72,5 millete sanat

Güncelleme Tarihi:

72,5 millete sanat
Oluşturulma Tarihi: Haziran 01, 1999 00:00

Haberin Devamı

Turizm sezonunun kötü geçmesi yüzünden sultanahmet'te genel olarak esnaf kan ağlıyor. Ancak bu semtte birbiri ardına açılan sanat galeri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Onların kapılarını çalan hep bulunuyor. Dünyanın dört bir yanına tablolar ve Türk el sanatı ürünleri satan sanat galerilerinden bazılarının kapısını çaldık.

Rezarvasyon iptalleri nedeniyle Sultanahmet geçen yıllara oranla bugünlerde pek sakin. Esnafın da yüzü gülmüyor doğal olarak. Lokantalarda iki üç masa dolu, kilimciler, dericiler dükkanın dışında taburelere oturmuş çay içiyorlar. ‘‘Hello, wellcome’’ diyecek bir kişi bile geçmiyor.

Ancak diğer esnaftan ayrılan bir kaç yer var ki, onların müşterisi olmasa da ziyaretçileri oluyor. ‘‘Art Gallery’’lerden söz ediyoruz. Çoğunluğu sokak ressamlarından oluşan sanatçılar tablolarını, Türk el sanatı ürünlerini 72,5 milletten sanatseverlerin beğenisine sunuyor.

Bu galerilerin her biri, ilginç portrelere sahip insanların eseri. İlhami Atalay 1984'ten beri resimlerini, desenlerini satıyor. 1,5 yıl önce Gülhane'deki yerini boşaltmak zorunda kalmış. Bu yüzden daha küçük iki ayrı yere taşınmış. Gülhane'deki üç katlı atölye-galeriyle oğlu Bilgehan ilgileniyor. Kendisinin çalıştığı ve resimlerini sergilediği Sultanamet İncili Çavuş Sokak'taki galeri ise başdöndürücü bir ziyaretçi trafiğine sahne oluyor.

Konuşmaya gittiğimizde Japon bir aile konuğuydu. Belli ki daha önceden tanışıyorlar yarı İngilizce yarı Türkçe konuşuyorlar. Artvinli İlhami Bey'in laz aksanlı İngilizcesi ona sevimli bir hava veriyor. Küçük Yoshika'yı daha fazla yoğurt yemesi için ikna etmeye çalışıyor. Onların hemen ardından yaşlı bir Amerikalı hanım geliyor. İki yıl önce çok beğendiği resimlerin satılmamış olmasına memnun, ama ha*la* onları satın alamamaktan dolayı üzgün. İlhami Bey ‘‘Ben sana söyledim, zengin bir adamla evlen öyle gel’’ diye takılıyor. Cevap hoş: ‘‘45 yıldır aynı adamla evliyim. Artık çok geç!’’. Sonra Avusturalya'lı orta yaşlı bir adam, Hintli eşiyle geliyor. İlhami Atalay'a ‘‘üç ay sonra geleceğimi söylemiştim değil mi?’’ diyor. Onlar bir köşede resimleri incelerken yine eski tanıdıklardan, Finli iki yaşlı hanım griyor içeri. İlhami Bey, kadınlardan birinin bir gözünün mavi diğerinin kahverengi olmasına işaret ediyor. Kadın kafasını resimlerden kaldırarak İlhami Bey'i doğruluyor. Daha önceki hayatında Bizans'ta yaşadığına inandığını bu yüzden gözlerinin birinin kahverengi olduğunu söylüyor. .

Les Arts Turc

İlhami Bey'in sanat galerisi bir küskünlüğün ürünü: Akedemi'den mezun olduktan sonra Berlin'de 5 yıl ihtisas yapmış. Türkiye'ye döndüğünde bir kaç sergi açtıktan sonra kendisine bir ambargo uygulandığını iddia ediyor. Sanatın da mafyası olduğunu sanatçıların sanat dergilerinde kendisini övmesi için eleştirmenlere para verdiğini öne sürüyor.

