Güncelleme Tarihi:
Suriye, en uzun sınırımızın olduğu komşumuz...
Ancak bu sınır, on yıllarca iki ülke arasında bir işbirliği unsuru değil, hep gerginlik unsuru oldu.
Nedeni belli; Hatay...
Ve İlginçtir;
Suriye’nin Türk uçağını düşürmesi de, Hatay’la ilgili çok önemli bir tarihe denk geldi. Uçağımız, Suriye tarafından 22 Haziran 2012’de düşürüldü. Ankara
Ve şu tarihe dikkat; Hatay, 23 Haziran 1939’da Türkiye'ye katıldı. Yani uçak, tam da Hatay’ın Türkiye’ye geçmesinin 73. Yıldönümünde düşürüldü.
Bu“sembolik tesadüfü” ortaya koymak için, biraz daha ayrıntı;
Osmanlı İmparatorluğunun ardından, yeni Türkiye’nin ilk çizilen sınırlarından biri güney sınırı oldu. O dönemde Türkiye’nin güneyine Fransızlar hakimdi. Ve Güney sınırımız, 20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması ile çizildi. Hatay, bu anlaşma ile resmen Fransa’nın kontrolüne bırakıldı. Ancak bazı şartlarla; Fransız kontrolündeki Hatay’da “özel bir yönetim” kuruldu, resmi dilin Türkçe, kullanılan paranın da Türk parası olması kabul edildi.
Ancak fiili durumda Hatay’da kontrolü olmamasına rağmen, genç Türkiye Cumhuriyeti bu bölgeden hiç vazgeçmeti. Atatürk’ün dış politika önceliklerinden biri hep, Hatay’ın Türkiye topraklarına katılımı oldu.
Atatürk’ün beklediği fırsat 1936’da, Fransa’nın Suriye ve Lübnan üzerindeki manda yönetimini son vermesi ile ortaya çıktı. Hatay’ın Fransa yönetiminden çıkıp, Suriye’ye verilmesi tehlikesine karşı, Türkiye Milletler Cemiyeti’ne başvurdu
“HATAY’IN GELECEĞİNİ HATAYLILAR BELİRLER...”
Türkiye’nin tezi “Hatay’ın geleceğine, Hataylıların karar vermesi” idi. Nitekim yıllar süren uzun müzakerelerin ardından, Milletler Cemiyeti’nin de devreye girmesiyle, 1938’de Hatay’ın durumunda, Türkiye’nin lehine yeni bir düzenleme gerçekleşti; Fransa, 2 ekim 1938’de “bağımsız Hatay Cumhuriyeti’nin”kurulmasını kabul etti.
Ancak Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının önünü açan gelişme, tam da bu uçak kazasından 73 yıl önce, 23 Haziran 1939’da gerçekleşti; Fransa ile Türkiye arasında 23 Haziran 1939’da Hatay’ın Türk topraklarına katılmasına olanak veren anlaşma imzalandı. Nitekim Hatay’daki bağımsız cumhuriyetin meclisi de bu anlaşmayı değerlendirip, 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katılmayı kararlaştırıldı.
SURİYE HİÇ VAZGEÇMEDİ
Suriye ise, resmi olarak hiçbir kontrolü olmamasına rağmen, Hatay’dan hiç vazgeçmedi. Özellikle 1970 yılında Arap milliyetçisi Baas rejiminin ülkede yönetime gelmesinin ardından, Şam yönetiminin Hatay’a yönelik talepleri sürekli arttı.
Suriye’nin mevcut Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkeyi 29 yıl (1971-2000) yöneten babası Hafız Esad döneminde, Hatay gerginliği iyiden iyiye tırmandı. Hafız Esad döneminde Suriye’deki tüm haritalar, Hatay’ı Suriye topraklarında görünecek şekilde bastırıldı.
Ülkenin tüm eğitim sistemine, tüm resmi politikalarına “Hatay,Suriye’ye aittir” tezi hakim oldu. Bu durum, Ankara ve Şam arasında sürekli gerginlik konusu oldu.
Beşar Esad’ın babasının ölümünün ardından Devlet Başkanı olması ile, Ankara-Şam hattında başlayan yakınlaşma, Hatay konusunun da geri plana düşmesine neden oldu. Suriye yönetimi, resmi olarak hiçbir zaman Hatay’da hak iddia etmekten vazgeçmedi. Ancak, gelişen ilişkiler çerçevesinde sadece Hatay iddialarını “yüksek sesle dile getirmekten” vazgeçti. Yani bir anlamda, kendi açısından sorunu “uyumaya” bıraktı.
Ta ki, Ankara-Suriye ilişkileri yeniden gerginleşene kadar.
Kısacası; 23 Haziran Türkiye ile Suriye arasındaki en sıkıntılı konunun, Hatay konusunun Türkiye lehine sonuçlanmasının yıldönümü.
PKK’nın Dağlıca saldırısının ardından da, bu tip büyük terör saldırılarının hep Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışı gezilerine, özellikle de ABD Başkanları ile dünyanın çeşitli köşelerinde yaptığı görüşmelere denk geldiğini, tarihleri de sıralayarak yazmıştım.
Şimdi de, Suriye’nin Türk uçağını düşürmesi, tam da iki ülke arasındaki en sıkıntılı konuya, Hatay’a ilişkin sembol bir tarihe denk geldi.
Tesadüf mü? Bu kadar “tesadüf” çok değil mi?