapan Ahmet Şah tarafından yapımına başlanan kalenin oğlu Melih Salih tarafından tamamlandığı biliniyor. Temelinden burcuna kadar Türk-İslam sanatının örneği olan Divriği Kalesi ilçeye hakim noktada olmasıyla görenleri etkiliyor. Tarihteki Anadolu savunma yapılarının örneklerinden biri olan kale 2015 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyona alındı. Restorasyon çalışmaları aralıklarla devam ederken, kale içerisinde arkeolojik kazılar yapılıyor. Tarihte sırasıyla Memlükler, Karakoyunlular ve Osmanlı Devleti hakimiyetine giren kalede yüksek bir kayanın üzerine küçük bir temel inşa edilerek, üzerinde de şehre doğru bakan bir Aslan heykelinin bulunduğu burçlar dikkat çekiyor.
Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürü Kadir Pürlü, Divriği Kalesi hakkında bilgi verdi. Divriği Kalesinin temelinden burcuna kadar bir Türk İslam sanatı olduğunu belirten Pürlü, "Divriği Kalesi, Anadolu savunma yapılarını görmek isteyenlerin mutlaka gitmeleri gereken özgün bir kaledir. 1230 yılında Divriği Ulu Cami'yi de yapan Ahmet Şah tarafından kalenin yapımına başlandığı kayıtlarda geçmektedir. 1252 yılında onun oğlu Melih Salih tarafından tamamlandığına göre kalenin surları tam 22 yıl sürmüştür" dedi.
'SALDIRI OLDUĞUNDA ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR'
Pürlü, "Bu kalenin yerinde başka dönemlere ait kale vardı. Ama Mengücekoğulları bu surları hiç kullanmamışlar, hatta temellerinin üzerine dahi temel koymamışlar. Onların yanından yeni surlar inşa ederek bu mükemmel kaleyi ortaya çıkarmışlar. Kalemiz doğu cephesinde yalçın kayalıkların olduğu üzerine kurulmuştur. Tepesinden bakıldığında insan kendisini uçaktan aşağıyı seyrediyor gibi bir izlenime kapılır. Bir saldırı olduğunda kaleye ulaşmak mümkün değildir. Diğeri güneydoğu ve kuzeydoğu cepheleridir. Buralar da yine yalçın kayalıkların üzerine kurulmuştur. Kalemizin bazı cephesi ise yine bir kayalık arazinin üzerine kurulmuş olup sağlam kesme taşlarla örülen surlarla da tamamlanmıştır. Yine bu kale güney kuzey istikametinde aslanlı burçtan kuzeye doğru bir iç surla da bölünerek daha sonra bizim iç kale ve dış kale olarak iki kale ortaya çıkmıştır" dedi.
SURLARIN KALINLIĞI 9 METRE
Dönemin şartlarına göre savaş anında savunmaya yönelik özgün bir kale olduğunu ifade eden Pürlü, "O dönemin şartları düşünüldüğünde hiçbir suretle lağım kazılarak kaleye ulaşılamaz. Hiçbir suretle yine merdivenler yoluyla ve mancınık gülleleri yoluyla da kaleye çıkmak mümkün değildir. Çünkü surların kalınlığı yer yer 4,5 metreden 9 metreye kadar değişen surları mancınık gülleleri ile yıkmak mümkün değildir. Her yönüyle mükemmel, özgün ve Sinop'tan Antalya'ya bir çizgi çizdiğimizde doğuda kalan Anadolu savunma yapılarının en özgün örneklerinden biridir desek yanlış olmaz" diye konuştu.
ÖZGÜN BİR TÜRK KALESİ
Kalenin Mengücekoğulları tarafından nasıl kullanıldığı hakkında da bilgi veren Pürlü, "Kalenin en önemli birimlerinden birisi aslanlı burçtur. Aslanlı burç, yüksek bir kayanın üzerine yine küçük bir temel inşa edilerek, üzerinde de şehre doğru bakan bir aslan heykelinin bulunduğu burçtur. Bu aslan şehre doğru bakar ve hatta Divriği halkının aslanın baktığı yerde hazineler vardır diye bir inancı vardır. Bir seyir terası gibi kullanılan, böyle bir örneği olan başka bir kale Anadolu'da yoktur. Bu aslanlı burcun bulunduğu yerden şahın şehri seyrettiği ve zaman zaman da buradan şehir halkına hitap ettiğine dair bazı kaynaklar bize bilgiler vermektedir. Kalenin içerisinde haremi dahi olan büyük bir saray, evler, dükkanlar, garnizon, askeri depolar, koğuşlar, depolar, hamamlar gibi birçok yapının da olduğu anlaşılıyor. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Divriği Kalesi'nin içerisinde 300 ev olduğu yazıyor. Kale muhteşem bir savunma merkezi olarak özelliğini koruyor. Bugüne kadar da surlarıyla tamamı ayakta kaldığı için özgün bir Türk kalesi olarak günümüze kadar ulaşıyor" ifadelerini kullandı.