Bu durum karşısında İlhami Bey de ‘‘Kültürün ve tarihin merkezi’’ Sultanahmet'te kendi galerisini açmış ve dünya pazarına açılmış. Şimdiye dek bir çok ülkeden müşteriye resimlerini ve desenlerini satmış. Müşterilerin adresleri üç kalın cildi dolduruyor. Satış kayıtları, zamanla ziyaretçilerin izlenimlerini de yazdığı anı defterlerine dönüşmüş. İlhami Atalay galerisini bir okula çevirmeyi de başarmış. Güzel Sanatlar'da okuyan veya okumayan Türk öğrencilerin yanısıra bir çok yabancı gençle de çalışmış. İlhami Bey öğrencilerinin resimlerini de satıyor galerisinde.

Aynı sokağın sonunda üçüncü katta Les Arts Turcs yer alıyor. Burada daha çok Türk el sanatları ürünleri ve kilimler var. Çoğu güzel sanatlar öğrencisi 19 sanatçının çalıştığı galerinin müdürü Melih Bey'in ilginç resim ve kolaj çalışmaları da turistlerin beğenisine sunuluyor. Melih Gaziler Sultahamet'in alaylılarından, İlhami Atalay'ın öğrencicisi. ‘‘Ben çirkin sanatlar mezunuyum’’ diyor. Melih Bey bir yandan da İncili Çavuş Sokağı'nın duvarlarını boyuyor.

15 yıllık galerinin sahibi Nurdoğan Şengüler amaçlarının burayı Ortaköy'ün ilk zamanlarına benzeterek bir sanat sokağı yapmak olduğunu söylüyor. Şengüler, sanatçı değil ama esnaf kimliğinin ötesinde ciddi bir turizm elçisi. İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca biliyor. Bugünlerde Norveç dilini öğreniyor. İnternette galerisini ve İstanbul'u tanıtan iki web sayfası hazırlamış. Www.lesartsturcs.com ve www.istanbulguide.net adreslerini günde yaklaşık 3 bin kişi tıklıyor.

Nurdoğan Bey, pencereden boş Sultanahmet Meydanı'na bakarak, bu durgunluğun nedeni olarak terör haberlerinin basında çok geniş yer bulmasını gösteriyor. Avrupalılar'ın Türkiye'ye gelmekten korktuğunu, internetteki yazışmalarda da bunu dile getirdiklerini söylüyor. Vaktinin büyük kısmını bu insanları ikna etmeye harcıyor.

Nurdoğan Bey'in bir diğer tartışma konusu da doğal olarak PKK ve insan hakları ihlalleri. Türkiye'yi bu konuda suçlayan internet sayfası ziyaretçileri ve hatta yabancı gazetecilerle tartıştığını anlatıyor.Söylediklerine bakılırsa Nurdoğan Bey sanal ortamda Türkiye'nin en aktif avukatı ve turizm elçisi!

Nurdoğan Şengüler'in internetteki tartışmalarından çıkan sonucu şöyle anlatıyor: ‘‘Avrupa bizi demokrasimizle, ekonomizle kabul edecek gibi görünmüyor. Onları etkileyen tek şey sanatımız. Bu yüzden Türkiye'nin sanatsal anlamda tanıtıma ihtiyacı var. Bakın Fransa'daki Topkapı Sergisi ne kadar büyük ilgi gördü. Ticari ilişki içinde olduğumuz uluslararası firmaları bu tip etkinleri düzenlemeye zorlamalıyız. Örneğin Toyota Japonya'da bir Osmanlı sergisi açsın. Benim de bir projem var, kafaya taktım. Ne yapıp edip Jean Micheal Jarre'a Sultanahmet Meydanı'nda o lazer gösterili konserlerinden birini verdireceğim.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!