Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2002 00:00
O şahane popo sallamasıyla küt diye hayatımıza giriverdi. Mesele popo olunca, güzel sesi derhal arka planda kaldı. Gerçi seçtiği parçaların tarzı da biraz sesini gizliyordu ya olsun. İyi dansediyordu ya, derhal Shakira'yla kıyaslandı. On Shakira'ya bedel olduğu filan söylendi. Peki şart mıydı bir ‘‘yabancı’’yla ya da Türk'le, ille de Asena'yla kıyaslamak? O Nezihe Kalkan. Yani Nez... Kendisi gibi.DİSK'e bağlı Maden-iş sendikasından bir baba ile her zaman kot giyen ve makyaj yapmayan, yani zamanın ‘‘bacı’’larından pedagog bir annenin kızı olarak 1979 Türkiyesi'ne doğdu. Doğumundan kısa bir süre sonra 12 Eylül olduğu için, daha Türkiye'ye dair anıları belleğine yerleştiremeden Londra'ya uçtu. Adı Nezihe Kalkan. Bugün Türkiye'de meşhur olduğu ismi ise İngiltere yıllarındaki küçük arkadaşlarından kaynaklanıyor: Bu ismi baştan sona söyleyemeyen arkadaşları ona kısaca Nez diyorlar. Bugünkü Nez'in yaptıkları ise o zamanlardan belli. İki kültür arasında kendini biraz sıkışmış hisseden küçük kız, yarı İngilizce, yarı Türkçe hikayeler uydurup kendi kendine oyunlar kuruyor. Londra'ya ziyaretlerine gelen anneannesi, babaannesi daha bavullarını açamadan onun bir sahneye dönüştürdüğü yatağı üzerindeki şovlarını izlemek zorunda kalıyorlar. Ama küçük Nez aynı zamanda Londra meydanlarında yapılan Nelson Mandela'ya Özgürlük yürüyüşlerinin önde gidenlerinden. Siyaset seven Türkler'in saatler süren toplantılarında, ünlü mültecilerin mesela Melike Demirağ'ın çocuklarıyla oynayıp yorulduktan sonra, yanyana iki sandalyeyi yatak yapıp uyuyor. Nelson Mandela'nın kim olduğunu, Melike Demirağ'ın Türkiye'de sahiden mi ünlü olduğunu çok sonraları öğreniyor. Kişiliği orada şekillense de genleri İngilizler'e çok yakın olmasını engelliyor. Daha çok orada yaşayan farklı kökenlerdeki çocuklarla iyi ilişkiler kuruyor. Hint asıllılar, İrlandalılar, İskoçlar kendini daha yakın hissettiği arkadaşları oluyor. Aksanlarını öyle güzel kopyalıyor ki, bir seferinde İrlandalı hocası kendisiyle alay ettiğini düşünüp kızıyor ona. Koridorda koşan, tuvalette bağıra bağıra şarkı söyleyen, matematikten nefret edip öğretmenini çileden çıkaran Nez sekiz yaşındayken, yani İngiltere'de bir müzikalde başrol oynadığı yıl annesi ve babası ayrılıyor.Ortaokulu İngiltere'de babasının yanında bitirdikten sonra Türkiye'ye annesinin yanına geliyor ve İstanbul Bahçelievler Adnan Menderes Anadolu Lisesi'ni bitiriyor. Lakabı o zaman ‘‘deli kız’’, çünkü boş derste o güçlü sesiyle I Will Always Love You'yu söylediği için yan sınıftaki öğretmen tarafından susturulduğu çok olmuş. Ve yeniden baba yanı, İngiltere yılları... Canteburry Güzel Sanatlar Okulu'nda psiko-drama eğitimi almaya başlıyor, ama bitmesine bir yıl kala hayalleri onu bırakmıyor: ‘‘Ben şarkı söyleyeceğim, bir an önce sahneye çıkmalı, hayata atılmalıyım’’ derken kendini Türkiye'de buluyor. Pek çok cıngıl seslendiriyor; mesela Hürriyet'in elinizde tuttuğunuz ekinin reklamında ‘‘haaaftasoonuuu’’ diyen o. Ama Refah Partisi'nin ‘‘Gel habule gel habule bu yana, oyumuz senden yana’’sını söyleyen de... Bir dönem Serdar Ortaç ve Işın Karaca'nın arkasında vokal yapan Nez'in Harem grubuyla çalışmaya başlaması da biraz ‘‘deli kız’’lığından kaynaklanıyor. Parkorman'da Harem'in konseri öncesi, prova yapılıyor. Nez de bir arkadaşının peşine takılmış orada. Bir ara bakıyor ki mikrofon kendisine çok yakın. Kaptığı gibi Harem'in prova parçaları üzerine vokal yapmaya başlıyor. Herkes şaşkın bakarken menajer akıllı davranıyor ve Nez'e ‘‘Bunu akşam da yapabilir misin?’’ diye soruyor. O günden sonra Harem'le birlikte. En çok da Çırağan Q Club'da. Ama ünlenmesi, Harem'den ayrılıp kendi grubunu, Turkish Delight'i kurmasından sonra. Ufak tefek koca popoluyumBalığım. Yükselenimse
Yengeç. Bol duygu. Duygu yoÄŸunluÄŸu insanda kötü bir ÅŸey olabilir mi? Oluyor!Aslında babam daha farklı bir iÅŸ yapmamı istemiÅŸti. Annemin ikinci eÅŸi mimar Mehmet Yazıcı ki ben ona baba diyorum, en büyük destekçim. Kendime güvenmemi, sesimi ve kendimi geliÅŸtirmemi, cesaretimi, hepsini ona borçluyum.Annemi hep makyajsız, spor kıyafetli haliyle hatırlıyorum. Ben de aynı onun gibiyim. Her ÅŸeyin fazla abartılısının güzel olmadığına inanıyorum. Altı tekno üstü Turkish‘ Yaptığım müzik, Tekno, newage altyapıların üzerine Türk perküsyonları ve onun üzerine Ä°ngilizce vokal. Bazen Yunanca, bazen hint, çok az Fransız esintileri oluyor. Dansım ise sadece içimden gelen. Step, tap, modern caz eÄŸitimi aldım ama bunun eÄŸitimini almadım.’’ Turkish Delight sekiz kiÅŸiden oluÅŸuyor. Perküsyonda Bülent, Harun, Can, Özgür var. Müslüm kanun çalıyor. Zurna ve duduÄŸu ise YaÅŸar. Tekno altyapıyı veren ise DJ Kaan. Åžarkıların erotik olduÄŸu iddia edilen ama sıradan aÅŸk sözcüklerinden ibaret olan Ä°ngilizce sözleri Nez'e ait. Nez'in aslında caza çok yatkın, güçlü bir gırtlağı var; ama rap tarzı kısa cümlelerle ÅŸarkıyı tamamladığı için bu ses pek ortaya çıkmıyor. Evet, çarÅŸamba ve cumartesi akÅŸamları Ä°stanbul ÇıraÄŸan Q Club'da, albüm hazırlıklarına da baÅŸlamış, gümbür gümbür geliyor Nez. En büyük hedefi ise yurtdışına açılmak ve ödülle dönmek.Â
button